Masadan kalktığım gibi hemen bizimkilerin yanından uzaklaştım.
''Alo'' Sesim titreyerek çıkmaması için içimden bildiğim duaları etmeye başladım.
''Kızım'' Kızım mı? Annem bana kızım diyor. Başımıza taş yağacak.
''E-fendim'' Bravo Azra sana
''Nasılsın yavrum neden hiç aramıyorsun beni, çok özledim seni.'' Sesinde anlam veremediğim hüzün özlem vardı.
''İyim anne sen nasılsın?'' Diğer sorduğu sorulara cevap veremezdim.
O kendi seçtiği hayatın da yavaş yavaş ilerliyordu. Bana ihtiyacı olmadığı bir hayatın da fazlalıktım. Keyfine düşkün sadece kendi bildiğini yapan evladını hiç düşünmeyen sadece maddi yönden yardım eden bir anne benim gözümde nasıl anne sıfatına sahip olabilirdi ki.
''Ben de iyiyim kuzum.'' Annemde büyük gelişme vardı anlaşılan.
O kadar dalmışım ki arkamdan birinin elini omzumda hissedince küçük çaplı bir çığlık attım.
Arkamı döndüğüm de Miran'ı görmemle rahatladım.
''Korkuttum kusura bakma.'' Mahcup olmuş bir şekilde bana bakmaya başlayınca;
''Yok dalmışım gitmişim birden arkamdan elini omzumda korktum.'' Zoraki gülümseyerek karşılık verdim.
''Azraaa noluyo orada bir şey mi? Oldu cevap versene'' Annemin telefondan bağrışlarını duyunca hemen telefonumu kulağıma götürdüm.
''Yo-k anne bir şey ben seni sonra ararım görüşürüz öptüm.'' Anneme şimdi 2 saat açıklama yapacak halim yoktu.
Tekrar Miran'a baktığım da bakışları ciddileşmiş kaşlarını çatmış ve bana sanki düşmanıymışım gibi bakıyordu.
''Bir şey mi oldu Miran?'' Buz gibi sesiyle.
''Hayır yok hadi masaya geçelim.'' Kafamı olumlu anlam da sallayarak masaya doğru ilerledik.
MİRAN'IN AĞZINDAN
Azra'nın eline alırken o telefonu endişeli bir şekilde bir bana bir sultanına bakması gözümden kaçmadı. Sonra bir hışımla masadan kaltığı gibi hiç bir şey demeden uzaklaştı. Kim aramıştı da bu kadar endişelendi?
Kafam da ki soruları en iyisi yanına giderek öğrenirim diyerekten Zeynep sultana;
''Müsadenizle efendim ben bir Azra'ya bakıyım'' Kadın hemen cevap verdi.
''Tabi evladım'' Yazık kadın da Azra'nın o haline benim kadar çok endişelenmişti.
Masadan kalkıp hemen Azra'yı aramayı başladım. Neredeydi bu kız hah tuvaletin önünde adımlarımı hızlandırıp yanına gittim. O kadar dalmıştı ki telefonuna benim geldiğimi bile farketmedi. Azra'nın omzuna elimi koyduğum gibi bağırması bir oldu. Anlaşılan baya baya dalmış bizim kız.
Mahcup bir ifadeyle karşılık verdim.
''Korkuttum kusura bakma.'' dedim.
''Yok dalmışım gitmişim birden arkamdan elini omzumda hissedince korktum.'' Gülümseyerek karşılık veren Azra'ya tam bir şey diyecektim ki Azra hemen telefonu eline aldığı gibi konuşmaya başladı.
''Yo-k anne bir şey ben seni sonra ararım görüşürüz öptüm.'' Bu o kadındı. Neden Azra'nın bu kadar endişelendiği şimdi anlaşılıyordu. Kaşlarım ben den bağımsız bir şekilde çatıldı. Resmen sinirlerim tavan yapmıştı. Yıllarca bu kadını aramıştım. Şimdi bir telefon kadar uzağımdaydı. Azran'ın sesiyle kendimi toparlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Numaralı Masa !
RomanceGenç bir adamın gözünü intikam hırsı ile yanıp tutuşması ve Masum bir genç kızın hayatını intikam yüzünden alt üstü olması.