iki puf, iki bira

1.2K 148 77
                                    

bakma: aşağıdayım in hadi

yeonjun: tamam iniyorum dur

-

"Bu kadar özenli giyineceğini bilsem smokin falan giyerdim Yeonjun"

Soobin karşısında duran Yeonjun'a bakarken kendini dalmaktan alıkoyamamıştı. Hafif uzamış ve yeni siyaha boyattığı saçını dağınık bırakması, içindeki beyaz kolsuz tişörtünün üstüne giydiği tek omzundan düşmüş gömleği, altına giydiği siyah kumaş şortuyla tamamen sanat eseri gibi görünüyordu Soobin için. Şimdiden pişman olmaya başlamıştı çünkü o üstüne sıradan bir kısakollu geçirip altına da dizlerinde ve üst bacağında yırtıklar olan siyah pantolonunu giymişti. Kendince çok sıradan durduğunu düşünüyordu.

"Normal giyiniş tarzım bu zaten Soobin, hadi nereye gidiyosak gidelim artık."

"Okula gidiyoruz bir yere değil."

"Beni buluşalım diye çağırdığın yer okul muydu cidden ya."

"Okul diyip hafife alma, gittiğimizde şok olucaksın gör bak."

Yeonjun yüzündeki belirsiz gülümseyle gözünü devirip yürümeye başlarken kendisi de ona yetişip yanından yürümeye başladı. Evet Yeonjun'la takılıp konuşmuşlukları oluyordu ama bu sefer kendini daha panik hissediyordu. Kafasında konuşabilecekleri konuları listeliyor, teker teker hepsini süzgecinden geçirip seçenekler oluşturuyordu. Onun gibi ağzına gelen her şeyi söyleyen biri için bu yeterince olağandışıydı.

Onu şaşırtıp Yeonjun ilk önce  konuşan olduğunda hızlıca ona döndü.

"Pantolon yakışmış, seni hiç bu pantolonla görmemiştim."

"Sağol canım deniyorum bir şeyler. Sen de baya şey görünüyosun."

Yeonjun da ona döndüğünde söyleyeceği şeyi unutmuş aklına ilk gelen neyse söylemişti.

"Göz alıcı görünüyosun baya, yani ondan kastım normalsin her zamanki gibi. Normal de değil de iyisin yani yan-"

"Soobin sus artık, anladım tamam teşekkür ederim."

Yeonjunun gülerek söylediği sözler utanmasına ve başını spor ayakkabılarına gömmeye yeterli olmuştu. Aslında amacı oturup Yeonjun'la gökyüzünü izlemek değildi. Sadece yanında olabilmek, biraz da onu izleyebilmek için bahanelerdi. 

Geçen günlerde ne kadar kendi kendine itiraf etmek istemese hisleri gittikçe büyüyor, taşıması zorlaşıyordu. İster istemez Yeonjun'a daha sevecen ve yakın davranmaya başlamıştı. Yeonjun'un buna asla ses çıkarmaması aksine onun da yakın davranması hoşuna gidiyordu ama Yeonjun'un o anlamda yapmadığını biliyordu. O yüzden kendisini sadece arkadaşı olarak gören birine karşı platonik olmak bazen vicdan azabı çektiriyordu, Sanki Yeonjun'u kandırıyor gibiydi.

"Eee? Prensimiz niye sessiz bugün hayırdır?"

"Majesteleri, sessiz değilim ayrıca.  Gün içinde çok fazla konuştuğumuz için ne konuşmam gerektiğini bilmiyorum."

"Taehyun ve Beomgyu da çıkıyodu bu akşam."

Yeonjun iğrenir gibi bir ifadeyle evet anlamında başını salladığında Soobin gülmeden edemedi. Buluştuklarından beri dudaklarını dişlediği için kıprkırmızı olmuşlardı. Soobin o an aklındaki düşünceler yok olana kadar kendini sıktı. Zaten garip olan ilişkilerini daha da berbat etmeyecekti tabii ki.

Okula vardıklarında Soobin o gittikten sonra kapıların kilitlenmediğine şükretti. Aksi takdirde bütün planları ve emekleri çöpe gidecekti. Yeonjun'un hala ne yaptıklarını anlamadığı yüzündeki ifadeden belli oluyordu. Sürekli etrafına bakınıyor, karanlık koridorlar yüzünden temkinli bir şekilde kendisinin arkasından yürüyordu. 

never say never • yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin