2.veda

73 12 0
                                    

                                 Efsun

Her zamanki gibi okuldan çıkmış ve eve dönüyordum bu sene sınav senemdi her ne kadar en başından beri okulda yapilan denemelerde birinciliği korusamda geçen sefer biraz bocalamıştım ve açıkçası biraz endişeliydim ama sınıf hocamızın birincinin yine aynı demesi ile bu endişemin yersiz olduğunu anlamıştım.
Liseye başladığım ilk andan beri düzenli ders çalışıyordum artık soruları ezberlemiştim eve gidip anneme deneme sonucumu haber vermek için çok heyecanlıydım. Neredeyse koşar adımlarla gidiyordum her gün eve üvey babam olucak o adam evde yokkan annem ile mutlu oluyordum ama bu gün biraz kavga etmiştik biraz kırgın olduğunu söylemişti bana bende eve gidip gönlünü alıcaktım onun o yüzden evimizin bir sokak üstündeki çicekçiye uğrayıp güzel güller almıştım güllere bayılırdım çok severdim gülleri sevdiğim bir sürü şey vardı cıvıl cıvıldım hayatın bütün kötülüklerine rağmen kendi mutluluğumu yaratıp eğleniyordum eve yaklaştığımda annemin bağırdığını duydum ama sesler tam net değildi bir süre öylece durdum belki Hakan evdeydi o yüzden bağırmıştır diyerek sesler kesilince eve girdim oturma odasına gidip ben geldim diyerek sevinçle konuşurken bir anda Hakan ile yanındaki adama takılı kaldı gözlerim sonra anneme baktım ve ardından o tanınadığım adam konuştu.Keşke konuşmasaydı.

"kızını ver o zaman"

Demesi ile  gözlerimin büyümesi ve şok içinde o adama bakakalmam bir oldu sonra anında anneme  bakmaya başladım yapmazdı yapamazdı kıyamazdı bana annem o çok merhametliydi yapmazdı bir kere

Madem öyle diyorsunuz Kayra Bey her ne kadar üvey kızımda olsa parayı onun borcu için almıştım kız sizindir.

Ne demek parayı Efsunun borcu için aldın Efsun biz daha sabah seninle kavga ettik ben sana harcamalarına dikkat et diye kızdım ne ara borç açtın sen başımıza

Anne ben-

Sus konuşma rezil ettin beni ben kocam borç almaz diye savunurken senin için aldığını öğreniyorum bu tarz olaylar geliyor hep başımıza ve hep altından sen çıkıyorsun sıkıldım artık bu durumdan

Anne ne olur beni gönderme anne lütfen gitmeme izin verme lütfen beni bir dinle anne.

Yalvarıyordum ağlıyordum cevap vermiyordu son çare olarak ayaklarının dibinden kafamı kaldırarak ona baktım kafasını çevirdi bakmadı bana
Küs olduğu için mi yapıyordu gitsem bile geri alırdı beni biliyorum annem beni bırakmaz

Bir süre sonra bir el hissettim omzumda
O adamdı konuşmaya başladı

Hadi kalk gidelim belliki annen çok sinirli dinlemiycek seni

Ben seninle gelmek istemiyorum git başımdan

Ama gelmek zorundasın

Demesi onu itip ile ayağa kalkmam bir olnuştu ben kalkınca oda kalktı tam karşısında dikildim sesimi nefretle doldurmuştum  yüzüne tükürürcesine konuşmaya başladım

Sen ne zorunluluğundan bahsediyorsun üç kuruş para yüzünden beni elimdeki tek değerli varlığımdan annemden ayırıyorsun kendine gel ne dediğinin farkında mısın sen

Asıl sen kendine gel madem değerlisin neden sesini cıkarmıyor gitmeni istemese bana yalvarır borcu ödeyeceğini söyler böyle bir anda hiç bir anne evladına küs kalmaz.

Haklıydı anneme baktım yüzünde hiç bir ifade yoktu kocasını seçmişti beni hiçe saymıstı göz yaşlarımı sildim ve nefesimi düzene soktuktan sonra konuştum

Tamam geliyorum sizinle ama odamdan bir kaç eşya almama izin verir o halde

Tabi gidip istediğini alabilirsin getirmediklerin olursa sonra aldırırım ben

Dediği şeyle kafamı sallayarak odama yöneldim iki bavul çıkardım birinde rahat olan kıyafetlerim diğerinde spor ayakkabılarım ve botlarım vardı son olarak odamdan orta boyutlu ayıcığımı alarak odadan çıktım aşyağıya indiğimde arabanın kaputuna yaslanmış bir şekilde beni bekleyen o adamı gördüm bavulların sesiyle bana doğru döndü ve yürümeye başladı bavullardan birini alarak ilerledi ve arabanın bagajını açarak koydu sonra benim bavulumu aldı bavulun üstündeki ayıcığı görünce bana baktı

Ayıcığı al istersen yolumuz uzun sarılırsın belki

Elinden ayıcığı almış ve bavulu bagaja koymasını beklemiştim ardından geldi kapımı açtı arabaya bindikten sonra benimle beraber arka koltuğa oturunca anladım ki arabada iki adam daha vardı. Biraz korksam da sesimi çıkarmadım. Arabanın sağ köşesine sinmiş, ayaklarımı kendime doğru çekmiş, ayıcığıma sarılı bir şekilde kafamı sola uzatmıştım. Bir süre sonra konuşmak üzere ağzımı açtığım anda, yanımdaki adam konuştu.

"Evet, seni dinliyorum. Ne düşünüyorsan söyleyebilirsin."

"Konuşacağımı da nereden çıkardın?" diye karşılık verdim.

"Bir saattir bana bakıp duruyorsun ve tamamen bana dönüksün."

"Neyse ne—"

"Haklıyım, kabul et."

"Tamam, haklısın," diyip susmuştum. Diyeceğim şeyden vazgeçmiştim. Yani, bana bir şey yapacaksa böyle konuşmazdı, ya da bavulunu toplatıp 'İstediğin eşyaları sonra alırız' demezdi. Ya da ben yanılıyordum ve bu adam çok iyi rol yapıyordu. Biraz sonra içimde tutamayarak sorumu yönelttim.

"Bana ne olacak?"

"Sana bir şey olmayacak, tabii sözümden çıkmadığın sürece."

"Sadece senin uygun gördüğün şeylerle yaşayacağım yani."

"Evet, ve çabuk öğreniyorsun, aferin."

"Peki nereye gidiyoruz?"

"İstanbul'a."

"Ne kadar sürüyor ki orası? Kaç kilometre? Sen ne kadar sürede geldin?"

"Öncelikle sakin ol. İstanbul-İzmir arası 103,8 kilometre, 1 saat 14 dakika sürüyor yolculuk."

"Anladım, tamam, teşekkürler."

Sonra tekrar sessizlik oldu. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissedince gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.

**Kayra'nın Perspektifi:**

Sessizliğin ardından, bacağıma değen bir şey ile irkildim ve sağıma döndüm. Yanımdaki kız çoktan uykuya dalmıştı; ayıcığına sıkıca sarılmış, masum ve saf bir ifadeyle uyuyordu. Varışımıza en az yirmi dakika kalmışken, saat neredeyse sekizi gösteriyordu. Derin düşüncelere dalmışken, telefonumun çalmasıyla irkilip kendime geldim. Arayan Koray'dı; onlara durumu haber vermek aklımdan çıkmıştı. Telefonu açar açmaz, Faysal'ın bağırması yüzümü ekşittim.

"Bağırmasana oğlum, Koray'ın telefonu sende ne arıyor?" diye sordum.

"Koray şu an bir şeyler tıkınmakla, 'ne oldu?' diye aramamı söyledi," dedi Faysal.

Adam borcu ödeyemeyeceğini söylediğinde, içimden bir ses 'kızını ver o zaman' dememi sağladı. Koray'ın şaşkınlıkla "Ne!?" diye bağırması üzerine, yerimde sıçradım. Sinirle telefonu kapattım; aksi takdirde arabada bağırıp çağıracaktım.

Telefonuma gelen mesajla ekrana bakakaldım. Ceylan yazmıştı: "Abi, biz size gelmiştik. Annem şu an çocuklara hesap soruyor ve sanırım seninkiler de ona göre hareket edecekler."

İşte o an fark ettim, büyük bir hata yapmıştım. Eğer durum anneme kadar gitmişse, bu kızı korumam gerekiyordu."

Beyaz MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin