Maraba dostlar. Marul geldi. Hem de bombastik ficinin ilk bölümüyle. Hala nasıl yazacağımla ilgili bir fikrim yok.😊 Neyysse iyi okumalarr.
...
Annemin mezarına gelmiştim her okul çıkışı yaptığım gibi. Günümün nasıl geçtiğini neler öğrendiğimi neler yaşadığımı her șeyi anlatırım. Genellikle her günüm beni döven, aşağılayan, hor gören zorbalayan insanlarla geçerdi ve tabiki bolca ağlamalı. Annem eskiden, ileride herkesin sevdiği bir insan olacağımı söylerdi. Ama tam tersine herkes benden nefret ederdi onlara hiçbir şey yapmamama rağmen.
"Gitmem lazım anne. Yarın yine geleceğim merak etme. Sakın benim için üzülme. Ben iyiyim. Seni seviyorum."
Yavaş ve sakin adımlarla yürümeye başladım. Giydiğim sweatin şapkasını kafama geçirip ellerimi cebime sokup yürümeye devam ettim. Havalar gittikçe soğuyordu. Saat 11 olmadan yurda gitmem gerekiyordu. Bu yüzden adımlarımı hızlandırdım.
"Pișt ucube. Naber"
Arkamdan gelen tanıdık sese takılmayıp yürümeye devam ettim.
"Aptal ucube sana diyorum baksana"
Dayanamayarak yavașca arkamı döndüm. Tahmin ettiğim gibi ses Taehyung'a aitti.
"Ne var." Kısık çıkan sesimle yanıtladım.
"Sınıf arkadaşıma selam vereyim dedim kötü mü yapmışım" alaycı sesiyle konuştu.
Umursamayarak yoluma devam ettim. Her zamanki gibi tek işleri benimle uğraşmak ve kendilerine eğlence çıkarmaktı. Onların kuklası gibiydim. İstedikleri gibi beni oynatıyorlardı. Gözüm dolarken daha hızlı yürümeye başladım ki omzuma çarpan taşın acısıyla adımlarım yavaşladı.
"Nereye gidiyorsun aptal ucube. Daha eğleneceğiz beraber."
Hızlı adımlarla yanıma gelip önümde durdu. Yüzümü görmemesi için kafamı aşağı eğdim. Atik bir hamleyle kafamı yukarıya geri kaldırdı.
"Tüh görüyor musun tam da canım çok sıkılmıştı bir de ne göreyim asıl eğlence kaynağım karşıma çıktı ve inanır mısın şuan eğlenmeye çok ihtiyacım var"
Tek elini yavaşça yüzümde gezdirmeye başladı. Bu hamlesiyle bir adım geri gittim. Kısık ve çatallı sesimle konuştum.
"Neden benle uğraşıyorsun."
"Hmm bir düşüneyim. Ah buldum çünkü keyfim ve kahyası böyle istiyor. Yeterli mi."
Tekrardan geriye doğru bir adım ve bunun karşılığında o da bana bir adım attı. Tam bir adım daha atacakken kolumdan tutup kendine doğru çekti. Az önce yaptığı gibi tekrardan eli yüzümde dolaşmaya başladı. Çok geçmeden yüzüme sert bir tokat indirdi.
"Fazla uzatmaya lüzum yok değil mi. Çünkü ellerim delicesine kașınmaya başladı."
Attığı tokat yüzünden bir adım geriledim ve buna karşı tekrar bi adım attı. Ve hiç oyalanmadan sert yumruğunu yine suratıma indirdi. Buna o kadar çok alıştım ki artık ne tepki gösterebiliyordum ne de canım yanıyordu. Ardı kesilmeyen yumruklarını suratıma indirmeye devam etti. Bitik haldeydim. Bir adım atacak bile halim yoktu.
"Ouuv minik bebek ne kadar dayanıksızsın. Yeteri kadar tatmin olmamıştım daha. Ama gene iyi günündesin. Bu günlük bu kadar yeter. Tüh işe bak saatte 11'i geçmiş bile. Desene bu gece sokakta sabahlıyacaksın."
Rahatsız edici gülüşüyle yürümeye başladı. Adım sesleri gittikçe uzaklaşıyordu. Șuan o kadar çaresizim ki ne birinden yardım istemeye ne de kalkıp yurduma gitmeye mecalim yoktu. Hoş saat 11'i çoktan geçmişti değil mi. Taehyung haklıydı. Bu gece sokakta sabahlamam gerekecekti. Yinede ayağa kalkmaya çalıştım. Ama sadece çalışmakla kaldı çünkü kalkar kalkmaz yere tekrar yığılmam bir olmuştu.
...
Her zaman olduğu gibi yine sokakta sabahlamıștım. Her yerim sızım sızım sızlıyordu. Bunu göz ardı etmeye çalışarak oturduğum yerden kalktım. Yurduma doğru yürümeye başladım. Zaten az bir mesafe kalmıştı. Dün gece o kadar bitkindim ki kalan 5 dakikalık yolu bile yürüyememiștim.
Yurdumun önüne geldiğimde ne bahane söyleceğimi düşünüyordum. Bu olaylar yüzünden çoğu zaman yurda gidemediğimden birden fazla tutanağım vardı. Atılmamak içinde her seferinde başka başka bahaneler üretiyordum. Ama sanırım üreteceğim bi bahane kalmamıştı.
Yine de belki bir şansım vardır diye düşünerek yurda girdim. Güvenliğin buraya bakmamasını fırsat bilerek koşar adımlarla yukarıya çıkacaktım ki güvenliğin yüksek sesini işittim.
"Jeon Jungkook. Dün gece neredeydin."
Adımlarımı yavaşlatarak geriye döndüm.
"Şey. Ben ben aslı-"
"Aish uzatma jungkook. Müdürle görüşmen gerekiyor bu kaçıncı oldu farkında mısın dua et bunca kaçamağına rağmen seni atmasın yurttan."
"H-hemen mi gitmem gerekiyor yanına" ağlamaklı sesimle konuştum. Eğer yurttan atılırsam gidecek başka bir yerim yoktu. Bu yurda bile zar zor girmiştim. Tek temennim müdürün beni atmamasıydı. Sadece bir kere de olsa şansım yaver gitsin.
...
"JEON JUNGKOOK ARTIK SANA MÜSAADE GÖSTERMEKTEN BIKTIM. YETER ARTIK. KAÇINCI BU HA KAÇINCI. SENİ ÇOKTAN ATMAM GEREKİRDİ FARKINDASIN DEĞİL Mİ. GENEDE ÖĞRENCİ OLDUĞUN İÇİN MÜSAADE ETTİM. AMA ARTIK YETER. KISA ZAMANDA EŞYALARINI TOPLA VE ÇIK YURTTAN."
Jeon Jungkook ve şans ne zaman bir araya geldi ki. Ya da daha doğrusu Jeon Jungkook'un olaysız bir günü geçti mi. Bu sefer söyleyecek bahanem yoktu. Zaten olsaydı bile söylecek yüzümde olmazdı. En sonunda atılmıştım yurttan. Şimdi ise başımın çaresini bakmam gerekiyordu.
Odama gelip tüm eşyalarımı topladım ve yurttan çıktım. Evet Jeon Jungkook şu hayatta en azından iyi kötü kalacak bir yerin vardı şimdi ise o da yok. Kimsenin olmadığı gibi kalacak bir yerinde yok. Saate baktığımda saat çoktan 12'ye geliyordu. Bu saatten sonra okula gitmek saçmaydı. Şuan okuldan çok daha önemli şeylerim vardı. Mesela kalacak yer gibi.
...
Yurdun yakınlarındaki parka gidip herhangi bir banka oturdum. Cebimde kalan az bi miktar parayla ne yapacağımı düşünüyordum. Sanırım bi kaç bir günüm burada geçecek gibi görünüyordu. Çoktan saat akşam 10 olmuştu. Alışık olduğum gibi gene sokak kenarlarında bitmiş bir halde sabahlayacaktım. Oturduğum bankta cenin pozisyonu alarak yattım. Hava fazla soğuktu. Düşüncelerin arasında kıvrıldığım bankta uyuya kalmıştım.
...
Ay yazdım bir şeyler ama oldu mu olmadı mı inanın fikrim yok. Umarım beğenmișsinizdir. Kendinize iyi bakın.
Adios.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret | Taekook
Teen FictionJungkook'un herkesten sakladığı bir sırrı vardı ve bu sırrı sadece zorbası Taehyung biliyordu. Ukekook Semetae Yan ship Yoonmin ve Namjin