Bölüm 10.

903 121 12
                                    

Sizi çok beklettim biliyorum, çok üzgünüm bu yüzden. Ama dersler fazla yoğun olduğu için vaktim olmuyordu yazmaya. Neyse ki son birkaç bölüm. Sonra bitiriyoruz hehehe.

Neyse size iyi okumalar, bolca yorum yapın beni üzmeyin :(

×××××

Helin sonunda gözlerini açtığında kendini evinin salonunda bulmuştu. Üzerini örtmesine rağmen bacaklarına değen serin hava ve burnuna gelen güzel kokularla beyni tamamen uyanmıştı.

Bir film şeridi gibi dün gece olanlar gözlerinin önünden geçerken derin bir nefes aldı. Ne kadar direnmek istese de, Leman'a olan özlemi fazla ağırdı. 7 sene boyunca bir gün olurda karşılaşırlarsa, ne olur diye düşünüyordu sürekli. Ama bu hayalinde kurguladığı tüm senaryoları yalanlamıştı. İkisinin karşılaşması hayalinde olanlardan daha farklı ve güzeldi.

O koltukta oturup, kendi beyninde düşünceleri bir biriyle karşılaştırırken Leman mutfaktan çıkıp onun yanına gelmişti. Dik oturduğu için örtü üzerinden kaymış, sırtını tamamen açığa çıkarmıştı. Leman onu gülümseyerek izledi bir süre. Sonundaysa kendini toparlayarak ona doğru yaklaştı.

Leman'ın geldiğini fark eden Helin örtüyü üzerine doğru çekmişti. Leman bunu fark ettiğinde dudaklarına küçük bir gülümseme kondurdu. Küçük masanın etrafından geçerek onun yanına, koltuğa oturdu. Helin utangaç bir şekilde ona baktıktan sonra bakışlarını çevirdi. Onunla ilk kez sevişmiyordu hayır, ama yine de onu garip hissettiriyordu.

Leman elini onun elinin üzerine koyarak örtüyü çekti. "Ben dün gece göreceğimi gördüm zaten." dedi gülümseyerek. Helin ona gözlerini devirerek koluna hafifçe vurdu. Bu hareketi Leman'ın kıkırdamasına sebep oldu.

"Kahvaltı hazırladım, hadi kalk." dedi ve onun şakağının yan tarafına bir öpücük kondurdu. Dün geceki pantolonu vardı üzerinde. Fakat tişört Helin'in tişörtlerinden biriydi.

Leman yanından kalkıp tekrar mutfağa gittiğinde derin bir nefes alarak elini yüzünde gezdirdi ve birkaç saniye daha oturdu. Ama sonunda yataktan kalkarak yukarı kata doğru koştu. Hızla merdivenleri çıkan Helin'in adım seslerini duyan Leman gülümseyerek ikisine de çay koydu.

Helin'in gelmesini beklerken sofraya oturmuş, fakat bir şeylere dokunmamıştı. Sonunda Helin üzerine uzun bir tişört geçirmiş, geri gelmişti. Altında pantolon veya şort yoktu. Bacakları tamamen göz önünde duruyordu ve Leman gözlerini oradan hiç çekemiyordu.

Helin onun aşk dolu bakışlarını görmezden gelerek masaya oturdu. Gerçekten güzelce hazırlanmış bir sofraydı. Bir çok şey vardı. Ama gözüne çarpan ilk şey kenarda duran sucuklu yumurtaydı.

Önüne zeytin koyarken sonunda Leman da yemeğe başlamıştı. "Sabah sabah gelen kokunun sebebi belli oldu." diye alay etti onunla.

Leman gülümseyerek sucuklu yumurtadan yemeye başlamıştı. Fakat maalesef yanında kola yoktu. Bunu fark eden Helin sorma kararı almıştı.

"Hayret, kola yok bu sefer masada." dedi.

Leman ağzındaki lokmayı yutarak, "Kola yokmuş evde. O yüzden çayla idare ediyoruz." diye cevapladı.

Helin uzun zamandır evde kola içmiyordu. Muhtemelen o yüzden de tazelemeyi unutmuştu. "Sipariş edebilirdin." dedi Helin.

Ağzına tekrardan bir lokma alan Leman ona kafa salladı. "Biliyorum, ama gerek duymadım. Eve giderken alıp, içerim." diye cevap verdi ona. Helin daha fazla bir şey demeden kafa salladı ve yemeğine devam etti.

Leman yemeğini yerken ara sıra gözlerini Helin'in üzerinde gezdiriyordu. Helin onun bakışlarını hissettmişti, fakat kendisi onunla göz göze gelmemek için elinden ne geliyorsa yapıyordu.

K.A- Amsterdam | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin