10

3 1 0
                                    

Arbi düşünceli gözlerini, camdan ayın ve yıldızların ışığıyla iz bıraktığı tavandan çekti ve gözleriyle iki yanına da bir bakış attı. Herkes uyuyor gibi görünüyordu. Ayfez nene salonu ve kendi odası dışında içinde kalınabilir tek oda olan büyük odasına beş tane yer yatağını yan yana atmıştı. En sol köşede Aryemüs onun yanında Yula onun yanında Arbi vardı. Arbi'nin yanındaysa Ogeday, Eret ve Argun sırayla dizilmişlerdi.

Arbi önce sağına sonra soluna döndü sonra da sırt üstü yatarak ofladı. Ayfez nene annesini nereden tanıyordu ki? üstelik annesini daha kendi bile tanımıyorken... Hem kendisine kızına bakar gibi sevgiyle bakmıştı. Sonra da hiç umulmadık bir şekilde, annesine benzediği için başından öpmüştü, tabii bunu yaptıktan sonra kafasına bir kere daha bastonu geçirip. "Neyse hadi kalk çay yap bakalım küçük fare. Şurada yüz yirmi yaşındaki bir kadından hizmet beklemeye utanmıyor musunuz?" demiş ve yaşlı cadı kahkahasını atarak kendini tekli bir koltuğa atıp bastonunu koltuğa dayamış ve ördüğü kazağa devam etmişti. Yula ve Arbi de mutfağa çay yapmaya gitmişlerdi.

Bir an aklına 'acaba annem onun kızı olabilir mi?' diye bir düşünce esti. "Eğer öyleyse...O benim babaannem Yoksa Eret'le kardeş miyiz? Obi bir ayı mı yani? Yoksa Eret'le kuzen miyiz?" Arbi kendi kendine hesap yapıp mırıldanırken Ogeday huysuz bir ses çıkardı. "Arbi gecenin köründe niye uyanıksın?" Arbi Ogeday'a bakıp gözlerini devirdi. "Daha yeni yattık Ogeday." Ogeday eliyle ahşap eski sehpanın üzerindeki dantelin üzerinde duran eski zamanölçeri işaret ederek konuştu. "Saat gece iki." Arbi'nin gözleri irileşti. "O kadar oldu mu ya?!" Ogeday diğerlerini uyandıracak diye eliyle hızlıca Arbi'nin ağzını kapattı ve sus işareti yapıp elini geri çekti. Sonra da aynı dehşet dolu ifadeyle fısıldadı. "Sen yattığımızdan beri hiç uyumadın mı?" Arbi başını iki yana olumsuz manada salladı.

"Ogeday sana bir soru soracağım ama bana karşı dürüst olacağına söz ver." Ogeday iç çekti. "Evet Arbi sana aşığım tamam mı şimdi yat uyu." Arbi kaşlarını çattı. "Salak seni! 'Bana aşık mısın?' demeyecektim!" Ogeday pis pis sırıttı. "Değilim zaten." Arbi tekrar kaşlarını çattı. "Öyle bir saçmalık yaparsan seni öldürürüm zaten." Derin bir nefes alıp devam etti. "Ayfez nene benim babaannem olamaz değil mi? Ve ben Eret'le kuzen ya da kardeş olamam değil mi? Obi de bir ayı değil, değil mi?" Ogeday şaşkın gözlerle sadece öylece bakakaldı. Sonra da kahkahayı bastı. Neyse ki Arbi hızlıca onun ağzını kapayarak diğerlerini uyandırmasına engel oldu. Ogeday da zar zor gülmesini durdurdu. Biraz sakinleşince cevap verdi. "Saçmalama Arbi yok öyle bir şey boşuna uykuların kaçmış."

Tekrar kıkırdayarak konuştu. "Eret ve senin kardeş olduğunu hayal bile edemiyorum. Ayfez nene Aşula teyzeyi çok sever , sanırım geçmişe dayanan bir bağları var ama kızı da değil. Olamaz da zaten. Aşula teyzenin hayvanı bir tilki Ayfez nenenin hayvanıysa Eret'inki gibi bir ayı." Arbi rahatlamış bir nefes verdi. "Hem sen niye bu kadar endişelendin ki?" Arbi boş boş baktı. "Eret'le kardeş olma ihtimalin olsaydı anlardın. Bunun ne kadar korkunç olduğunu bir düşünsene!" Ogeday kaşlarını çattı. "Eret zaten benim kardeşim gibidir ve sandığından çok daha iyi biri." Ogeday'ın ciddileşmeye başlayan hali Arbi'nin hoşuna gitmediği için konuyu değiştirmeye karar verdi. "Annemin hayvanı ne demiştin. Tiki mi?" Ogeday tekrara sırıttı. "Hayır tilki. Turunculu beyazlı, sivri kulakları olan, ince uzun burnu olan, büyük bir köpeğe benzeyen, kabarık kuyruklu bir hayvan." Arbi'nin gözleri irileşti. Üzerindeki elbisenin içine doğru sarkan iki kolye ucunu çıkarıp turuncu olanı Ogeday'a uzattı. "Bunun gibi mi?" Ogeday şaşkın bir bakış atıp kolyenin ucunu eline aldı ve başını salladı. "Evet bu bir tilki. Nereden buldun bunu?" Arbi omuz silkti. "Panayırda bu ikisi yan yanaydı. Çok beğendiğim için almıştım." Ogeday diğerini eline alıp inceledi. "Bu da bir kurt. Argun gibi."

OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin