Bölüm 4.

904 131 46
                                    

Ben ilham var yazıyorum diyorum siz yorum yapmıyorsunuz.... Çok ayb. Kırıldım, alındım, gücendim yani.

Yani aklınızda Feride'yi canlandırmak istiyorsanız medyaya bakın.

Neyse yazdım diye atiyorum. Bu bölümde sınırı geçmezseniz yok yb size 😒

Sınır: 30 yorum.

×××××

"Ee, anlat bakalım bu bahsettiğin Leman değil mi?" Helin ve Feride ameliyattan birlikte çıkmışlardı. Helin dudaklarına gülümseme yerleştirirken ona baktı. Leman gittikten sonra Feride Helin'i sorguya alamadı çünkü hasta geldi ve acil ameliyata girmek zorunda kaldılar.

"Evet, o." diye yanıtladı Helin onu. İkisi de ameliyat sonrası ellerini yıkayarak temizleniyorlardı.

"Bir şey diyeceğim." diye başladı Feride. Helin kafasını çevirip ona bakarken yan taraftan da elini kurulamak için mendil alıyordu.

"Sen anlattığında aklımda bir profil oluşuyordu da, bu düşündüğümden de iyiymiş." Helin ona gülerek koluna vurdu ve yanından geçti. İkisinin de mesaisi sonunda bitmişti ve eve gideceklerdi.

"Ne var kızım ya. Dizi gibi yıllar sonra tekrardan seni bulmak için buralara kadar geliyor." Helin'in yanında ilerlemeye devam ederken anlatmaya başladı.

Feride biraz böyleydi. Fazla romantik düşüncelere sahip, dumanlı arzularla yaşayan birisiydi. Helin bundan rahatsız değildi ama Feride bazen biraz fazla uçuyordu.

"Yani pardon ama Antep ağasının kızı diyince falan bambaşka bir profil oluşuyordu gözümde. Bu bildiğin Fransız girl."

Helin onun bu benzetmesine de gülmüştü. Feride işte her zamanki gibi Feride'ydi. İkisi de kıyafetlerini değiştikten sonra eşyalarını almak için Helin'in odasına ilerlemişlerdi. Helin kapıyı açıp içeri girdi.

Leman'ın aldığı beyaz güller hâlâ masanın üzerinde duruyordu. Kruvasanlarıysa Feride ile birlikte ameliyata girmeden önce gömmüşlerdi.

"Seni almaya gelecek mi?" Feride Helin'den daha çok heyecanlıydı bu duruma. Helin ise ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Uzun zaman sonra onu karşısında bu denli görmek garip hissettiriyordu.

Vücudunda tanıyamadığı, daha önce hiç tatmadığı bir duygu vardı. Bilinmezlik. Ve Helin bilinmezlikten nefret ederdi.

"Feride niye gelsin ya, sürekli dibimde olacak değil ya." Kabanını alırken Feride de gülleri aldı.

"Bence gelecek. Ayrıca hâlâ en sevdiğin gülü hatırlıyor. Bu oldukça güzel bir şey."

Yani, Helin bunun onu etkilemediğini söylese, yalan söylemiş olurdu. Ama olan onca şeyden sonra ne hissettiğini hâlâ bilmiyordu. Bu yedi sene boyunca Leman'la bir daha yan yana gelmeyeceklerini nedense kabul etmişti. Ama şimdi kader ona yanıldığını bir tokat gibi göstermişti.

Helin bir şey demeden kapıdan çıktığında Feride de peşine takıldı. "Hocam." Asistanlardan birisi onlara doğru koşarken sesledi.

Bunu duyduklarında Feride ve Helin durdular. Asistan Jack onlara doğru koşa koşa geliyordu.

Jack kirli sarı saçlı, mavi gözlü, Helin ve Feriden birkaç yaş küçük bir çocuktu. İyi ve geleceği parlak bir çocuktu.

"Ne oldu Jack?" diye sordu Helin. Jack elini kaldırarak bir dakika dedi ve derin nefesler almaya başladı. Feride ve Helin bir birine bakarak omuz silkti.

"Çıkıyor musunuz hocam?" diye sordu sonunda kafasını kaldırarak.

"Evet, neden? Bir şey mi oldu?" Bu sefer soran Feride'ydi.

K.A- Amsterdam | [G×G]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin