20082023
★
Korkuyla atmıştı bedenini sokağa. Beomgyu yoktu hiçbir yerde. Ne kadar seslenirse seslensin geri dönüş alamamıştı ondan.
Odasında yoktu. Eski kitaplığı dağılmıştı yalnızca.
Endişesi yüzünden sağlıklı düşünmek yeterince zorken bahçesini sulayan yaşlı kadına seslenmişti çaresizce."Bayan Lee! Beomgyu'yu gördünüz mü?"
"Sabah erkenden çıktı. Bir yere yetişmesi gerekiyormuş gibi koşuyordu. Seslendim ama duymadı. Bir şey mi oldu?"
Bilmiyordu. Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
"Yoksa bir şey mi hatırladı zavallım?"
"Ne tarafa gitti?"
Yaşlı kadın Yeonjun'un gözlerinde endişe ve korkunun en saf halini görmüştü. Gencin ruhundaki ağırlık düşürmüştü omuzlarını. İçinden gencin değerli Beomgyu'sunu bulması için dua etmişti tanrısına ve yolu tarif etmişti kırgın ruhuna.
"Sahil yoluna doğru koştu."
"Beom okuyanusun mavi derinliğinin düşüncelerini örttüğünü söyler küçüklüğünden beri."
Bay Choi yanında oturan Yeonjun'a çevirmişti kafasını. Gencin gözleri dalgınca bakıyordu oğluna. Beomgyu için hissettiği endişenin aynısını görmüştü gözlerinde.
"Ne zaman sahile gitmek istediğini söylese korkardım. İstemese bile peşinden gider eşlik ederdim ona."
"Sizinle sahilde vakit geçirmeyi sevdiğini söyler hep."
"Öyle. Ama bazen yalnız kalmak isterdi. Uyumamı bekler öyle çıkardı. Okyanus ona ne anlatıyor merak ediyorum."
"Endişe etmeyin. Düşüncelerinden daha derin bir şeyi somut olarak görmek iyi geliyordur belkide."
"Görkemli maviliklerine aşık olur ve kapılıp giderse o derinliğe? Böyle söylerdim eşime. Endişe etme, okyanus onun dostu derdi sadece."
Bay Choi oğlundan çekmişti gözlerini. Gülmüştü sonra.
"Tanrım... Yinede korkutuyor."
Korkuyordu. Öyle hızlı koşuyordu ki bacakları durması için yalvarsada onun gözleri yalnızca Beomgyu'yu arıyordu.
"Bazen kaybolup gider. Onu burada ara. Bulursun."
Bulmuştu.
Kalbi öyle hızlı atıyor, nefes alıp vermek öyle zorluyordu ki göğsünü yavaşlamak zorunda kalmıştı. Ağlıyordu deli gibi. Nefret etmitşi bu histen. Beomgyu'yu kaybetmeyi düşünmek istemiyordu artık."Choi Beomgyu!"
Ağlasa bile öfkeli çıkmıştı sesi. Elindeki fotoğrafla öylece okyanusu izleyen dalgın bedenin sesini duymasını istiyordu. Fakat öyle dalgındı ki güzelim saçları rüzgarda uçuşan beden, varlığını hissedememişti Yeonjun'un.
Babasıyla sahilde çekildikleri fotoğratı parmakları arasında olan. Arkasındaki nottu onu zaten uyuyamadığı gecenin sabahında evden uzaklaştıran, okyanusla buluşturan.
"Okyanus düşüncelerini kendi derinliğinde hapsetti, bize unutulmaması gereken bugünü hediye etti. İyi ki doğdun Beom, iyi ki doğdun oğlum."
Elindeki fotoğrafın sinirle çekilmesiyle irkilirken ağlayan Yeonjun'la karşılaşmak belkide beklediği en son şeydi.
"Beni duymuyor musun tanrı aşkına?"
"Neden ağlıyorsun?"
Cevap vermek yerine sıkıca sarılmıştı Yeonjun. Berbat haldeydi. Konuşmak istemiyordu. Kafasını sevdiği ruhun omzuna gömerken nefes alabilmişti yalnızca.
"Hatırlarım sanmıştım."
Zorlukla kurabilmişti cümelsini Beomgyu. Omzundaki ruhun korkusunu, endişesini ve acısını iliklerine kadar hissederken zordu konuşmak. Ne zaman uyanmıştı?
Yeonjun önce saç tutamlarında hissettiği parmaklarla, sonrada burnuna dolan huzurlu kokuyla kapamıştı gözlerini. Hissettiği özlemin haddi hesabı yoktu. Beomgyu'ya sıkıca sarılıyor olsa bile, çok uzaktı. Onu bulsa bile hala kayıptı.
"Korkma. Seni ve ailemi hatırlamadan hiçbir yere gitmeye niyetim yok."
★
20082023
Syglr
Svglr
![](https://img.wattpad.com/cover/350329437-288-k495556.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sıkıca sarılıyor olsa bile, çok uzaktı. onu bulsa bile hala kayıptı / beomjun
Fanfiction-