Bahar ve Merve okula doğru gidiyorlardı. Okul kapısının oraya geldiklerinde karşıdan karşıya geçmekte olan Aslı'yı gördüler.
"Yoo Aslııı. Günaydın."
Aslı onları görünce hafifçe gülümsedi ve daha hızlı yürümeye başladı. Kısa sürede de yanlarına vardı. Sağa sola baktı.
"Alp hala gelmedi mi?"
Bahar hafifçe kaşlarını çattı.
"Dün gece yine geç mi yattı?! Onu uyarmıştım. Bugünkü sosyal aktivite dersinde grup ödevini yapacaktık. Eğer bu yüzden uyumaya kalkarsa nah uyuturum."
O sırada okulun tam önünde bir minibüs durdu. İçeriden inen uzun boylu, esmer tenli ve koyu halkaları olan bir genç indi. Merve ona baktı ve eliyle boynunu keser gibi bir işaret yaptı. Genç hemen Merve'ye yöneldi, fısıldadı .
"Ne oldu? Bahar yine kızgın mı?"
"Bu gün grup ödevini yapacak mışsınız yoksa unuttun mu? Yüzüne bakılırsa evet. Gel koluma gir öfkesinin bir ejdarha nefesi gibi üstüne püskürmesini istemiyorsan onun dikkatini senin için dağıtabilirim ama bana bir çikolata borçlu olursun."
"Anlaştık."
"Zekice bir karar."
Merve ve Alp kol kola girdi. Aynı zamanda Aslı'nın da koluna girdi. Bahar sinirli sinirli Alp'e bakarken diğerlerine 'ne yapıyorsunuz aq?' bakışı atmayı unutmadı.
"Hadi sen de kolumuza gir. Eskiden böyle dolaşırdık. Hadi hadi!"
Aslı neşeli bir şekilde Bahar'ın koluna girdi ve kıkırdadı. Merve ise hınzırca gülerek bağırmaya başladı.
"Önümüze gelene bir tekme, önümüzüne gelene bir tekme!"
Ve insanlar bunlar delirdi mi bakışları altında kol kola okulun kapısından geçtiler ve mutlu mesut okula girip derse girdiler. Öyle olması gerekiyordu. Bu hemen hemen her gün olan tekdüze bir şeydi ama... Bu gün olmadı. Okul kapısına adım attıkları anda görüşleri karanlığa gömüldü.
Kendilerine geldiklerinde hala aynı duruştaydılar ama önlerindeki manzara tam manasıyla değişmişti. Aslı baş dönmesinden kaynaklı dengesini kaybetti ve düştü. Daha yerinden kalkamadan eliyle ağzını kapattı ve bir köşeye kustu. Merve bunu görünce o da kusmak istedi ama bunu başaramadı. Alp alnını ovuştururken Bahar kendine gelebilmek için derin bir nefes aldı. En sonunda herkes kendine geldiğinde çevreye bakma fırsatı bulabilmişlerdi. İlk soru Merve'den geldi.
"Buraya nasıl geldik?" Bahar,
"Normal bir şekilde gelmediğimiz kesin." Aslı,
"Çevreye bakmalı mıyız?" Alp,
"Şurada insanlar var gibi onlara burasının neresi olduğunu sorabiliriz. Ve mümkünse nasıl geldiğimizi ve çıkışı."
Karşılarındaki yabancı okulun bahçesinde bir iki insan var gibiydi. Alp ilk ilerleyen oldu. Arkasına dönük kendi yaşlarındaki gencin omzundan tuttu.
"Affedersiniz burası neresi?"
Omzunu tuttuğu kişi arkasına döndü. Alp anında bir iki adım geri çekildi ve yanındaki Bahar ve Merve'yi arkasına çekti. Aslı ise en arkada olduğu için ne olduğunu anlayabilmek adına Bahar'ın sağından kafasını uzattı. Bahar eliyle Aslı'nın gözlerini kapattı ama çok geç kalmıştı. Aslı kulakları sağır eden bir sesle çığlık atmıştı. Merve şoka girmiş gibi gözüküyordu. Alp'in onu geriye çeken elini sıktı ve titrek bir sesle konuştu.
"O...O insan mı?" Alp yutkundu,
"Muhtemelen değil."
Alp sorduğu soruya cevap alamadı malum karşısındaki gencin bir ağzı yoktu! Gözü ve burnu da! Yüzünün olması gereken yerde sadece beyazlık vardı. Kocaman beyaz bir boşluk. Temkinli bir şekilde geri çekildiler ve bir banka oturdular. Sıkış pekişte olsa. Bahar ilk sakinleşen oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ghost
RandomHayatta gerçekten tuhaf şeylerle karşılaşılabiliyordu. Mesala hangi insan evladı hayaletlerden kaçarken kendisini bir cenaze tabutuna saklardı ki? Hem de nereye gittiği hakkında hiç bir fikrinin olmadığı bir tabuta? Merve sessizce mırıldandı, "Allah...