13

2 0 0
                                    

 Eret elindeki şişeyi yere bırakıp koşar adımlarla odaya girip on beşinci uykusunu uyuyan Nizra'yı sarstı. Nizra huysuzlanarak gözlerini araladı. "Ne var?" Eret hafif telaşlı bir sesle konuştu. "Kağanın askerleri olan birkaç kurt az önce koşarak bu binaya girdi. Bizimle alakalı olabilir. Hemen buradan çıkmalıyız. Hayvanınla birleş!" Balkona yöneldiğinde Nizra arkasından bağırdı. "Sen nereye!?" Eret yavaşça arkasına dönerek konuştu. "Diğerlerini uyaracağım. Çabuk hayvanınla birleş ve bizi ormanda bekle!"

Nizra söz dinleyip gözlerini sıkıca kapattı ve odaklanarak gözlerini kendi ayısının içinde açtı. Diğer hayvanlar da birer ağacın altına çekilmiş uyuyordu. Tekrar gözlerini kapayarak hayvanının bedeninden ayrıldı ve hayvanına sarılarak karanlık ormanın içinde diğerlerinin de gelmesini beklemeye başladı.

Bu sırada Eret diğerlerine haber vermeye kapıdan giderse askerlerle karşılaşma ihtimali daha yüksek olduğu için balkonların yakın olduğunu anımsamış ve yakın olan balkondan atlamaya karar vermişti. Hızlıca yan balkona atlayıp odaya girdiğinde ışığı kapamak üzere olan Arbi dehşetle kendisine bakakalmıştı. Eret telaşla konuştu. "Çabuk hayvanlarınızla birleşin! Tehlikede olabiliriz!" Ling de ayaklanmıştı Eret'in gür sesiyle. "Çabuk bitkinle birleş! Ormanda buluşacağız!" Hızla balkona yöneldiğinde Ling Arbi'yi dürtmüş onlar da hızlıca bir ışık içinde yok olmuşlar ve Nizra 'ya katılmışlardı.

Eret bir yandaki balkona atlayıp hızlıca balkon kapısını açmaya çalıştı ama kapı kilitliydi açılmayınca sertçe cama vurdu. Argun hızlıca camı açtığında aniden odanın kapısı da sertçe çalınmaya başladı. Yula da Argun'un arkasında şaşkınca bakıyordu. Kapı sertçe çalınmaya devam edince hepsinin bakışları o tarafa dönmüştü. Eret hızla konuştu. "Basıldık! Çabuk hayvanlarınızla birleşin!" Hepsi aynı anda odaklanıp hayvanlarıyla birleşti ve ormanda bıraktıkları hayvanlarının içinde gözlerini açtılar.

Eret Negro'nun içinden çıktı. Diğerleri de hayvanlarından ayrıldılar. Ve Ling çoktan bir filiz çıkarıp tomurcuğun içinden çıkıp parlayarak büyüyen bir ışık içinde ortaya çıkmıştı. Eret ellerini öfkeyle saçlarının arasına sokup bağırarak bir ağaca tekme atmıştı. O sırada Ling öfkeli bir biçimde onu kolundan tutup ağaçtan uzaklaştırdı ve kötü kötü baktı. Eret Ling'e kötü bir bakış fırlatsa da bir şey demedi. Sonuçta kız bitkiler ırkındandı. Doğal olarak bir ağaca tekme atması hoşuna gitmemişti. Yula korkmuş bir ifadeyle konuştu. "Neler oluyor?" Eret bağırarak cevap verdi. "Açık değil mi?! Kaçan Uelut gidip Kağan'a ötmüş!" Arbi şaşkınca konuştu. "Ama neden bunu yapsın ki!? Hem konuşamıyor bile!"

Eret alaylı ama aynı zamanda öfkeli bir şekilde güldü. " Kağan'ın Uelutlarla iletişime geçmesini sağlayacak adamları var, üstelik bunu yazıyla bile anlatabilir! Neden gidip bizi söylemesin ki?! Kağan ona yüklü bir sermaye vermiş ve canını bağışlamış olmalı! Üstelik ölen arkadaşlarının intikamını aldı!"

Yula rahatsızca bileklerine kadar gelen askılı geceliği çekiştirerek homurdandı. "Üstümüz başımız da böyle kaldı." O sırada Argun Yula'yı kolları arasına alıp ellerini hızlıca Yula'nın kollarına sürterek ısıtmaya çalıştı. Yula'da gülümseyerek ona bakmıştı. Hava o kadar soğuk olmasa da geceden dolayı hafif bir esinti vardı.

Eret'in gözleri de kardeşinin üzerindeki dizlerine kadar gelen tayt ve kalın askılı penyeden oluşan tuhaf desenleri olan mavi geceliğe kaydı.

Erkekler eşofman giydikleri için tuhaf durmuyordu ama Arbi ve Ling hariç herkes yatmaya uygun bir şeyler giydikleri için tuhaf görünüyorlardı. Arbi zaten gelirken çantasına gecelik almamıştı. Ling de üstündekilerle öylece yatmaya alışık bir tipti. "Şu ağaçların arasında üzerinizi değişin. Hemen yola çıkmalıyız. Kokumuzdan iz sürebilirler."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 10, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin