**Koray'ın Perspektifi:**
Kayra aniden telefonu kapattı ve şimdi başımızda daha büyük bir bela vardı. Olanları Semra Teyze de duymuştu ve bir hışımla yanımıza gelerek konuşmaya başladı.
"Ben az önce neler duydum? Ne demek benim oğlum elin kızını istemiş? Olur mu öyle şey, saçmalık bu! Gizli saklı ilişki mi yaşanır? Ben sanki sevenleri ayıracağım..."
"Öyle değil, Semra Teyzeciğim. Oğlun borcunu vermeyen birini ziyarete gitti. Adam 'veremem' demiş, o da 'kızını ver o zaman' demiş."
"Babasının toprağını sikim! Ulan, her yerde engel olmazsın be, adam öldün kurtuldum diyordum."
"Ee, Semra Teyzeciğim, miras kaldı bize, miras."
"Böyle mirasa sokayım, Koray!"
"Evlenmeseydin o zaman, Semra Teyze."
"Ben Ceylana süt annelik yapıyordum, Kayra'ya da anneydim. Ben bu eve hizmetçi olarak geldim, çocukların anası oldum. Keyfiye evlenmedim, yani çocuklar öksüz kalmasın diye evlendim. Yoksa bu adam hizmetçi olarak beni rahat öldürürdü. Çocuklar anne saydı beni. Zaten Kayra'ya derdi rahmetli, 'bana bir şey olursa sizin ikinci anneniz o' diye. Beni bilirlerdi onlar, kendi çocuğumdan ayırmadım ben onları. Kocam beni bırakıp gittiğinde, benim meleğim buldu beni bembeyaz elbisesiyle. Zorla evlenmişti belli, nasıl sokuldu anne gibi bana. O gün birbirimize dost olduk biz. İşte sonra ben onun görevini üstlendim. O şerefsiz babaları yüzünden Kazım'ın yatacak yeri yok. Olan benim Ceren'ime oldu, şu gibi de kadındı. Neyse, artık bir evladım daha oldu sanırım. Ben hepinize annelik ederim nasıl olsa, alışkınız."
Faysal, Semra Teyzeden özür dileyip ona yanaşmaya başlamıştı. Semra Teyze de ona, "Bıraksan oğlum, yanaklarımı," diyordu.
O esnada bahçeye Kayra'nın arabasının girmesi ile hepimiz durmuştuk. Görecektik şu kızı.
---
**Kayra'nın Perspektifi:**
Arabanın durması ile hemen inip arabanın sağ tarafına gittim. Üzerimde olan bakışlar ile gülümseyip sağ kapıyı açtım, merak ediyorlardı.
Faysal, "Vay, prensesin kapısını da açtı. Kim acaba şu kız?" dedi.
Efsun'u kucağıma alıp, adamlardan birinden ayakkabılarını da alarak onu taşımaya başladım. Ayıcığı hala bırakmamıştı bile. Gülümseyerek bizimkilerin yanından geçip içeriye doğru adımlamaya başladım. Şu anlık onu misafir odasına götürecektim, sonra ona yeni bir oda yapardık. Onu güzelce yatağa yatırıp üstünü örttüm. Siyah saçları, beyaz teni çok güzeldi, melek gibiydi. Üzerinde gri bir sweatshirt, altında siyah dar bir kot pantolon vardı. Birden ayıcığı yere düştü, bende alıp geri kucağına koydum.
Ah, Efsun, bu kadar saf olup nasıl canı yanan biri olabiliyorsun? Sen bir peri kızı gibisin. Saçlarıyla oynarken, kapıya yaslanmış bilmiş kardeşim konuşmaya başladı.
"Abi, içine düşeceksin kızın, maşallah."
"Sen sus, bücür."
Efsun'un homurdanmasıyla, "Hadi Ceylan, çıkalım, uyusun kız," dedim.
"Tamam abi, olur, kızma," dedi Ceylan.
"Ceylan, kaşınma istersen."
"Tamam abi, sustum. Ama peri kızı detayına ben de düştüm, sevdim bu fikri."
Aşağıya inmemle üç çift göz bana döndü. Ardından Semra annem, "Çok güzel kız, maşallah, su gibi," dedi.
"Kızmadın mı?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Melek
ActionHayat biz bazı şeyleri kabul edene kadar çok çabuk geçiyordu ve biz hissettiğimiz gibi yaşamamız gerektiğini kavrayana kadar bir şeyleri kaybediyorduk ve bu bazen hiç gitmesini istemediğimiz insalar olabiliyordu. Hislerimi kabul ettiğim anda oldu he...