11. Bölüm: Ajan

123 12 181
                                    


S

igarasından bir nefes alıp gülümsedi. "Ajanın kim?"

"Abim," küçük çaplı kahkaha attım.

"İki gündür yazdığın randomların gerçeğini duymak.... Güzel bir duygu."

Pardon, biraz yavaş gider misiniz? Bizimde kalbimiz var da. Teşekkürler.

"Ben duyamadım hala Mirza." Kahkaha atsana diyemiyordum işte.

(Yazardan: hayır kızım platonik değilsin!!!!!!)

"Hmm, esprilerini duyamadım ki kahkaha atay-" elimle sus işareti yaparak lafını kestim. Kaşları çatıldı.

"Halay bu! Kalk halay çekeceğiz," dedim ama oturan ben olduğum için kalkıp serçe parmağımla serçe parmağını tuttum. Sigarasını diğer elinde olduğu için sıkıntı yoktu.

"Ciddi misin sen? Burada halay mı çekeceğiz?" Kahkaha attı. O an durdum ve yüzüne baktım. Gülümseyip kafamı salladım.

Topuklu ayakkabımı çıkarıp kaldırıma koydum. Çok az gelen halay müziğiyle halay çekmeye başladık. Biliyor muydu bilmiyorum ama çok güzel oynuyordu.

Demek ki biliyor. Aptal!

(Yazardan: Berraaaaağğğ bana halay çekmeyi öğretttttt ha bide berraaaaağğğ bana halay allll)

Müzik bitene kadar yırtmacımı önemseden halay çektik. Zaten o da sadece yüzüme bakmıştı. Bedenime değil.

Helal boy...

Kendimi kaldırıma bıraktım o da yanıma geldi oturdu. "Of çok yoruldum."

"Valla bende. Ama güzel oynadın sen. Karadenizli veya Doğu Anadolu musun?" Diye sordum. Su olmadığı için nefes nefese konuşuyorduk.

"Hayır değilim. Ama sen Ankaralısın değil mi, orada meşhurdur."

Meşhur diye de her gün çekmiyoruz tabi.

"Evet Ankaralıyım. Ay ölcem şimdi." Yatağımı özledim.

"Ölme ha," bana bakarak söylediğine gülüştük. "Bu arada," nefeslendi. "Adınız söylemedin hâlâ."

"Söyleyesim yok ya." Sırıttım.

"Haksızlık ama bu sen biliyorsun ben bilmiyorum." Çantamı alıp ayağa kalktım. "Gidiyor musun?"

"Evet gideyim gizli geldim buraya. Hem abinin düğünü azar işitme sonra konuşuruz yine boş ver beni."

Ayağa kalkıp yanıma geldi. "Eve bırakayım mı?"

"Ha yok sağ ol ben giderim." Telefonu çalınca eliyle bir dakika yapıp telefonu açtı.

"Efendim Arel. Kim söyledi? Ne anlamadım? Sesin gelmiyor." Durdu bana baktı. "Ciddisin değil mi?" Telefonu, her kimse onun yüzüne kapattı.

"Niye yüzüne kapattın, hoş mu?" Gözlerimi devirdim.

"Alya." İsmin dudaklarının arasından çıktığında şaşırdım. Çünkü öğreneceğini tahmin etmiyordum.

"Kimden?" Dedim şaşkınca. Gözlerimiz, gözlerimizdeydi.

Gözlerin, gözlerimin gözlediği yolları gözleseydi, gözlerinle gözlerim göz göze gelirdi güzel gözlüm.... (Gökhan Karademir - 4N1K)

"Ajanını söyle ajanımı öğren." Muzip bir tavırla söyledi.

"Yalancı."

"Yalancı gebersin."

Bir Soru Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin