Bana göre ben bir oyuncuydum. Hemde bir düzine dolusu ödüllü bir oyuncu.
Rolümü öyle güzel oynardım ki kimse benim gerçekliğimi sorgulamazdı. Maskemi görmezler, yüzümü takındığım maske sanarlardı.
Güzelliğimi överlerdi. Başarımı tebrik eder, ailem hakkında ne kadar şanslı olduğumu söylerlerdi. Mutluluğuma özenirlerdi. Maskeme çizili mutluluğuma özeniyorlardı ama kimse bilmiyordu gerçeği. Kimse bilmiyordu maskenin ardındakini. Kimse bilmiyordu savaşamadığı için kendine zarar veren o güçsüz kızı.
Herkes nasıl olduğuma bakıyor ve güldüğümü görüp tekrar dönüyordu ardına. Kimse göremiyordu.
Herkes sahteydi. Ama en çokta ben sahteydim. Sahteydim. Kendime karşı bile gerçek olamazken dışarıya nasıl gerçek olabilirdim?
Bütün hayatım palavraydı. Yüzümde hayali maskem, dudağımda sahte gülüşüm, yaralarımı kapatan kurdeleler. İşte bunlar benim hayatımı ayakta tutan şeylerdi.
Maskem düşerse, bir saniye olsun gülüşüm bozulursa ve bileğimi saran kurdelem kesilirse işte ben o zaman düşerdim. Gerçek ben olduğumda düşerdim. Düşerdim ve belki de geri asla kalkamazdım.
Gerçek olduğumuzda düşüyor muyduk? Gerçeklik böyle bir şey miydi? Veya gerçek dediğimiz şey neydi?
Üzüldüğümüzde ağlamak gerçeklik miydi? Ağlarsak güçsüz ağlamazsak sahte oluyorduk.
Ben ise gücü seçmiştim. Ne kadar güçlüysem o kadar da sahteydim. Dışarıdan ne kadar güçlü duruyorsam o kadar da sahteydim.
Bakıldığında güçlü birini gördüklerini biliyordum. Sahteliğimi ise bilen sadece bendim.
Bir başkası değil. Sadece ben.
Kimse yaralarımı bilmezdi. Sadece ben bilirdim.
Bir başkası değil. Sadece ben.
Boğazımı temizledim ve üzerimdeki gerginliği dışarıya yansıtmayarak konuştum. "Benim imzam değil o."
"Nasıl değil Kumral? Bak aynısı işte!" Eliyle imzamı attığım kağıdı gösterdikten sonra tekrar bana döndü.
Cesedin eline atılan imza oldukça yamuk olsa da dikkatli baktığınızda benim imzam ile aynı olduğu belli oluyordu. Ama bunu sadece ben bilmeliydim.
"Değil Bella. Sadece ufak bir benzerlik var. Hem imzamın cesedin üstünde olması çok saçma."
Boğazımda oluşan yumruyu yutkunarak geri attıktan sonra gözüm istemsizce Zayn'e kaydı. Gözlerini kısmış dikkatlice beni izliyordu.
Onun bakışlarıyla kendime gelerek kambur olan sırtımı dikleştirdim. Tamam Kumral maskeni kıpırdatma ve oynamaya devam et.
Geri kalan zamanda herkes eski haline dönmüştü. Kimse bu olayı daha fazla kurcalamamıştı. Orada benim imzamın olması kimsenin umrunda değildi.
Bak Kumral. Etrafına bak. Bolca insan, hepsi arkadaşın. Bu zamana kadar birçok arkadaş biriktirmiştim. Ama yalnızdım.
Beyaz süslü anahtarımla kapıyı açtım. Evimdeyim. Yemekten sonra Bella evine davet etmiş ve partilemek istemişti. Benim dışımda herkes kabul etti.
Şimdi hem bedenen hem de ruhen yalnız kalmıştım. Yalnızdım ve yalnız hissediyordum.
Yalnız olmak ve yalnız hissetmek farklı şeylerdi. O yemek masasında yalnız değildim ama hayatımdaki en yalnız hissettiğim anlardandı. Şimdi ise görünen ve hissedilen eşitlenmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/349995872-288-k603894.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMRAL
Romance"Haklısın, ölüm senin için kurtuluş olur. Senin ve benim sonumuz bu filmler gibi olmayacak Kumral. Kadın acı çekerek ölecek ve adam sadece izleyecek. Adam kadının acısını izleyecek ve o her acı çektiğinde her içinden bir parça koptuğunda, o parçalar...