Multimedia : Azra var
İyi okumalar canlarım :)
Sabah uyandığım da elimi yan tarafıma attım ama Miran yoktu. Hemen telaşlanarak yataktan doğruldum.
Neden telaşlanmıştım ki ? Bana bu çocuk ne yapmıştı böyle. Gitmesinden it gibi de korkar olmuştum. Kaybetme korkusu bütün bedenimi sarıp sarmalamıştı resmen.
Kapının açılmasıyla gözlerim yeşilin en sevdiğim tonuyla buluştu.
"Günaydın sevgilim" içimden bir 'oh' çekerek yatağa oturdum.
"Günaydın da neredeydin sen sabah sabah ?" Soru dolu gözlerle Miran'a bakmaya başladım.
Elinde ki poşetleri kaldırıp önüm de sallama başladı. "Hastanenin yemeklerini pek sevmiyorsun ben de bugün degisiklik olsun diye fırından sıcak sıcak poğaçalar aldım." Gülümseyerek bana bakınca ben de minnetle karşımda duran Miran'a hayran hayran baktım.
Her şeyi düşünen birisiydi. Ufacık ayrıntı bile gözünden kaçmıyordu. Sanki ben çocuğum o da benim babam gibiydi resmen üzerime titiriyordu. Baba terimi biraz saçma oldu aslın da. Baba sevgisi nedir bilmeyen ben karşılaştırma yapıyorum. İçim den koca bir 'Hah' çıktı. Anne terimini pek fazla bildiğim söylenilmezdi.
Miran'a baktığım da masaya meyve sularını ve poğaçaları güzelce yerleştirmiş beni bekliyordu.
"Davetiye mi bekliyorsunuz hanimefendi? ""Geldim geldim." Yataktan kalktığım gibi koltuğa oturdum. Miran'a baktığım da hemen yemeye başlamıştı. Nasıl açıktıysa artık.
Bana gelicek olursak canım hiç bir şey istemiyordu. Hem ben sabahları kolay kolay kahvaltı yapan biri değildim ki. Miran'a ayıp olmasın diyerekten 1 poğaçayı zar zor yiyerek koltuğa yaslandım.
Bu fırsattan istifa de Miran'ın yüz hatlarını incelemeye başladım. Yemek yerken çok ciddi bir hal alıyordu. Adeta sadece yemeğe odaklanıyordu. Anlaşılan Miran yemekleri çok seven biriydi. Bunu aklıma not ettim.
Sarı ve kıvırcık saçlarına gelirsek oynanmaya hazır bir hali vardı."Beni mi kesiyorsun sen bakıyım ha?" Yakalandım.
"Şeyy hayır canım ne münasebet" Kollarımı önümde birleştirip camdan dışarıyı izlemeye başladım."Herneyse ben çıkış işlemlerini halleceğim o sıra da doktor gelip son kez muane edicek seni ve ben gelene kadar uslu bir kız ol tamam mı ? "
Miran'a sadece dil çıkartmakla yetindim. Küçük bir çocukmuşum gibi davranması yok mu."O dilini kopartırım Azra"
"Hadi gel de kopartaa" demeye kalmadı Miran dudaklarıma yapıştı.
Yavaş yavaş öpüyordu. Çok geçmeden bende karşılık vermeye başlayınca öpüşleri aksine daha hızlılaşmıştı. Birden dilimi ıssırınca acıyla inledim.
"Ahhhh" Miran'ı cimciklediğim gibi hemen kendimi geri çektim."Dili mi kopartıyodun be" elimi ağzıma götürdüm ve sinirli bir şekilde Miran'a baktım. Harbi harbi dediğimi yapıcaktı.
"Demiştim sana" 32 diş sırıtarak bakmaya başladı.
"Öküzz" korkulur valla bu çocuktan korkulur.
Kapının açılmasıyla içeriye sıcak gülümsemesiyle doktor hanim girince Miran yerinden kalkıp işlemleri halledecegini söyleyerek odadan ayrıldı.
Bir kaç kontrolü yaptıktan sonra doktor bana dönüp;
"Azra hanım size yazdığım ilaçları düzenli olarak kullanın ve yemekten yedikten sonra almayı ihmal etmeyin tekrardan geçmiş olsun." Çok sıcak kanlı bir doktordu. Gülümseyerek karşılık verdim."Çok teşekkür ederim. Dediklerinizi dikkate alacağım." Dedim.
Doktor bir kaç işlemleri yaparak odadan ayrıldı. Ben de dolabı açıp şu lanet hastanenin kıyafetlerinden biran önce kurtulsam iyi olucak.Sadece eşofman takımı vardı. 1 dakika bu benim değil ki. Elime alıp incelemeye başladığım da Miran içeri girdi.
"İşlemler tamam sen hazırsan çıkalım diycektim ama sen hala giyinmemissin." Elim de ki eşofmanları sallayarak.
"Bunlar benim değil, benim kıyafetlerim nerede ?""Off Azra elindekiler senin hadi git giyin de çıkalım." Nasıl ya benim böyle eşofmanlarım yok ki.
"Benim böyle eşofmanlarım yok ki.""Var artık Azra ne çok soru sordun kızım ben almıştım kıyafetin yoktu."
Aval Aval Miran'a baktım. Gidip bana eşofman mı? almıştı."Şey tamam ben gidip degistiriyim üstümü." Banyoya girdiğim gibi hemen üstüm de ki pis kıyafetlerinden kurtuldum. Aynanın karşına geçip baktığım da tam üstüme göreydi. Bu çocuk benim her şeyi böyle ince ayrıntısına kadar biliyoken ben daha sevdiği renki bile bilmiyorum. Kendi kendime kızdım. En kısa zaman da öğrenmem lazım.
Son kez oda da ki eşyalarımızı da toplayarak hastanenin garajindan arabaya bindiğimiz gibi evin yolunu tuttuk.
Araba da sessiz sessiz durmak iyi canımı sıkıyordu. En iyisi yavaş yavaş Miran'ın sevdiği şeyleri öğrensem iyi olur.
"Miran en sevdiğin renk ne ?" Yoldan 1-2 saniye gözünü ayırıp bana kısa bir bakış attı.
"Mavi ve siyah senin? " Güzel.
"Mavi, peki en sevdiğin yemek?"
"Yemek seçmem öyle ama en çok sevdiğim yemek mantıdır." Vay anasını ya şimdilik aynı gidiyoruz.
"Benim de, peki müzik dinlemeyi sever misin?" Heycanla sordum.
"Pek sayılmaz. Hayırdır bugün soru sorma günü mü?""Seni tanımaya çalışıyorum." Arabayı kaldırıma park ettiğin de geldiğimizi anladım.
"Zamanla beni yavaş yavaş tanırsın sevgilim." Şu Sevgilim lafını diyince neden her seferin de utanıyorum ki. Alışman lazım Azra."Tamam o zaman" arabadan indiğim gibi hemen Miran da yanım da belirdi. Elinde ki poşetleri göstererek.
"Bunları tek başına çıkaramazsın dimi?" Göz kırpıp önden yürümeye başladı. Hemen yanına yetişip merdivenleri çıkmaya başladık.Kapının önüne geldiğimiz de teşekkür etmek için söze başlamıştım ki oradan 3. Bir ses araya girdi.
"Azraa yavrum" arkamı döndüğüm gibi şaşırmam bir oldu.
"Annennem"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Numaralı Masa !
RomanceGenç bir adamın gözünü intikam hırsı ile yanıp tutuşması ve Masum bir genç kızın hayatını intikam yüzünden alt üstü olması.