Ben 341 yaşındayım. Normal bir insan yaşamının asla ulaşamayacağı bir sayı. Devam edemeyeceği bir hayat. Laneti ödül sanan cahiller. Keşke yer değişsek. Ruhunuz ölse de vücudunuz genç kalsa. Sevdikleriniz gitse de siz sonsuz olsanız.
7 gün 7 günah 7 kişilik 7 laneti
Siete. Sizce nedir bu kelime? İspanyol dilinde "yedi" anlamına geliyor. Aslında bu benim ismim. Biliyorum tuhaf ama doğru. Peki neden bana bu ad verildi? Çünkü ben geçmişte (1682) cadılar tarafından lanetlenmiş bir kızım. Ailesinin günahları yüzünden cezalandırılan birisiyim. Haftada bir defa aklım, vücudum, ruhum ve kalbim kontrolü kaybediyor. Şeytana hizmet eder gibi günah işliyorum. Ama sıradan hatalar değil. Hristiyan inancına göre ölümcül sayılan 7 büyük günah vardır. Bunlar; kibir, açgözlülük, öfke, kıskançlık, tembellik, şehvet ve oburluk.
Bana sorarsanız kibir ve tembellik en kolayı. Öfke ve açgözlülük zor olanlar. Ama en tehlikelisi şehvet. Çünkü o beni azgın bir yaratığa çeviyor. Bu yüzden onun yaklaştığını hissettiğimde kendimi bodruma zincirliyorum. Tatmin olmadığım için geçmesi çok uzun sürüyor. Yani diğerlerini hırsızlık yaparak, iftira atarak veya yalan söyleyerek sakinleştirebiliyorum. Ama şehvet gerçekten işkence gibi artıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki sokakta bunu yapmanı isteyecek bir sürü erkek bulabilirsin. Ama sandığınız kadar kolay değil. Çünkü bu o kadar şiddetli bir arzu ki, karşımdaki adam işim bittiğinde ölü bir ceset olabilir. Bir keresinde oldu çünkü. Son hatırladığım şey üzerime bulaşan kan. Polisin beni caddeler boyu kovalaması ve siren sesleri. Koşarken düşüp yara bere içinde kalışım. Kaçmaktan yorulup çıkmaz sokaklardan birine girmiştim. Ter içinde kalıp, titreyen nefesimle "bitti" demiştim.
Yakalanacağımı anlamış gibi pes ettim. Duvara yaslanıp gözlerimi kapattım. Tam o sırada yabancı bir adamın ağzımı kapatıp beni zorla bir yere götürmeye çalıştığını fark ettim. O kadar yorgundum ki, ne vurabiliyor ne de durdurabiliyordum. Engellemeye çalıştıkça beni tutan elleri sıkılaşıyordu. Canımı yakacak kadar hem de. Sonunda "polisi mi tercih edersin?" dedi. Bu cümle direniş çabamı bitiren şeydi. Çünkü hapisten daha kötü bir şey olamazdı. Birkaç metre daha sürüklendikten sonra nihayet durdu.
"Araba ses geçirmez, o yüzden ağzını açtığım zaman çeneni kapat ufak kız."
Ufak? Ben senden yüzyıllar büyüğüm.
Bedenim hâlâ 23 gösterse de yaşlıyım.
Kırışığım yok, saçım beyazlamaz ama.Beni içeri atıp kemeri sertçe bağladıktan sonra kapıyı kilitleyip diğer koltuğa geçti. Sağ eli direksiyonu tuttu, sol eli ise anahtarı çevirip motoru çalıştırdı. Araba hareket ettiğinde siren seslerinden uzaklaşmaya başlamıştık. Adrenalin azalıp rahatlama hissi damarlarıma aktığında, gözlerimi camdan çekip yanımdaki adama döndürdüm. Damarlı kolları ve hafif bronzlaşmış bir teni vardı. Yaş kısmına gelirsek... Bilmiyorum büyük gibi ama tahmin etmesi zor. Otobana girdiğimizde gece biraz aydınlandı. Yol kenarındaki turuncu ışıklar yanıyor.
"Sen kimsin?" dedim tereddütle.
"Beni neden kurtardın onlardan?""Seni yakaladım... Kurtarmadım."
"İndir beni hemen yoksa bağırırım."
Elim araba kapısını açmak için hareket ettiğinde aniden direksiyonu kırıp ilk sapaktan çıktı. Otobanın dışı karanlıktı ve arabayı sertçe durdurdu. Belinden çıkardığı silahını boynuma dayayıp üzerime eğildi. Kafam kapıya çarptı ve aramıza birkaç santim kaldı. Öfkeli bakışlarını, sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Onu itmeye çalıştığımda, korkudan kalbim acıyordu. Telaş titrememe sebep oluyordu. Gerçekten hiç iyi değildim. Tetiği çekmesi için parmağını bastırması yeterliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKÂR YEDİ (+18)
Ação"Seni yakaladım... Kurtarmadım." 1682 yılında ailesinin işlediği büyük bir günah yüzünden cadılar tarafından lanetlenen bebek, henüz bu cezanın ne kadar ağır olabileceğinden habersizdi. "Yedi Laneti" yüzünden masumiyet kelimesini unuttu. Şeytana hiz...