Final

530 58 17
                                    

Final diye uzulmeyin, bolumun sonunda guzel haberlerim var💌

-

Jake'den

"Sunghoon beklesene!" Önümden hızlı hızlı basket sahasına doğru yürüyordu, hatta bu yürümek sayılmazdı. Resmen koşuyordu. Basket topunu parkın girişinde benden kapmıştı ve sektirip bana şov yapmaya çalışarak basket sahasına doğru koşmaya başlamıştı. Şuan da çocuğunun peşinden koşan anneler gibi peşinden gidiyordum. Hava soğuk olduğu için pek koşasım yoktu. Daha çok hızlı adımlarla takip etmeye çalışıyordum. "Sunghoon, hatırlatırım basket oynamayı seven benim sen değilsin. Beklesene ya!"

İlerlemeyi kesip topu önünde tuttu ve bana döndü. O durunca benim de adımlarım durmuştu. "Sevgilim sevdiği için bende çok seviyorum basketbolu artık, banane işte!" Sevgilim lafı yüzümde yarım bir gülümsemeye sebep olmuştu. Sevgili olmaya başlayalı ne kadar olmuştu bilmiyorum, tam saymamıştım ama iki haftayı geçmişti. Bu süre içinde birbirimizi daha çok tanımıştık, onun arkadaşlarıyla daha iyi bir tanışma buluşması gerçekleştirmiştik. Sunghoon yine beni kıskanmıştı fakat bu kez kırıcı olmamıştı. Bana verdiği ceza da onun evinde dudağımı kanatması olmuştu, onun dişleriyle. Ceza diyorduk ama sadece isim olarak cezaydı. Oldukça hoşuma gidiyordu. Beni her şeyden sakınmaya çalışıp kendine saklamaya çalışıyordu. Bu iki hafta içinde sarı saçlarıma hiç almadığım kadar iltifat almıştım, sevilmiştim. Saç diplerim geldiğinde hedefim geri siyah yapmaktı ama bu hedef Sunghoon yokken vardı. Şimdi bu siyah saç olayını Sunghoon'a söylesem dilinden düşmezdim ve bu kez üst dudağımı da yara yapardı. Sarı kullanmaya devam edip diplerimi de düzelttirecektim. Bazen bana mı yoksa sarı saçlarıma mı aşık diye kendimi sorguluyordum. Yaptığı iltifatların yüzde yetmişi saçlarımla ilgiliydi. Şuan da hava karanlıktı, yani beni izlemeyi en sevdiği vakitlerdi. Mola verdiğimizde saçlarımı boyatmam ile ilgili ona küçük bir şaka yapacaktım. Onunla uğraşırken üstüme daha çok titriyordu.

"Hadi Jake ya çok uyuşuksun. Durdukça üşüyorum, hareket etmeye ihtiyacım var." Sözleriyle geri gerçekliğe döndüm ve bana sahanın kapısından bakan sevgilime yürüdüm. "Bu kadar soğuktan itiraz edeceksen evde oturup sıcak sıcak filmde izleyebilirdik!" Gülüp yanağımı sıktı. Sobra eli saçlarımda gezdi. Bunu yaparken hayranlıkla bakıyordu bana. "Bu daha çok senin sitemin sanki seni zorla dışarı çıkarttığım için. Hm? Öyle mi gerçekten?"

"Zorla çıkmadım. Seninle nereye olsa gelirdim ama evde battaniyenin altında film izlemek, arada bir öpüşmek, böyle sıcak sıcak şeyler içmek sana da daha cazip gelmiyor mu ama?" Sahanın kapısını ardına kadar açıp kolumdan sürükledi içeriye. Kolumu bırakıp yanağımı okşarken gözlerime çok güzel bakıyordu. "Bu isteklerini hala gerçekleştirebiliriz. Basket oynadıkça hareket ettiğimiz için sıcaklarız. Battaniye konusunda, her battaniye altında ısınmak istediğinde sana sarılırım. Ve..." Yanağımda ki elini kaydırıp baş parmağıyla dudaklarımın üstünü okşadı bir süre. Bunu yaparken kıpırdamamak için zor duruyordum. Baş parmağı dudaklarımı aralayarak parmağının ucunu hafifçe aralan dudaklarımın arasına sokup parmağını biraz da oralarımda gezdirip geri çekildi. "Her basket attığımda seni öpeceğim. Nasıl fikir?"

Dediği şey ile yüzümde sinsi bir gülümseme oluşmuştu. "Senin hiç basket atmana izin vermeyeceğim ve seni süründüreceğim Sunghoon." Arkasını dönüp ellerini iki yana açtı. "Konu sen olunca her şeyin uzmanı olabilirim bir anda Jake." Basket topunu elime aldım. Bu yarış işi çok hoşuma gitmişti. Neler olacağını merak ediyordum. Topu sektirmeye başladım. "Tamam başlayalım mı o zaman? Neler olacağını merak ediyorum."

"Seni öpmem için bilerek sayı yapmamı sağlarsan hemen anlayabilirim bak. Haberin olsun."

"Merak etme. Seni süründürmek için elimden geleni yapacağım. O zaman başladık!" Bana döndü ve koşarak elimde ki sektirdiğim basket topuna geldi. Ben ise geriye dönüp topla birlikte potaya koştum. Gerimdeydi ve şu anda bana yetişemezdi. Bu yüzden bu fırsatı değerlendirmeliyim. Öyle de yaptım. O benim peşimden gelirken ben potanın yakınlarına ulaşmış çok basit bir şekilde topu potayla buluşturarak bir sayı almıştım. Top yere düştüğünde kendimi beğenmiş bakışlarımı Sunghoon'a döndürdüm. Benim aksime siniri bozulduğu için dümdüz bakıyordu. "Bugün öpüşmeyi unutsan iyi edersin~" dedim son kelimeyi uzatırken. O ise cevap vermeyi reddedip yere düşen topu eline almıştı hemen. Kendi tarafında ki potaya topu sektirerek koşuyordu. Elimde herhangi bir şey olmadığı için ondan daha hızlı koşarak yanına ulaştım. Basket konusunda ondan daha iyi olduğum için sektirerek götürdüğü topu elinden almak hiç zor olmamıştı. Gülerek topu yakaladım ve kendi potama koşmaya başladım. "Jake! Topumu geri ver!"

Basketbol | JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin