B Ö L Ü M A L T I

3.1K 85 42
                                    

"TUĞSE!" Kulağımın dibinde yükselen sesle birlikte uykum ani bir anda bölündü. Gözlerimi kırpıştırarak açtım ve karşımdaki adama baktım.

Karşımda ki adam mı? Bir anda yattığı yerden kalktım ve bilincimin tamamen açılmasına sebep oldum.

"Kızım ne hopluyorsun aniden yataktan?" Tuğranın sesiyle elimi kalbime koydum ve derin nefesler aldım. Korkmuştum.

"Ay her sabah bir adamın yüzünü görerek uyanmaya alışık değilim, korkuttun." Tuğrada gülümsedi ve ,

"Ohooo, sözde kahvaltı hazırlıyordun saat öğlen 13.30." Gözlerim kocaman irileşti ve komidinin üzerindeki telefonuma dokunarak saate baktım. Gerçekten 13.30 olmuştu.

"Ayyy inannmıyorummm. Ben bu kadar uyumuş muyummm?" Normalde asla geç saate kadar uyuyamazdım. Sevmezdimde çok uyumayı. Gün boyu ağzım yüzün kayık, esneyerek geziyordum sonra.

"Uyumuşsun Tuğse. Kalk hadi kendine gel ,kahvaltı yapalım." Onu alık bir şekilde başımla onayladıktan sonra odamda bulunan banyoya ilerledim.

İhtiyaçlarımı giderdikten sonra aynaya bakmamla , tansiyonumun düşmesi bir oldu. Adam askeriyede sabahlamış ama afeti devran bir biçimde karşımda dikilmişti. Ben bütün gece uyumama rağmen tipim o kadar kayıktı ki, beni böyle gördüğü için yerim dibine girmeme az kalmıştı.

Sarışın olduğum için sabahları çok çiğ görünüyordum. Hele ki göz altlarım morsa!!!!!!!!!

Tek elimle yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım ve saçımı elimle tarayıp düzeldiğine emin olduktan sonra banyodan çıktım.

Merdivenlerden aşağı inip mutfağa gittiğimde gördüğüm görüntü bal dök yalaydı.

İyice azıttın sen...

Gerçekten azıtmıştım. Adama bakıp bakıp ne düşünüyordum öyle.

Tezgahın önünde durmuş, kesme tahtasının üstünde bir şeyler kesiyordu. Kısa kollu tişörtünden görünen kasları ve geniş omuzları yüzünden zihnimde , Tell me what can ı doooo ı just wanna taste offf youuuu you are minee bisscollaataaaaaa şarkısı tekrar ediyordu.

"Biskolata." Ney? Ney? Nnneeyyyy? Biskolatada kim? O ne demek.

Tuğra bakışlarını bana çevirdi ve , "Anlamadım?" Dedi. Ya beni şu an da biri gömebilir miydi???. Mezar kazmaya gerek yok şöyle bir ensemden kavrayıp şapadacak yere vurup kafamla sürte sürte en dibe sokulsam...

Günaydın diyecektim. günaydınnnnn. Biskolata ne demekti. Adama günaydın diye biskolata demiştim. Şaka gibi.

"Tuğse?" Tuğra tekrar bana seslenince irkildim ve aptal düşüncelerimden sıyrılarak utançla yüzüne baktım.

"Ay , biskolata varmı acaba canım çektide, ondan şey ettim ben." Çok zekisin kızım bravo!

Gözleri mutfakta dolandığında ,

"Uzun ve ince olan dolapta atıştırmalık dolu. Kahvaltı yapmadan da yemeni önermem." Dedi. Ohh, toparlamıştım. Şükür Allahım.

"Ne hazırlıyorsun?" Konuşarak yanına yaklaştığımda doğradığı şeyin marul olduğunu görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Sabah sabah marul ne alakaydı?  Tövbeler olsun.

"Ton balıklı ve yeşillikli salata yapıyorum. Öğlen olmuş saat. Sevmez misin?" Immmmmhhhh, bayılırımm. Omega 3 yeniiir.

Tabiki sevmezdim.

Tamam ton balığı severdim ama sabah kalkar kalkmaz gerek yoktu yani...

"Şey, açıkçası pek hoşlanmam. Ben kendime başka bir şeyler hazırlasam sorun olur mu?" Çekingen bir ses tonuyla konuşmuştum. Adamın evinden faydalanıyor gibi hissediyordum zaten.

KOMUTANIM {+18}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin