Herkese merhaba🖤
Bu kitap, profilimdeki diğer kitabım olan 'Kanlı Hilal' kitabı ile bağlantılıdır. Fakat onu okumadan da bu kitabı okuyabilirsiniz.
Bu kitaba bölümler diğer kitabım bittiğinde gelmeye başlayacaktır, çünkü diğer kitabın sonu bu kitapla bağlantılı❤️
Kitaba başladığınız tarihi şuraya bırakabilirsiniz👉🏻
05.11.23🎴Keyifli okumalar💗
♠️
BÖLÜM: 1 "KALBİ DELEN PENÇE"
Küçükken, yani genelde küçük yaşlardayken alınan oyuncak evleri çocuklar hayal dünyaları ile birlikte güzelce süslerdiler. Bir prenses mutlaka bulunurdu içinde, diğerleri de onun etrafında geçen olayların piyonları. Bir kötü adam da mutlaka olurdu. Üzen, kıran ve prensesin ilgi dilencisine dönmesini sağlayan.
Malum, acısız hayat renklenmiyordu. Özellikle de kırmızısız.
Kan kırmızısı.
Dizerdin masaya istediğin kadar tabak çanak, idare ederdin kimin ne yiyeceğini, kimin ne içeceğini. Sorma hakkı olmazdı yarattığın cansız mankenlerin. Gerçi canlı olsalar da sorma hakları yoktu. Ters düşersen kenara atılırdın ve yerinin dolması birkaç saniye alırdı. Çünkü güç, insana seçim hakkı sunmaz. Karşındakinin gücü altında ezilirsin, gerekirse kör, dilsiz, sağır olman gerekir.
Pusula böyle güzel cümlelere sığamıyordu.
Hey, uyan. Etrafta heyecanla koşarak kumdan kaleler yapıp koruyamazsın kendini. Çelikten zırhın olması gerekir diye fısıldar iç sesin.
Çocukluk denilen bir dönem olurdu hani, tahminen doğduktan 18'e kadar sürdüğünü varsayarsak. Aydınlık, masumluk bazen de geri dönmek istenilen en güzel yıllar olarak bahsedilirdi. Ne güzel hikayeler ama.
Katran karası günlerin üzerini beyazla boyarsak belki aydınlık diye bahsederdim, yüzde bir ihtimal.Doğduğun günden ruhunu acımasızca el konulmuş. Etrafına benzin döküp, öyle bir yakmışlar ki, yok olmuş. Külleri bile kalmamış. Bir yara bile üzerine bir zaman sonra kabuk geleceğini bilir, Ay yıldızların yolunu gözlemeye ihtiyaç bile duymaz, kışın karı, ilkbaharın çiçekleri, sonbaharın yağmuru, yazın Güneşi varmış. Ama ruh bedenin imkansızı olarak kalmış.
Yarayı kabuksuz bırakmayı seviyordum. Geceleri gökyüzünde yalnızca Aya bakıyordum, kışta karı acımasızca eziyordum, ki bazen kar bile kışa gelmiyordu, çiçeklere de tahammül edemiyordum, Güneşi görecek gözüm bile yoktu. Ama yağmura karşı diz çöküyordum. Yağmura olan sevgimi sevemiyordum. Bilmiyorum, belki de yaşadığım bu yerde iyi bir şey hissetmek sinir bozucu geliyor olabilirdi.
Kapitalist ruhların ruhsuz köleleri olmak durumu yeterince iyi açıklıyordu bence.
"Neden uzatmıyorsun saçını? Uzun saç bence biz kadınların en güzel aksesuarı."
Kaşlarım çatılırken, omzumun üstünden kaç dakikadır beni izlediğini bildiğim kıza doğru dönmek istedim, ama daha sonra vazgeçtim.
"Böyle iyi." dedim elimdeki boyaya dikkatimi verirken.
Fakat susmak istemiyor gibiydi.
"Olabilir, maskülen seviyorsundur belki. Ama bence çok kısa."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod adı; PUSULA
Teen FictionBir pusula size 4 taraf sunar, ama bu Pusula'da siz 4 tarafa sunulursunuz. ♠️ "Acımasız olmana sebep acına sızanlardır. Unutma, katili katil yapan aslında onun kurbanıdır. Kurban yalnızca insan deği...