6- Kaçış 2

25 3 0
                                    

OĞUZ'UN AĞZINDAN

Yatağımda uzanmış tavanı izliyorum. Onu kaçırdığımdan beri aklımdan çıkartamıyorum. Gördüğüm halleri nedenini anlayamadığım bir şekilde beni çok etkilemişti.

Saate baktığımda sabahın 04:18'i olduğunu gördüm. 3 gündür sabahlıyordum. Uyku ihtiyacımı gidermem gerekiyordu ama hiç uyku hissetmiyordum. Sabaha kadar tavanı izlemekten asla bıkmıyorum.

Yalnız kalmak bazen iyi geliyor. İnsanın kendini anlayabilmesi için kendiyle baş başa kalması gerekir. Kendine de vakit ayırmalı. Kendini sorgulamalı. Kendimizi bilmemiz gerekir. Örneğin neyi istediğimizi , kendimiz için ne yapmamız gerektiğini , bize neyin iyi geleceğini bilmeliyiz.

Hayatta hepimizin kendine göre bir hedefi vardır muhakkak. Kimse sebepsizce bu hayatı yaşayamaz. Bizler kendimiz için belirlediğimiz bu hedefe ulaşabilmek için gayret gösteririz. Bu hedef doğrultusunda sabırla ilerlemeliyiz.

Tabii ki de karşımıza bir takım engeller çıkacaktır. Bu çok normal. Evet bu yolda ilerlemek zorlu bir yolculuk olacaktır belki de. Ama en önemlisi de bütün olanlara ve olacaklara göğüs germektir, pes etmemektir. Yaşantını kendine zorlaştırmanın bir anlamı olmadığını fark ettim. Eğer sen gözünde büyütmeyip kolaylaştırarak bakarsan önüne , zaten bir sorun veya engel kalmamıştır.

Hayata hangi pencereden bakarsan o şekilde görürsün. Ben kendi yaşantımdan ders aldım. Tüm bunları farkına vardım. Yürüdüğüm yola hep pozitif camlı pencerelerden bakmayı tercih ettim. Başka seçeneğim yoktu çünkü benim.Herkesin bunu farkına varması gerekir.

Derin düşüncelere daldığımı fark ettim. Yatakta uzanmaktan sıkıldığım için doğrulup balkona çıktım. Temiz havayı ciğerlerime doğru solmak iyi hissettirdi. Hava soğuktu biraz ama soğuk havaya karşı dirençli olduğumdan rahatsız olmadım.

Başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. O sırada burnuma küçük bir yağmur tanesi düştü. Bir iken iki oldu ve sonra üç. Hafif hafif yağmur çiselemeye başladı. Havanın kasvetiyle bir titreme geldi bedenime.

Gözüm hemen üstümdeki balkona kaydı. Muhtemelen uyuyordu. Belki de uyanıktır.

Gece'yi ilk gördüğüm yer marketti. Emir geldiğinde onu almak üzere takip etmiştik. Markete girdiğinde arkası dönüktü diye yüzünü görememiştim. Buna rağmen bedeni yaşıtlarınınkine kıyasla daha küçüktü. Korunmasız duruyordu. En azından onu ilk gördüğümde aklımdan geçen bunlardı.

Onu konağa getirip odasına bıraktıktan 3-4 saat sonra uyanmıştı. Çok hırçındı. Cesaretini taktir ediyordum doğrusu. Korkusunu arka planda tutmaya çalışması hoşuma gitmişti.

O gün annesi ve kardeşi hakkında öğrendiği gerçekler canını çok yakmıştı. Bu onda bir tramva olarak kalacaktır. Zor olmalıydı onun için. İçimden ona karşı merhamet beslediğimi farkındayım. Her ne kadar tanımasam bilmesem de elimde değildi.

Empati kurunca kendimi kötü hissediyorum. Tüm bunlar yüzünden de onu düşünmeden edemiyorum. Daha onu göreli 3 gün oldu ama aklımı bu kadar kurcalamayı nasıl becerdi?

İçeri girip balkon kapısını kapattım. Perdemi çekip yatağa doğru ilerledim. Tam yatağa girecektim aklımdan başka bir şey geçti. Odanın kapısını açıp hole çıktım. Merdivenlerden yukarıya ordan da onun odasının önünde durdum. Etrafta kimse yoktu ve lambalarda kapalıydı.

Kapının hemen yanında duvara yaslanıp pencereden içeriye ay ışığıyla beraber gölgesi düşen ağaç yapraklarını seyretmeye başladım.

Cama vuran yağmurun sesini çok hafifte olsa duyabiliyordum. Gölgelerini izlediğim yapraklar hafif hafif salınıyordu. Kafamı aya çevirdim. Tam tepede bir dolunay vardı. Bütün ihtişamıyla yerinde duruyordu. Doğanın bütünlüğü beni mest ediyordu.

KARANLIĞIN ESARETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin