Bilincim yavaş yavaş yerine geldiğinde ensemde çok büyük bir ağrı vardı. Gözlerimi araladığımda olanlar gözümün önünden geçti. Sinirliydim.
Ayağıya kalkıp bir oraya bir buraya yürümeye başladım. Sürekli bayılıp ayılmaktan artık illallah ettim. Çünkü bana göre trajikomik bir durum.
Elim boynumda ne yapacağımı düşünüyordum. Durduğum yer bana batıyor gibi yerimde duramıyorum. Babama olan öfkemi söylemiyorum bile.
Hesaplaşacağım. Bana bunu yapanlardan bir bir hesap soracağım. Başta babam olmak üzere. Ama önce buradan çıkmanın bir yolunu bulmalıyım. Halit beni bırakacak gibi görünmüyor. Yanlış yapıyor. Babama olan hesabını benim üzerimden kesmesi hiç doğru değil. Tıpkı benim gibi onunda bedeni intikam ateşi ile yanıyor.
Her neyse. Öncelikle herşeyi bir kenara bırakmalıyım. Bu evden çıkmanın bir yolunu bulmalıyım. Kapıya doğru ilerleyip kulağımı dayadım. Sessizce gelip giden var mı diye yokladım. Hiç ses yoktu. Biraz daha bekledim yine de.
Emin olduktan sonra komodinin çekmecelerini karıştırdım. İşime yarayacak hiç bir şey yok gibiydi. Hızlıca 3-5 kıyafetin olduğu gardırobu yokladım. Burda da elle tutulur bir şey yoktu. Durup biraz daha düşündüm.
Pencere. Kaçıncı kattaydım ben? Hızlıca pencereye doğru koştum. Perdeyi kenara çekip kaçıncı katta olduğuma baktım.
Yuh. Üç mü? Bu ev üç katlı mı? Ev ev değil saray olsa ki gerek. Şaşkınlığımı bir köşeye bırakıp pencereyi açtım. Az biraz eğilip bahçeye baktım. Oda evin yan bahçesine bakıyordu sanırım.
Duvarları inceledim. Bir alt katımın balkonuna atlasam ordan da hemen 1. Kattaki balkona da atlasam tamamdır. Çimenlerin üstüne atarım kendimi.
Derin bir nefes çekerek kendimi yüreklendirdim. Tekrar altımdaki kata baktım. Umarım yakanmam.
Nasıl insem ki? Direk atlarsam dengemi kaybedip yere çakılabilirim. Yok yok. O kadarına cesaret edemem.
Filmlerdeki gibi çarşaf mı sarkıtsam? Aman sende Gece. Bir kat değil 2 kat değil.
Ee ne yapacağım ben şimdi? Aklıma başka bir şey de gelmiyor ki.Off. Yapacak başka bir şey yok gibi. Hemen yataktaki pikeyi aldım. Gardıropa yönelim bir tane de uzun çarşaf ordan aldım.
Pencerenin yanında durup pikeyi pencerenin hemen altındaki kalorifer peteğine bağladım sıkıca. Aşağıya sarkıtıp baktım. Tamam idare eder.
Diğer çarşafı sağ omuzuma atıp pencereye çıktım. Aşağıyı kontrol ettikten sonra bacaklarımı sarkıttım. Pikeyi sıkıca tutarak olabildiğince seri ama dikkatli bir şekilde balkona yaklaştım. Pikenin bittiği yerde besmele çekip gözümü de sıkı sıkı kapatarak kendimi bıraktım.
"Allah!"
Ayakta duramadığım için çok pis çakıldım zemine. İstemsizce belimi tutup inledim.
"Oyy Gece. Bir işide yerinde yap ya!"
Bir elimle belimi bir elimle balkon korkuluklarını tutup doğruldum. Üstümü başımı sirkeledikten sonra bir alt kata göz attım. Omuzumdan yere düşen çarşafı almak için eğildim. Belimi n acısı kendini tekrar gösterirken yüzümü buruşturdum. Sanırım incilttim.
Çarşafı aldıktan sonra yavaş yavaş doğruldum. Saçımı geri attığım esnada insan silüeti görmemle korkup çığlık atmam bir oldu. Elim kalbime gitti.
"Pes! Gerçekten pes sana."
Oğuz'un konuşması beni tedirgin etti. Yakalanmanın etkisinden olsaki gerek. Nefesim düzene sokmaya çalıştığım esnada Oğuz'un bana olan bakışları adrenalimi yükseltiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN ESARETİ
Roman pour AdolescentsHerkesden somutlaşmış asosyal bir hayat yaşayan Gece , yaşadığı dehşet verici şeylerle korkunç gerçeğini öğrenir. Görüp tanımadığı kişiler , peşini bırakmayan varlıklar ve izleniliyormuş hissiyatı gün geçtikçe bozuk olan psikolojisini daha da bozar...