Dolabın kapağını kapatıp salata malzemelerini yıkamaya başladım. Kapıya sağ omuzunu yaslanmış gülümseyerek bana bakan Çağatay'ın ' Mis gibi kokmuş yemin ederim.' diyen sesiyle gülümsedim.
'Sofra hazır babamlar ne zaman gelir.'
'Babam bugün bi arkadaşına gidecekmiş az önce aradı. Küçük beyde arkadaşına ders çalışmaya gitmiş. Yemeği beraber yiyelim mi.?'
'Yanlış anlaşılmasın.?' dedim tereddüt ederek.
'Kime göre neye göre. Sen benim karımsın.'
'Evet ama düğünümüz olmadı ya daha.'
'Tek sorunumuz buysa hemen yarın yaparız düğünümüzü güzelim.'
'Çağatay.' diyerek sızladım. Gülümseyip 'otur güzelim hem seninle konuşmak istiyorum.' dedi.
Oturup yemeğimizi yedik bu sırada biraz konuştuk Çağatay'ın göreve gitmesi gerekiyordu hemde bu gece içime çöken hüzün bütün neşemi alıp götürdü. Beraber sofrayı topladık ben bulaşıkları halledince bizim eve geçtik.
'İyi akşamlar Salih baba.' diyerek babamın elini öpüp koltuğa oturan Çağatay'a 'kahve içer misin' diye sordum. Babama bakınca babam başını sallayıp 'Yap kızım karşılıklı içelim Çağatay oğlumla' dedi. Ben mutfaktayken okul konusu açılmış olmalı ki annemin kızgın sesi geliyordu. Aceleyle kahveleri alıp salona geçtim. Annem 'Senin ne dediğini kulağın duyuyor mu bizim onun sınava girdiğinden bile haberimiz yok ki olsada okutacak durumumuz yok.' dedi ve sözüne devam etti 'hem nişanlı ve evli bi kadının okulda ne işi varmış canım.' dedi. Çağatay 'Ben Cansu'nun okuması için sizden maddi manevi hiç birşey istemiyorum sadece izin verin okuluna ve kursuna gitsin ben karımın bütün masraflarını üstlenirim.' dedi gözlerim dolmuştu ağlamamak için kendimi zor tutuyorum artık. Annem 'öyle desene evladım' diyince artık kendimi tutamadım 'ANNE ' diye onu uyarmak istedim ama beni pek takmadı. Sözlerine devam etti ' sonradan vaz geçersen okulu unutur haberin olsun' dedi. Babamın hiç sesi çıkmıyordu Çağatay 'siz merak etmeyin bütün sorumluluk bende' dedi şuan da o kadar çok utanıyorum ki ondan yer yarılsa içine girsem bir daha çıkmasam denilen noktadayım. 'Şimdi izin verirseniz Cansu'yla bahçede biraz oturabilir miyiz bu gece göreve gitmem gerekiyor.' dedi. Ama annem 'sen görevdeyken bu kızın okul masrafları ne olacak' diye sordu.
'Merak etmeyin ben herseyi hallettim' diyen Çağatay beni kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkardı artık kendimi tutamıyordum hıçkırarak ağlarken bedenim sarsılıyordu. Belime doladığı kolları beni kendine çekerken kulağıma 'LÜTFEN ' diye fısıldadı. Bir süre öyle kaldık sonra yan yana oturduk kafamı omzuna yasladım 'özür dilerim' dedim. 'niçin' diye sordu aynı zaman da kaşları çatıldı. 'Sana yük olmak istemiyorum' dedim 'Sen bana yük olmazsın bir daha duymak istemiyorum böyle şeyler'
'Ben okula gitmekten vaz geçtim Çağatay. '
'Çağatay'ın canı güzel karım sen okuyup çok güzel bir eczacı olacaksın Şimdi düşünme bunları. Benim gitmem gerekiyor Cansu'm en az 2 hafta sürecek önceden giderken yine bir yanım burada kalıyordu ama şimdi senin beni bekliyor olduğunu bilmek beni bitiriyor.' biraz duraksamadan sonra 'Beni bekleyeceksin değil mi' diye sordu. Kollarımı boynuna dolayıp 'çabuk gel ve beni habersiz bırakma' dedim. Çağatay şakaklarıma bi öpücük bırakıp 'bırakmam' dedi sonra kalkıp gitti.Bütün gece uyumamış olanları düşünmüştüm aklım Çağatay'da ne yapacağımı bilemez bir şekilde sürekli dönüp durdum. Sabah erkenden kalkıp kursa gittim kafam biraz dağılırdı belki. Bir kaç saat kursta kaldıktan sonra Çağatay'ın evine gittim Nevzat babam biliyordu onlara yemek yapmaya gideceğimi kapıyı açıp 'Hoş geldin güzel gelinim' dedi elini öpüp 'Hoş buldum baba' dedim. Yemeği yaptıktan sonra hafif ortalığı topladım kapıdan çıkarken 'Seyy baba hiç Çağatay'la konuştun mu varmış mi iyi mi' diye sordum aldan mora dönerken gülümseyip 'konuştum kızım iyi' dedi sonrada aklına bisey gelmiş gibi 'Ahh dur bu senin' dedi vestiyerin çekmecesinden çıkardığı telefonu uzatırken.
'Baba buna gerek yok'
'Çağatay giderken bunu sana bıraktı kendisi vermeyi unutmuş müsait olunca seni arıcakmış yanından ayırma güzel kızım.'
'Tamam baba' dedim ve kendi evime geçtim.
Gece saat iki gibi bi telefon sesiyle uyandım önce anlayamadım ama Nevzat babamın verdiği telefon aklıma gelince hemen yerimde doğruldum yastığın altındaki telefonu elime alıp hemen açtım.
'Efendim.'
'Cansu.. Güzelim..'
'Çağatay. Nasılsın iyi misin.'
'İyiyim güzelim sen nasılsın bu saatte seni de uykundan ettim ama anca müsait olabildim açıkçası yarını da bekleyemedim.'
'Aslında uyumamıştım aramanı bekliyordum ama içim geçmiş.' dedim hafif utanarak.
'Daha iki gün oldu ama çok özledim seni önceleri nasıl dayanıyormuşum ben.'
'Kendine dikkat et Çağatay ben seni arayamam ama sen saat kaç olursa olsun aramak istediğin zaman ara.'
'İyi geceler güzelim hadi uyu daha fazla uykun açılmasın.' dedi telefonu kapattı. Yine düşüncelere dalmıştım galiba bende Çağatay'ı özlüyorum bu kadar kısa sürede nasıl da alışmıştım.