0.3

20 6 3
                                    

Günde üç bölüm atmak çok yorucu arkadaşlar. Birde tüm bölümler 1300 kelimeden fazla oluyor. Fena yoruluyorum. Ama ben merak etmekten nefret eden bir insan olarak sizin için merak duygusunu çok tatmadan yeni bölüm atmak için seferber olurum yahu. Değerimi bilin.

Adios dediğim bir uykusuz geceden sonra daha hepinize tekrar merhabalarr.

Dün gece bölüm atacaktım ama yani başka şeyler oldu o yüzden yazamadım yani atamadım ama yani belirli ve gerekli ve sebepli ve harici ve önemli birşey oldu.

Ve ben bu mühim meseleyi unutmamak için buraya böyle birşey bıraktım siz takılmayın detaylara.

Bu arada hergün yeni bölüm atarak rekora koşuyorum. Çünkü bölümlerim çok uzun.

Ve eğer hepiniz hazır ve nazır isek, yazarınız bomba bölümü saygıyla sunarr;

===============================

Sırtım ağrıyor.

Ek olarak;
kollarım,bacaklarım,karnım ve başım. Uzun zaman sonra bir dövüşte bu kadar hasar alarak kazandım galiba.

Bu tür bir dayağı en son 9 ay önce kaybettiğim ilk ve tek maçta yedim galiba.Hala kemiklerim sızlıyor.

Kafamı yastıktan kaldırıp etrafa baktığımda hala gece olmasıyla şaşırdım. Beynim bu yorgunlukla nasıl uyanmama razı oldu bilmiyorum.

Boğazımda ki kuruluk hissi canımı yaktığı için yutkundum ve yatakta doğruldum.

Baş ucumdaki suyu almak için uyanacağım sırada arkamdan bir el bana cam şu şişesini uzattı. Ona doğru döndüğümde ellerine baktım.

"Korkma."

Tenime değen soğukluk ile titrediğim için korktuğumu sanmıştı. Yada benimle dalga geçiyordu. Suratıma alaycı bir gülümseme yerleştirip;

"Senden ne zaman korktum ki?"

Odamda hiçbir ışık kaynağı olmamasına rağmen açık balkon penceremden gelen ay ışığıyla yüzündeki maske ve kapşonluyu ayırt edebiliyordum. Merak ettiğim gözlerini ve suratını bana bir kez bile göstermemesi bana güvenmediğini düşünmeme sebep olurken elindeki suyu açıp bana uzattı.

Bu onun elinden ilk defa yiyip-içtiğim birşey değildi. Önceden her geldiğinde çikolata, fıstık ezmesi yada sandviç getirirdi.

Yemek yemediğim günlerde sandviç yememi yoksa sonraki gün gelmeyeceğini söylerdi. Eski anılarımı anımsayınca gülümsedim ve elimdeki suyu kenara bıraktım.

"Bana güvenmiyorsun hala..."

Söylememi beklemediği şeyle kafasının oynamasıyla kaşlarını çattığını anladım. Her hareketini ezbere biliyordum artık.

Ellerini havaya kaldırdı ve olumsuz şekilde kafasını salladı.

"Sana güveniyorum. Ama nelerle uğraştığımı bilmiyorsun. Ve sana bunları yansıtmak istemiyorum.Beni affet."

Ellerini oynatmayı bıraktığında bende sesli değilde vücut diliyle cevap vermek için ellerimi kaldırdım.

"Tamam, birşey demedim say. Seni bir şartla affederim."

Hiçbir yapmadım ve tepkisini bekledim. Maskenin ardından gözlerini kıstığına emin olduğumda ellerimi kaldırdım;

"Birdahaki geldiğinde bana capri sun alacaksın. Yoksa affetmem. Nasıl unutursun capri sun'ımı?"

Hafif dudaklarımı büzerek yaptığım konuşmayla kafasını geri attığında rahatladığına ve gülümsediğine emindim.

Elini siyah giysinin cebine attı ve uzattığı şeyle gülümsedim.

Bay Gizem 'Karanlık Prensin Oyunları'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin