7. Bölüm

2 1 0
                                    

Multimedia: Gwen

Not: blight.rosa instagram hesabından takip ederek bölümler ve karakterler hakkında önceden haberdar olabilirsiniz.

Gece olmasını beklerken bir yandan da her şeyin mantıklı bir açıklamasını arıyordum. Düşünüyordum. Tanrım sen bana yardım et lütfen. Aklımı sikeyim. Ölen sevgilimin arkasından 'kafa dağıtmak' için arkadaşlarımla tatile çıkmıştım ancak sevgili arkadaşlarım delirmiş gibilerdi. Sürekli yalan söylüyor, bir şeyler saklıyorlardı. Ve şu kelebek olayı... Şu siktiğimin kelebekleri her yerdeydi. Marcus'un anısında bile.

Ancak kafam çalışmaya başlamıştı, en iyisi şu gizli bölmede ne olduğunu araştırmak ve bu tatili erkenden sonlandırmaktı. Valencia'ya ağrı kesici alacağımı söyledim ancak o ısrarla: " Senin dinlenmen gerek, ben alırım." demişti. Bende fırsattan istifade edip gizli bölmeyi açacaktım. Ancak tam Valencia kapıdan çıkarken Gwen ve İris geldi. Bende tekrar geceyi beklemeye karar verdim.

Gece bütün sırların saklayıcısıdır. Sadece gün doğduğunda göze görünürler. Tabi sadece biz istersek.

Geceyi beklerken sakin bir müzik açtım. Kulaklıklarımı kulağıma takıp elime uzun zamandır okumak istediğim o kitabı aldım: "Fareler ve İnsanlar". Okumaya başladım. Sürükleyiciydi. İki ana karakter vardı. Biri pek akıllı olmamasının yanında oldukça iri yarı ve güçlü, diğeri ise kısa ve arkadaşı kadar güçlü olmasa da zekiydi. İki zıt karakter başlarına geleceklerden habersiz yeni bir işe giriyor. Akılsız ama güçlü olanın hatası herkesi etkileyecek. Kitap kısaydı. Birkaç saatte bitmişti. Ancak bir ömür unutamayacaktım.

Her neyse ben kitabımı okurken hava çoktan kararmış ayrıca karnım acıkmıştı. Kızların yanına gittim. Valencia gelmişti ve İris telefonla konuşuyordu:

"Evet, iki sucuklu orta boy pizza. Adres..." dediğini duymamla karnım guruldamaya başladı. Belki zor şeyler yaşamış, arkadaşlarımın tuhaflıklarına ve şu lanet kelebeklere katlanmak zorunda olsam da kimse pizzaya hayır demez.

"Ember şu an için iyi gibisin ama ağrı kesicilerini yanına al. Üç kutu aldım. Ne olur ne olmaz." Elindekileri aldım ve teşekkür ettim. Yine de onun gözlerine baktığımdaki şüphe içimi kemiriyor, beni huzursuz ediyordu. Yalnız ve rahat yaşamıma dönmek istiyordum. Evime dönmek istiyordum. Hazırdım. Ne olursa olsundu. Daha fazla bu kelebek saçmalığına katlanamayacaktım.

Ben bunları aklımdan geçirip kendi kendimi gaza getirirken kapı çalmıştı. Pizzalar gelmiş olmalıydı. Zaten daha fazla sürseydi açlıktan bayılacaktım.

Kızlar pizza kutularını açıp bir film ayarlarken bende içecek getirmeye mutfağa gittim. Ancak sanırım evin ses yalıtımında bir sıkıntı vardı. Her şey 'olduğu gibi' duyuluyordu.

"Bu saçmalık daha ne kadar sürecek? Bu ev tüylerimi diken diken ediyor." Bunu söyleyen Gwendi. Fısıltıyla konuşmasına karşın her şeyi duyabiliyordum.

"Sessiz olsana! Bizi ele vermeyi mi planlıyorsun?" İris, Gwen'i azarlarken Valencia'nın oldukça profesyonelce kısılmış sesinden tek duyabildiklerim şunlardı: "... Ge... ...şeyler ..ıkl... kav... , kele... ...mesine çok ... ka..." Bunları duyabilmiştim ancak hiçbir şeyle bağdaştıramadım. Beynimin değil midemin sesini dinledim ve kızların yanına döndüm.

Bir yandan pizzamı yerken bir yandan planımı aklımdan geçiriyordum. Gece herkesin uyuduğuna emin olduktan sonra mutfağa inecek ve ilk önce bir bardak su koyacaktım. Eğer biri uyanırsa su almaya kalktığımı düşünecekti. Daha sonra bir bıçak alıp suyla beraber yukarı çıkacaktım. Olabildiğince sessiz bir şekilde gizli bölmeyi açacak içindekinin ne olduğuna bakacak ve tekrar kapatacaktım (Bütün bunları nasıl sessiz yapacaksam artık.). Sabah olduğunda gizli bölmenin içindeki şeye göre tekrar ne yapacağımı düşünürdüm. Pekala ne olacaksa olsun. Artık bıkmış ve bitkin hissediyordum. Bunca tuhaf olayı size aktarabildim mi bilmiyorum ama yatmadan hemen önce olan olay iyice emin olmamı sağladı.

MonaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin