4

454 55 31
                                    

Burada durdukları sürece hasta olabilirlerdi ama Jake'in omzunda uyuyordu Sunghoon hala. Uyandırmaya da korkuyordu. Kendisinin hırkası vardı ama aynı şey Sunghoon için geçerli değildi. Kısa kollu şekilde rüzgarda oturuyordu ve bu hiç iyi değildi. Yarım saat kadar geçmişti Sunghoon'un uyumasından. Geceyi burada geçiremeyeceklerine göre uyandırması gerekiyordu artık. Beli ağrımaya başlamıştı ve duş almak istiyordu Jake. Terli oturmak en nefret ettiği şeylerden birisiydi. Şuan ki hali de o kadar kötü değildi ama biraz da Sunghoon için endişelenmişti. İç çekti. Çekeceği azarları ve Sunghoon'un her şeyden şikayet ettiği gibi bu konuda da dinleyeceği lafları düşünmüş, yine de kesinlikle burada oturmak istemediğine karar vermişti. İlk başta seslenerek uyandırmaya çalıştı.

"Sunghoon. Uyansana artık! 2 saattir uyuyorsun." Ses gelmemişti beklediği gibi. Nasıl şu durumda bu kadar derin bir uykuya dalabilmiş olabilirdi? Rüzgar deli gibi esiyordu, kendisinin üstünde hırka olmasına rağmen üşüyordu, Sunghoon ise tepkisiz şekilde uyuyordu. "Sunghoon benden günah gitti." İlk başta yapmasam mı diye düşündü, biraz daha bekledi. Fakat değişen bir şey yoktu. İç çekti, üst dudağını kemirmeye başladı.

Elini kaldırıp kolunu sarsmaya başladı Sunghoon'un. Sarstığı için kafası omzundan düşmeye de başlamıştı. Hala uyanmıyordu, kış uykusuna yatmıştı diye düşündü Jake. Her geçen saniye daha fazla üşürken bir de omzunda Sunghoon uyurken gerilmişti. Geçen yarım saat boyunca onu germemek için elinden geleni yapmıştı ancak bir yere kadardı. Uyanması gerekiyordu artık. Sesli bir şekilde bir of çekip elini kaldırdı. Sunghoon'un suratına vurmaya başladı yavaş yavaş. Bu da onu uyandırmazsa burada bırakır giderdi, şakası yoktu.

Sunghoon'u sarsmaya vurmaya devam ederken bir anda Sunghoon Jake'in bileğini yakalamış ve gözlerini açmıştı. Bir anda bileğinin tutulması ile birlikte yerinde sıçramıştı Jake istemsizce. "Sonunda!" diyerek sesini yükseltti. Uyanan Sunghoon Jake'in suratına bakıyordu dümdüz. Jake de bu sessizliği sürdürmeye devam etti. Mızmızlanacaksa diyecek sözleri hazırdı. "Beni uyandırma demiştim değil mi?" İç çekti Jake. Heyecanlanmıştı bileğinin tutulmasından dolayı ama buna aldırış etmeden dümdüz bir ifadeyle konuşmaya çalıştı. "Hava soğuk, benim üstümde hırka var ama soğuk hava da terli terli duran sensin. Seni burada bırakıp gidebilirdim de. Ne istiyorsun hala?" 

Sunghoon hınzır bir gülümseme ile Jake'in suratına biraz daha yaklaştı. Yaklaşınca Jake dudaklarını birbirine bastırdı, nefesi ufaktan yüzüne yaklaşan Sunghoon ile düzensizleşmişti. Kalbinin hızlandığını hissetmişti ufaktan. "Bilmem, sadece uykumdan uyandırılmanın intikamını istiyorum sanırım." Sunghoon yaklaştıkça Jake uzaklaşıyordu. Uzaklaşabileceği alan da kısıtlıydı. Sırtı yaslanınca uzaklaşacak bir yeri olmayana kadar gerilemişti. En sonunda kafası da demirliklere yaslanmıştı. Ama Sunghoon hala yaklaşıyordu ona. Konuşmuyordu bu yüzden Jake hazır cevap olduğu için az önce dediklerine cevap verdi. "Ne intikamı ya? Hasta olacaksın sonra evden hiç çıkamayacaksın daha mı iyi?" Sunghoon cevap vermemişti, oldukça yakın olan Jake'in suratına bakıyordu sadece. Gözlerine bakıyordu. Bakışlarını dudaklarına indirmemek için içinde büyük bir savaş veriyordu. Jake dudaklarıyla oynamayı alışkanlık haline getirmiş biriyken bu Sunghoon için çok zor oluyordu.

Bir süre daha o şekilde durduktan sonra bileğini bırakıp geri çekildi. Gülmeye başladı. Bu kadar yeterli olduğunu düşünmüştü. Korkup kaçmasından, onu sapık sanmasından korkmuştu birazda. Ortalığın bu yoğun havasını dağıtmak için dalga geçmeye başladı. "Jake! Korkunca köpek yavrusu gibi bakıyorsun. O kadar mı korkuncum gerçekten?" Gülmesini zorla kesip masum masum bakmaya çalıştı, dudaklarını büzdü Sunghoon. Sinirlenmişti Jake bu kez, Sunghoon'u anlayamıyordu bazen. "Senin gerçekten bir sapık olduğunu düşünüyordum nerdeyse! Aptal mısın? Neydi amacın?" 

Basketbol | JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin