1.2

7 2 0
                                    

Gözlerim sanki milyarlarca iğne batırılmış gibi acıyordu. Günlerdir su içmemiş gibi kuruyan dudaklarım boğazımdaki acıyla harmanlanmış, vücudumdaki acılara katılmaya yemin etmişti.

Gözlerimi açmak istesem de aynı seyirde uzanmaya devam ettim. Su içmek istesem de buna bile gücüm olmadığını düşündüğümden gözlerim kapalı beklemeye devam ettim. Hastane odasında olduğumu anlamam zor değildi. Beni buraya büyük ihtimalle komiser getirmişti ve şuan yanımda duyduğum nefes sesleri de ya Hârun'a ya da Tunç'a aitti.

Derin bir nefes almak için araladığım dudaklarımla varlığını unuttuğum karnımdaki lanet yara bir anda öylesine acımıştı ki yüzümü ekşitmeden yapmamıştım.

"Acı çekiyor. Hem de senin yüzünden."

"Benim yüzümden mi? Onu çalıştığın ufacık binada bulamayan sendin. Buna rağmen gidip ameliyata girdin."

Tunç meliyatı Kayra hocadan devralmış olmalıydı. Ama ben bu haldeyken yapmak zorunda mıydı?

"Adamın yanında olduğunu hiçbirimiz bilmiyorduk. Kayra ile ameliyata girecekti, oraya geleceğini düşündüğüm için ameliyata girmeyi kabul etmiştim."

"Peki benim suçum olduğunu sana düşündüren ne? Kendini suçlamamak için bahane olarak beni sunuyorsan başka."

"Karnındaki yaraya tekme atan sen değil misin? Sırtındaki yaraya da baskı yaptığını söyledin. Bacağındaki sıyrıkları saymıyorum bile. Boynundaki kesik? Ah, onu da yanlışlıkla yapmıştın değil mi? Ayrıca karanlıktı ve yüzünü göremedin. Bu ne aptalca bir senaryo böyle?"

"Sana mantıklı gelmeyebilir ama olan bu."

"Neden o halde senin yanına geldi?"

"Bilmem, neden o uyanınca ona sormuyorsun?"

"Yıllarca önce söyleyemediğini şimdi söylemek için mi karanlık bir depoya çağırdın onu?"

"Ben senin gibi insanların fikirlerini değiştirmek için zaaflarını kullanmam."

Neden bahsediyorlar? Ayrıca nereden tanışıyorlar?

"Mesleğin avantajını onunla paylaşmak ne zamandan beri zaaflarını kullanmak oldu?"

"Annesinin ölüm belgesini görebileceğini söylediğin için doktor olmak istiyor. Onun hayali en başından beri avukat olmaktı. Vaatlerinle onu kandırdın. Tek yapman gereken ona doktorluk hakkında bilgi vermekti, branşını sevdirmekti."

"Öyle mi? Ben ne yaptım?"

"Doktor olmak istemesinin asıl nedenini ikimizde biliyoruz. Hepimizin yanına geldi, hepimiz ona gelecekte olmak istediğimiz mesleklerimizi anlattık, ama sen? Sen, hile yaptın! Ona o dosyayı görebileceğinin vaadini ben de verebilirdim. Hukuk da okusa o belgeleri görebilirdi. Ama sen doktorlukta zorlanmadan göreceğini söyledin."

Bunu nereden biliyor?

"Ne yani? Buna hile mi diyorsun? Ona sadece bir bilgi daha verdim hepsi bu! Seni seçmemesi bu kadar zoruna gittiyse o zaman sen de söyleseydin!"

"Ben hiçbir şeyi hile ile kazanmaya çalışmadım.Sen aklınla değil duygularınla hareket ettin!"

Karşımdaki adamların ne konuştuğunu anlamaya çalışıyordum. Bu konuşmalara göre benim ben oniki yaşındayken yaşadığım olaydan sonra babamın beni burs verdiği öğrencilerle tanıştırmasıyla bağdaştırmıştım. Meslek seçimi için yaptıkları rehberlik de bununla alakalıydı.

"O branşını değil seni seviyordu! Senin yaptığın sadece mesleğini anlatmak mıydı?"

"Hepinizin niyeti bu değil miydi? O yeter ki sizin yanınızda olsun istiyordunuz! Sevdiği mesleği yapıp yapmaması sizin umurunuzda değildi! Ben en azından ona iyi hatırlayabileceği anlar verdim!"

Bay Gizem 'Karanlık Prensin Oyunları'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin