"İzleme artık beni, anlatmayacağım sana bir şey."
Soobin uzun süredir üstünde hissettiği bakışlardan ürktüğü için konuştu. Eve geleli yaklaşık yarım saat olmuştu, yemeklerini yedikten sonra Yeonjun kendisini zorlayarak duşa sokmuştu. Şimdi ise altında ona ortalamadan biraz kısa gelen şortu ve üstündeki oversize tişörtle çalışma masasının sandalyesinde oturmuş Yeonjun'a bakıyordu.
"Ne izleyeyim seni be, ayrıca sana anlat diyen de olmadı."
"Babam mı izliyor beni gelip oturduğumdan beri Yeonjun."
"Bilmiyorum canım babanla arandaki mesele o karıştırma beni işe."
Soobin hafif bir kıkırtı bıraktı. En başta o parka gelmesinin nedeninin zaten babası oluşu ona komik gelmişti. Acaba Yeonjun gelmemiş olsaydı ya da ben hiç görmemiş olsaydım ne olurdu diye düşündü. Önceki tek planı sabaha kadar parkta kalmak, sonrasında kabul alırsa teyzesine gitmekti fakat şimdi, gecenin bir yarısı Yeonjun'un odasında oturmuş etrafı inceliyordu.
Tüm bunlar Soobin için yeterince şaşırtıcıydı.
Yılın başında Yeonjun'la düşman olmak gibi bir niyeti yoktu, aynı şekilde okul başkanı adaylığına katılma niyeti olmadığı gibi. Babasıyla ettiği 1-2 atışma onu buna zorlamıştı, başka çaresi de yoktu gerçi. O yüzden bir yerde Yeonjun'a da hak veriyordu, okul Yeonjun'un genellikle ayrıcalıklı olduğunu düşündüğü için çoğu etkinlikte kazanmasına, yer almasına sıcak bakmaz ve izin vermezdi. Soobin ise aksine, okulun çoğu tarafından tanınan (çok sevildiği söylenemez) o popüler çapkın çocuktu. Fakat ikisi de bi yerde başa baş kaldılarsa oyların kolaylıkla Soobin'e gideceğini çok iyi biliyordu.Yeonjun ne kadar çabalarsa çabalasın, istediği kadar samimi olsun,
o her zaman müdür yardımcısının oğlu, hocaların gözdesi Choi Yeonjun'du.
Soobin ise sıradan bir öğrenciydi, geçen sene gelen matematik öğretmeni hariç kimseyle sorunu yoktu. Okulun yarısıyla az çok bir ilişki geçmişinin olduğunu saymazsak, evet, bir sıkıntı yoktu.
"Soobin"
"Hm"
Genç çocuk daldığı yerden irkilerek Yeonjun'a döndü.
"Bana anlatabilirsin, sorun değil. Hayatımı karartmadığın sürece sana karşı bir yerde kullanmayacağım."
En son gülerek söylediği cümle yüzünden Soobin de sırıttı.
"Bilemiyorum, ileride ne yapacağım belli olmayacağı için anlatmalı mıyım bilemedim şimdi."
"Bir kere de ciddi olsan ölürsün zaten odun herif."
"Önemli bir şey yok ya, klasik aile problemleri işte."
" 'Klasik' aile problemleri ne zamandan beri parkta yatmana sebep kılabiliyor."
"E o da bizim farkımız diyelim Yeonjuncum"
"Soobin."
"Tamam ya sustum. Babamla kavga ettik işte. Zaten aramız birkaç yıldır iyi sayılmaz, annemle boşanmasından beni sorumlu tutuyor."
"Kusura bakma ama bu hayatımda duyduğum en boktan ve saçma şey."
"Farkındayım, normalde çok konuşmuyoruz evde zaten, ben eve erken gelmemek için ve biraz para kazanmak için bir kafede çalışıyorum zaten, bugün de izinliydim. İlk defa eve erken gittim ama pek hoşuna gitmedi galiba, neden geldin konulu bazı hakaretler bağırmalar falan derken dayanamayıp çıktım evden. Babam da en son ne bok yersen ye diye mesaj attı."
Yeonjun ağzı açık dinliyordu. Normalde okulda tanıdığı Soobin'in gerçek haliyle tanışmak onu şaşırtmıştı. Aile problemi dediğinde bu kadar büyük bir şey tahmin edememişti.
"Peki şimdi ne yapacaksın, yani baban döndüğünde kızmayacak mı."
"Kızmayacak çünkü eve dönmüyorum, Okulun biraz ilerisindeki sitede teyzem oturuyor. Çok fazla oturup görüşmüşlüğümüz yok ama sever beni biliyorum, kuzenimle de yakınım zaten. Konuşacağım yarın, okuldan sonra da gider eşyalarımı hallederim."
"Yardıma ihtiyacın olursa gelebilirim"
"Hayırdır üzülmeye mi başladın şimdi de."
"Saçmalama, sonra fıtık olup başıma kalma diye diyorum. Annem kesin dün gece ne yaptın çocuğa diye kızar bana, onunla uğraşamam bir de."
Çocuğun hızlı hızlı söylediği şeyler Soobin'i güldürmüştü. Üstündeki pudra rengi desenli pijamasıyla şirin gözüküyordu. Belki dedi, belki arkadaş olsak birlikte sabaha kadar konuşup uyuyakalabilirdik.
"Yatağını yere yapıyorum, sana yatağımı vermek gibi bir düşüncem yok haberin olsun. Ayrıca pencere açık, gece üşürsen kalk kapat ama mümkünse ben uyuduktan sonra kapat. Dışarı sesi olmadan uyuyamıyorum çünkü."
"Pekala prens hazretleri, ne dersen o."
"İyi geceler."
İkisi de yattıklarında Soobin telefonunu karıştırırken gelen sesle arkasını döndü.
"Soobin"
"Efendim"
"Majesteleri diyeceksin, prens hazretleri olmaz. Yürü git uyu şimdi. İyi geceler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never say never • yeonbin
De Todosorunlu: gördüğüm yerde boğucam seni soobin: işime gelir