OĞUZ'UN AĞZINDAN
"İstediğim bilgilere ulaştınız mı?"
"Araştırmaya devam ediyoruz Oğuz Bey."
Başı önüne eğilmiş korumalara baktım. Elimi sinirle sıktım.
"İki gündür hiçbir şey geçmedi mi elinize?"
"İşlerini temiz yapıyorlar efendim. Yerlerini tespit etmemiz için biraz daha zaman tanıyın bize."
"En kısa sürede istiyorum tüm bilgileri. Anlaşıldı mı?"
"Emriniz olur."
Herşeyi en kısa zamanda öğreneceğim. Bu burda kalmayacaktı. Gece'yi kontrol etmek için eve doğru döndüğümde ileride deli gibi koşan Gece'yi gördüm. Ne yapıyordu yine bu manyak? Yine mi?
Bende hemen peşine düştüm. Arada mesafe vardı ama en azından gözden kaçıracak kadar uzağında değildim. Kaçmaması gerektiğini hala anlamadı mı gerçekten. Bu kızla baş edilmiyor gerçekten.
Arka bahçenin en arka kesimlere doğru koştuğunu görünce içimden bir küfür savurdum. Umarım aklımdaki şeyi yapmaz.
"Gece!"
Seslenişimi ya duymuyordu ya da duymazdan geliyordu. Hızımı arttırdım. Korktuğum şey başıma geldi ve o laftan anlamaz kız daha 2 ay önce keşfettiğim bahçenin arkasındaki yerin altına yapılmış depo mu demeliyim , ev mi demeliyim ya da labirent mi demeliyim bilmiyorum ama o lanet yere doğru gidiyordu.
"Gece!"
Yok kendimi duyuramuyordum. Arkamdan koşan korumları yeni fark ettim. Halit Bey tembihlemiş olsa gerek li benden emir beklemeden arkamdan koşmaya başlamışlar.
Gözümü Gece'den ayırmadan koşmaya devam ettim. Merdivenlerden aşağıya doğru indi ve görüşümden çıktı. Bu kez bahçenin büyüklüğüne bir küfür savurdum. İşte bu sesliydi.
"Siktir."
Yaklaşık 2 dakika daha koştuktan sonra anca vardık. Hızlıca merdivenleri ikişer ikişer indim. Eski paslanmış demir kapıyı ittirdiğimde açılmadı çünkü kilitlemişti.
Nefes nefese kaldığım için duraksayıp nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Kapıya hızlıca vurdum.
"Gece aç kapıyı zoruluk çıarma bana."
Sakin kalmaya çalışıyordum onu korkutmamak için. Ama bir işe yaramıyordu. Bu kız çileden çıkartır insanı.
Aklıma içeride görebileceği şeyler gelince tedirgin oldum. Görmemeliydi kesinlikle. Kapıya dayanıp art arda vurmaya başladım.
"Gece orası sana göre bir yer değil çık ordan hemen!"
Durup içeriyi dinledim. Ses gelmeyince tekrar yumruklamaya başladım. Daha çok endişeleniyordum ve bu endişenin getirdiği gerginlik biraz sert konuşmama sebep oluyordu. Sabrım kalmıyordu.
"Açsana şu kapıyı kadın! Gitme oraya!"
Yok böyle olmayacak. Ya bilerek tepki vermiyordu ses etmiyordu ya da sesimi duyamayacak kadar ilerlemişti.
"Bana hemen kapıyı kırabileceğim bir şeyler getirin!"
Adamların ikisi koşarak uzaklaştılar. Onlar gelene kadar tek başıma kapıyı kırmak için şansımı denemeye karar verdim. Omuzumla vurdum olmadı. Ayağımla vurdum olmadı. Kapı eski olsa bile çok sağlamdı. Bu şekilde kırmak çok zordu.
Vazgeçmeyip tekrar omuzladım. Kapı sarsılıyordu ama kırılmıyordu. Adamlar gelene kadar vurmaya devam ettim. Artık kendi bedenime zarar vermeye başladığımı görünce durdum adamların gelmesini bekledim. Son bir umut duyar diye tekrar seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ESARETİ
Ficção AdolescenteHerkesden somutlaşmış asosyal bir hayat yaşayan Gece , yaşadığı dehşet verici şeylerle korkunç gerçeğini öğrenir. Görüp tanımadığı kişiler , peşini bırakmayan varlıklar ve izleniliyormuş hissiyatı gün geçtikçe bozuk olan psikolojisini daha da bozar...