Çağatay işe gitmek için evden çıkmıştı karşıdan gelen Cansu'yu fark etmesiyle adımları yavaşladı genç kız ağlaya ağlaya geliyordu karşıdan 'Cansu bir sorun mu var' diye sordu genç adam. Cansu birden irkildi onu fark etmemişti 'Çağatay abi bu gün üniversite harçlarının son günü ama annem sınava girmeme izin vermedi' dedi iç çekerek Çağatay'ın içinde fırtınalar kopuyordu 'hadi gel beraber yatıralım harcı' dedi Cansu anında 'param yok' diye cevapladı onu. Çağatay 'bende var' dedi ama Cansu kabul etmedi beraber yürümeye başlayan çift yolda konuşarak gidiyordu bugün Çağatay abi bana karşı ne kadar iyi diye düşünmeden edemiyordu genç kız Çağatay harcı ben yatırıcam sende sonra bana ödersin diyerek ikna etti kızı harcı yatırıp konuşa konuşa okula kadar geldiler. Cansu içeriye girerken Çağatay askeriyeye doğru yürümeye başladı 3 gün sonra göreve gidecekti. Çağatay Cansu'yu göremeyeceği için kalbi sıkışıyordu.
5 ay geçmişti okullar kapanmış üniversite sınavı bitmiş Çağatay için dönüş vaktiydi. Cansu abisinin düğünü için evde oluşan kargaşaya bakıp iç çekti. Çok kalabalıktı babasının akrabaları rahmetli anneciğinin akrabaları herkes vardı. Bu durumdan memnun olmayan tek kişi üvey annesiydi. Abisi evden gidince neler olacak kaygısı sarmıştı Cansu'yu onu abisi koruyup kolluyordu babası saf kalpliydi gözünün önünde olup biteni görmüyor duymuyordu.
Mahalle meydanında düğün kuruldu gelin damat ortada oynarken Çağatay mahallesine giriş yapmıştı. Çağatay'ın küçük kardeşi 'abim geldi baba' diye bağırınca herkes o tarafa döndü. Ortalık dahada şenlendi.
Düğünün üzerinden 1 hafta geçti Çağatay'ın babası oğlunun haline üzülüyordu oğlu günden güne eriyordu sanki. Oğlu kara sevdaya tutulmuştu.
Üniversite sınavı açıklandı ama Cansu sevincini yaşayamıyordu annesi ondan habersiz sınava girdiği için sinirliydi tabi bi de harç parasını nerden bulduğunu soruyordu. Annesinden dayak yiyen Cansu'nun yardımına yine abisi koştu. Yengesi yakın arkadaşı idi dertleşiyorlardı. Buralardan gitmek istiyorum dedi kurtulmak istiyorum.
Nevzat bey oğlu için çözüm yolu arıyordu evladı eriyip gidecekti. Cansu'nun abisi Ertuğrul cuma namazına gelmişti son çare Ertuğrul'la konuşup oğlunun durumunu anlatacaktı.
Genç adam ceketini çıkarıp askıya astı göreve gitmediği zamanlar çoğunlukla eve geliyordu babasında yalnızdı sonuçta. Annesi vefat ettikten sonra babası her şeyden elini çekmişti 15 yaşındaki kardeşi Tuğrul ile beraber yaşıyorlardı. Masa çoktan hazırdı ellerini yıkayıp gelen genç adam sofraya oturunca babası yemekleri koydu. Sessizce yemeklerini yiyorlardı. Babası 'bugün Ertuğrul ile konuştuk' dedi.
Çağatay anlamadım dedi. Babası 'Cansu üniversite sınavında güzel bir derece almış. Ama sınava girdiğinden ailesinin haberi yokmuş' dedi oğlunun tepkisini ölçüyordu. 'Annesi gizli sınava girdiği için dövmüş bugün' deyince Çağatay elindeki kaşığı düşürdü 'ne demek dövmüş hangi devirde yaşıyoruz' diyerek adeta tısladı. Kalbi sıkışıyordu canı çok acıdı mı diye düşünmeden edemedi. Babası sözüne devam etti 'Ertuğrul'a Cansu'yu sana istediğimi söyledim' dedi Çağatay asıl şimdi şok olmuştu.
'Baba ne yaptın sen' diye kükredi. Yaşlı adam 'ne yaptıysam senin için yaptım her gece odanda sessiz sessiz ağladığını bilmiyor muyum ben gözümün önünde eriyip gidiyorsun' dedi 'baba Cansu beni abisi olarak görüyor kızı zorlayacaklar ben zorla bir şeyler olsun istemiyorum' dedi. 'Merak etme abisi kimseye söylemeden fikrini alacak sakın zorlama kızı dedim söz verdi dedi. Yinede içi rahat değildi sanki.
Ertuğrul karısıyla konuştu Cansu'yu akşama yemeğe davet ettiler nasıl söyleyeceklerini bilmiyordu ikisi de laf lafı açtı konu konuyu getirdi abisi harç parasını nerden bulduğunu sordu genç kız çekinerek 'Çağatay abi verdi' dedi hemen ardından 'abi valla işe başlayınca ödemek şartıyla kabul ettim' diye ekledi.
Ertuğrul tam zamanının olduğunu düşünerek 'Çağatay'ın sana aşık olduğunu biliyor muydun' diye sordu. Genç kızın kulakları çınlıyordu yanlış duymuş olmalıydı. O sadece 1 kez konuştuğu soğuk nevale Çağatay abiydi.
