Bölüm 1.

2.2K 160 36
                                    

Sonunda yazdım bu kitabı ay. Neyse, ilk kitapta çok amatördum ve baya saçmalamışım. Neyse deneyimle deneyimleye öğreneceğiz. Ayrıca ilk kitabı okuyan 70bin kişiye helal olsun nasıl dayandınız ya.

Neyse, sizi çok tutmayayım, iyi okumalar bolca da yorum yapın<33

×××××

Leman ve Kerem koca hastaneden birkaç metre uzakta durmuş, hastaneyi inceliyordu. Hava sıcaktı, yaz aylarından temmuz ayıydı. Güneş tepedeyken ikisi dışarıda durmuş, bir noktaya bakıyorlardı sadece.

"Emin misin? Burada mı çalışıyor?" Leman elindeki içkisini yudumlamadan önce sordu. Elinde yine her zamanki gibi kola vardı.

Kerem ona kafa sallarken pantolonunun arka cebinden bir zarf çıkardı. Zarfı Leman'a uzattı.

Leman zarfı ondan alarak içindekine baktı. Helin'in ismi olan bir zarftı. Bir hastayı tedavi ettiğiyle ilgili.

"Tamamdır." Kağıdı zarfın içine koyarak Kerem'e geri verdi. Gözlerini tekrar hastaneye çevirdi.

Onunla görüştüğü ilk anı sürekli kafasında oynatıyordu. Nasıl olacaktı? Beni görünce ne tepki verecekti? Ne değişti hayatında?

Tüm bu sorular onun kafasında dolanıyordu. Aradan tam tamına 7 sene geçmişti. İkisi de artık 20 yaşındaki Helin ve 19 yaşındaki Leman değillerdi. Farklılardı. Peki o nasıl görünüyordu?

Hayat bu 7 sene boyunca Leman için çok boktan olmaya devam etmişti. Babasının ardından eşini, onun ardından da bir süre sonra annesini kaybetti. Artık tamamen yalnızdı. Yani, Kerem'i unutmamak gerek. Attığı her adımda gölge gibi Leman'ı takip ederek onun yanında olduğunu gösterdi.

Şimdi geçmişinden geriye kalan tek şey Kerem'di. Purs bile artık hayatında yoktu ve küçük Leman böyle bir şeyi hayal bile edemezdi. Ama olmuştu. Hayal bile edemediği her şey başına gelmişti.

Artık büyümüştü. Sadece ruhsal olarak değil, bedenen de büyümüştü. Yüzündeki o toyluk, çocukluk gitmişti. Yüz hatları daha da keskinleşmiş, yirmili yaşların ortalarında olan bir kadın olduğunu gösterircesine ortaya çıkmıştı. Artık saçları siyah değildi, birkaç senedir sarı renk kullanıyordu ve bundan gayet memnundu.

"Leman, burada daha ne kadar duracağız?"

Ha, bu birkaç sene içinde değişen şeylerden biri de artık Kerem'in Leman'a ağa değil, kendi ismiyle seslenmesi olmuştu. Kerem ilk başta bunu yapmak istemediğini, böyle çok garip olduğunu söylese de, Leman ısrar etmişti. Ve sonuç olarak Kerem bu duruma zamanla alıştı.

"Bilmiyorum, ne diyerek acile gireceğiz ki? 'Pardon ben eski karıma bakmıştım da, nerede bulabilirim?' Bunu mu diyeceğiz?" Leman'ın alay ederek söylemesine Kerem gözlerini devirdi. İkisi de arabaya yaslanmış öylece uzaktan hastaneye bakıyorlardı.

"Ne yapacağız peki? Akşama kadar bu sıcakta, güneş altında oturup bekleyecek miyiz?" Yani, Kerem de haklıydı.

Hollanda'nın iklimi, Kuzey denizi kıyılarında bulunması ve Karayip bölgesinden gelen “gulf stream”in etkisi ile ılımlıdır. Yazın ortalama sıcaklık 16 derece olur. Ama aksi bir şekilde bugün hava oldukça sıcaktı.

"Gözünü seveyim hadi içeri girelim." Kerem Leman'ın omzunu dürterek söyledi. Leman göz devirerek kafasını ona çevirdi.

"Hasta değiliz, acile nasıl gireceğiz?" diye sordu Kerem'e. Onun bu sorusuyla Kerem de bir süre durdu ve düşünmeye başladı.

Leman sonunda bir fikir bulmuştu. Bulduğu fikirle bakışlarını Kerem'e çevirerek gülümsedi.

"Bıçağın yanında mı?" diye sordu. Kerem'in kaşları çatılsa da, kafa sallayarak diğer cebinden bıçağı çıkarıp ona verdi.

K.A- Amsterdam | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin