GİRİŞ

6.8K 374 217
                                    

Selamlar... Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz! Şimdiden iyi okumalar.♡︎

...

Avını gözüne kestiren Zayn intikam ateşiyle yanıp tutuşuyordu.

Kumral ise her şeyden habersiz Amerika'da Teksas eyaletinde arkadaşlarıyla yazın keyfini deli gibi içip sarhoş olarak çıkarıyordu.

Nereden bilebilirdi şu anda onu azılı bir katilin izlediğini? Onun hayatına girip hayatını alt üst edeceğini nereden bilebilirdi ki?

Zayn bu yaşına kadar birçok kan dökmüştü. Birçok insanın nefesini kesmiş, birçok insanın azraili olmuştu. Tek bir sebep için. Yalnızca bir sebep onu bu hayata sürüklemişti.

O sebebin katili tam karşısında duruyordu. Arkadaşlarıyla delicesine sarhoş olup dans eden kızın sanki hayat umrunda değildi. Zayn en çok buna sinirleniyordu.

Zayn'in hayatının katili olan bu kız günlerini sadece "Şu pembe elbisemi mi giysem yoksa beyaz göğüs dekolteli olanı mı? Tırnağım kırıldı acil tırnak randevusu almam lazım. Bu gece neredeyiz kızlar? Şu çocuk beni bir iki gün idare eder." tarzı cümlelerle harcıyordu.

Zayn, saçlarıyla isminin hakkını veren lanet kıza baktı.

Annesinin katili dans etmekten yorulmuş gibi arkadaşlarına bir şeyler dedi ve soluklanmak için localarına gitti. Onların iki yanındaki locada oturan Zayn gözünü kırpmadan kızı izliyordu.

Kız masadaki su şişesini aldı ve nefesini düzene sokmaya çalışarak içti. Bir süre sonra içini bir korku kaplamıştı.

İzleniyor olma korkusu.

Bu hissi hayatı yüzünden zaten hep yaşıyordu ama bu sefer durum farklıydı. Amerika'da Türkiye'de oldukları gibi tanınmıyorlardı, bu yüzden burada daha normal biri gibi yaşıyordu Kumral.

Dışarıdaki hayran bakışlara alışmıştı lakin burada hissettiği bakışlar kesinlikle hayranlıktan çok uzaktı.

Ürperdiğini hissetti. Nefes alışverişleri hızlandı. Gözlerini yavaşça etrafında dolandırdı. Dolandırdı, dolandırdı ve sonunda yoğun bakışların sahibini buldu. Avını izleyen bir avcı gibi bakan bu gözler hissettiği gibi hayranlıktan çok uzaktı.

Bu adam fazla ürkütücü diye düşündü Kumral. Gizemli ve korkutucu bir havası vardı. Fiziğini öne çıkaran siyah gömleğinin kollarını dirseğine kadar kıvırmıştı. Buradan bile kol kasları belli oluyordu. Tanrım!

Adamında saçları kumraldı lakin kıza göre daha koyu tonlardaydı.

Kumral, adamın gözlerinin rengini buradan seçemişti ama gözlerinin koyu bir ton olduğunu düşünüyordu. Kemikli yüz hatları ve hokka gibi burnuyla nefes kesici diye içinden geçirdi kız.

Onu süzdüğünü gören adamın dudağının kenarı yavaşça kıvrıldı. Buna alışkın gibi duruyordu.

Çok yoğun bakıyordu. Sanki tanıyormuş gibi bakan yoğun bakışları altında ezildiğini hissetti kız. Daha fazla dayanamayacaktı.

Çantasını aldığı gibi dans eden arkadaşlarına doğru ilerledi kız. Bella yine birkaç gününü geçireceği birini bulmuş onunla dans ederken Olivia tek takılıyordu.

Kafası bir hayli güzel olan kız topuklu ayakkabılarıyla yürürken düşmemek için iyice bir özen gösteriyordu. Olivia'ya yorgun hissettiğini gideceğini söyleyip mekandan çıktı. Halbuki yorgun hissetmiyordu. O adamın ona olan bakışları fazla öfkeliydi, korkmuştu.

Dışarı çıktığında esen havayla tüyleri kabardı kızın. Hızlıca uber çağırıp beklemeye başladı. Kollarını bedenine sardı, üstüne giydiği kırmızı diz üstü elbise onu esen havadan korumuyordu.

Sırtını duvara yaslayıp gözlerini kapadı. Bir süre sonra yanına birinin yaklaştığını farketti.

Kumral, burnuna gelen sigaranın zehir gibi kokusuyla gözlerini açtı. Bu o adam diye geçirdi içinden.

Adam sigarasını dudaklarına yerleştirirken Kumral'a bakmıyordu lakin varlığıyla ilgileniyormuş gibi duruyordu.

Yerinde kas katı kesilen kız adamın yanından uzaklaşmaya karar verdi. Tam yürüyecekken adamın buz gibi sesi duyuldu.

"Seni korkuttum mu," dediğinde kız yüzünü buruşturdu. Hadi ama! O bakışlarla kızı tabii ki de korkutmuştu.

Çok güzel bir aksanla konuştu diye içinden geçirdi kız. Ona ingilizce cevap vermeden önce türkçe bir şeyler homurdandı Kumral.

"Avını görmüş avcı gibi bakarsan tabii korkarım lanet herif!"

Bunları türkçe söylediği için anlamadı diye düşündü kız. Ama kafasını hafifçe kıza doğru çeviren adamın kaşlarını çatmasıyla anlamış olabilir mi diye korktu kız. Türkçe söylediği şeyleri anlamış olabilir miydi?

Adam hızlıca eski haline bürününce kız biraz daha rahatladı. Adam anlamamıştı, yani öyle umuyordu Kumral.

Olayı toparlamak için bu sefer ingilizce konuştu kız.

"Hayır, korkmam mı gerekiyordu," dediğinde kızın bu cevabı koskocaman bir yalandı. Adamdan tırsmıştı.

"Oysaki bakışların bana korkak bir kedi yavrusunu hatırlatmıştı," dediğinde Zayn, kız adamın onu küçümsediğini farketti.

Kumral, adamdan bakışlarını çekemiyordu fakat adam kıza bakışlarını değdirmiyordu.

Çağırdığı uberin geldiğini gören Kumral derin bir nefes aldı ve bakışlarını tekrar adama çevirdi.

Adam Kumral'dan bir hayli uzundu. Kumral kısa bir kız değildi ama ona rağmen bu adama kafasını kaldırarak bakıyordu. Tahminen 1.93 boylarındaydı diye düşündü Kumral. Yüzünü görmek için kafasını kaldırmak zorunda olması sinirini bozmuştu.

İki adım solunda sigarasını içen adamın bakışları sonunda kıza doğru döndü. Kız zaten onu izliyordu. Göz göze geldiklerinde adam kızın kendisinden korktuğunu anlamıştı.

Kız ise adamın gözlerinin rengini görünce kaşları çatılmıştı.

Adamın griye kaçan göz rengi oldukça koyuydu. Gözlerinin grisi Kumral'a sisli ürkütücü bir havayı anımsattı. Adamın düşüncelerini okuyamıyordu kız. Sis sanki etrafını sarmıştı ve kendisiyle bu adamı bir başına bırakmıştı. Sisin içinde kaybolmuştu kız. Sisin kendisini boğduğunu ve nefesinin kesildiğini hisseden kız sonunda kendini toparladı ve boğazını temizleyip konuştu.

"Dikkat edin o kedi bir kaplan çıkmasın bayım."

Tamam kabul ediyordu kız: Karşısına ilk kez böyle biri çıkıyordu. Ondan korkmuştu ama bunu kendine saklayacaktı.

Dışarıya güçsüz bir kız gibi görünmemeyi ilk kez 8 yaşında o gece öğrenmişti kız.



Girişi nasıl buldunuz aşklarıımm? Eğer beğenirseniz bu kurguya devam edeceğim, yorumlarınızı bekliyorum. Puanlamayı unutmayııın.🫶🏼

KUMRALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin