6

5 1 0
                                    


 On on beş genç sarışın çocuğun eliyle komut vermesiyle ilkel insanların üzerine doğru saldırıya geçmişti. Onlar da boş durmamış aynı şekilde saldırmaya başlamışlardı. Havada dönerek ilerleyen bıçaklar uçuşuyor kılıç sesleri yankılanıyordu.

Yolkesenlerden bazıları muhtemelen Yula'nın çantasından aldıkları ateşli silahlarla ateş etseler de onların tarafındaki hiç kimse ateşli silah kullanmamıştı. Arbi tuhaf bir şeklide yolkesenleri öldürmediklerini sadece yenilgiye uğratıp el ve ayaklarını bağladıklarını en fazla da yaraladıklarını fark etmişti. Yol kesen bir kadının elindeki kılıçla kendisine doğru koştuğunu fark ettiğinde Eret ve Yula'nın ellerini çözmek için kullandığı kılıcının kabzasını daha sıkı kavradı ve kadının hamlesini basitçe kesti.

Kılıç kullanmayı bilmediği belli olan kadın sarsak bir hamle daha yaptığında Arbi usta bir manevrayla kadının elindeki kılıcı düşürdü. Kadın kılıcı elinden uçunca korku dolu gözlerle Arbi'ye bakarak ellerini kaldırdı ve dizleri üzerine çöktü. Arbi yenilen yol kesenleri bağlamakla görevlendirilmiş kıza seslendi. "Hey sen! Rica etsem şu vatandaşı da paketler misin?" Gri düz saçları olan kız arkasına dönüp önce Arbi'ye sonra önünde diz çöken kadına bakıp sonra tekrar Arbi'ye bakıp göz kırptı ve konuştu. "Oldu bil." Arbi başkalarıyla dövüşmek üzere ayrıldı.

! Yirmi dakika sonra yolkesenlerin hepsi elleri ayakları bağlanmış bir köşeye yığılmıştı. Sarışın çocuk Eret'e sarılarak konuştu. "Görüşmeyeli ne kadar oldu kardeşim?" Eret de sıkıca sarılarak cevapladı. "Teşekkürler." Hafif sarışın olan çocuk geri çekildikten sonra Ela gözlerini muzipçe kısarak Eret'e dikti ve sırıtarak konuştu. "Biliyorsun benim asli görevim senin kıçını kurtarmaktır." Arbi'nin üzerindeki yol kesenlere ait kıyafete rağmen herkes onu Eret ve Yula'nın kollarını açarken gördüğü için ona saldırmamışlardı.

Pembe saçlı ve yeşil gözlü bir kız cesur adımlarla Eret'e ilerleyerek fısıldar gibi ama duyulabilir bir sesle konuştu. "Şu son yol kesen... Size yardım ettiğini biliyorum ama onu da kağanımıza teslim etmek zorundayız." Arbi öfkeli bir şekilde tam kıza doğru yönelmiş cevap verecekti ki, Eret onun lafını böldü. "O bir yol kesen değil." Arbi'ye kısa bir bakış attıktan sonra tekrar kıza dönerek konuştu. "Eğer burada olmasaydı Yula zarar görecekti." Yula da sert adımlarla Eret'in yanına yürüdü ve güçlü bir sesle konuştu. "Buteo onun sayesinde hayatta." Arbi o kadar gaza gelmişti ki neredeyse elini havaya doğru hafifçe savurup ' AA çocuklar yapmayın... Utandırıyorsunuz beni.' Diyecekti ama o salak pembe yaratığın yenilgiyle arkadaşlarının arasına dönüşünü izlemenin tadını çıkarmakla yetindi.

Aniden boynuna yapışan şeyle geriye savruldu. Yula neredeyse boğacak kadar sıkı sarılıyordu. "Arbi, teşekkür ederim." Arbi de vücudunun yanlarına sarkan kollarını kaldırıp Yula'ya sarıldı. "Önemli değil." Yula devam etti. "Hayatımı kurtardın." Arbi anlayışlı bir sesle konuştu. "Obi olmasa ben de çok zorlanırdım. Ona bir şey olduğunu bile düşünemiyorum. Tamam, hayat devam ederdi ama zor olurdu." Yula geri çekildi ve şaşkınca konuştu. "Sen bilmiyorsun..." elini anlına vurdu. "Tabii ki bilmiyorsun!" derin bir nefes aldı. Genelde açıklama yapmadan önce bunu yapıyordu. "Eğer hayvanımız ölürse birkaç ay içinde biz de ölürüz. Biz ölürsek de kısa süre sonra onlar da ölür. Sana söylediğim gibi onlar ve biz ruh beden bütünü gibiyiz. Biri olmadan diğeri anlamsız olur." Eliyle eli kolu bağlı insan kümesini işaret ederek konuştu. "Onlar da hayvanları ölmüş insanlar. Zaten kısa süre sonra ölecekleri için kimse onlara iş vermiyor. Onlar da zaten kısa süre sonra öleceğiz en fazla kolumuz kesilir diye yol kesicilik yapıyorlar. Zaten hayvanını kaybedenler psikolojik olarak buhrana uğrayıp deliriyorlar genelde." Arbi şaşkın bir şekilde konuştu. "Kol mu kesmek!?" Yula başını salladı. "Ormanda hırsızlığın bedeli budur. Bu yüzden ormanda kimse kimsenin malına kast etmeye cesaret edemez. Tabii yolkesenler istisna. Onlar zaten ölmek üzere oldukları için hiçbir şeyi takmıyorlar." Arbi yavaşça başını salladı. "Yula, 'Kağan' ne demek? Şu kız beni ona vermenizi söyledi ya." Yula sırıttı. "Sizin kralla aynı. Orman üç kağan tarafından yönetilir. Orman üç parçaya bölünmüştür. Genelde herkes ait olduğu yerde yaşar."

OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin