"Evet, kaybettiğimiz için ben de üzgünüm çocuklar bu kupa için çok calismistiniz. Özellikle sen Hakan ama olmayınca olmuyor kendinizi üzmeyin. Eminim ki geri kalan futbol hayatınızda çok daha güzel başarılara imza atacaksınız. Şimdi kendinize gelin ve akşamki yemek için eşinizi dostunuzu çağırın bir moral yemeği verelim. Hem aramızdan ayrılacak arkadaşlara da veda yemeği olsun.
Teknik direktörün konuşmasıyla takım üzerinde ki ölü toprağı atmış ve bu mağlubiyetin hayatın sonu olmadığını kabul etmişlerdi.
Hocaları soyunma odasından çıktıktan sonra herkes akşam ki yemeği konuşmaya başlamıştı. Edin'in çağıracak bir yakını yoktu ailesi Bosna Hersek te yasiyordu.
Eh burada da pek kendine göre birilerini bulamamış sonra da kendini sadece kariyerine vermişti.
"Bak Dusan bu Martinez, bu Lukaku, bu Onana ve bu da dedemiz Edin Dzeko."
Edin Hakan'ın şakalariyla omzuna vurmuş ve söylenmeye baslamisti. "Hakan bak seni bir ayagima alırım görürsün dedeyi medeyi."
Hakan onu umarsamayip yanında ki arkadaşına bakmıştı. "Nasıl beğendin mi ortamı?" Dusan bir yerden Hakan'ın tanıştırdığı isimlerle kısaca bir sohbete giriyor bir yandan da Hakan a cevap yetiştiriyordu.
"Beğendim tabii tüm takımla tanışmak çok güzeldi. Bugün çok güzel bir performans sergiledinizi söylemeden geçemeyeceğim."
Herkes teşekkürlerini sunup biraz daha Dusan la muhabbet ettikten sonra kendi ailelerinin ve arkadaşlarının yanına gitmişlerdi. Dusan la muhabbet etmek gerçekten çok güzel gelmişti onlara. Bu adamın çok farklı bir enerjisi vardı.
Bu enerjiyi ilk hissedenlerden biri de Edin Dzeko ydu. Tam anlamıyla tanisamamislardi sadece grup içinde ufak bir sohbetleri olmuştu. Edin içtiği bardağı yanındaki sehpaya bırakıp Hakan Dusan ikilisinin yanına adimlamisti.
"Hakan seni hoca çağırmıştı da bir şey soyleyecekmiş sana."
Hakan gözleriyle etrafı aradığında hocalarını bır kaç kisiyle hararetli bir şekilde konuştuğunu görmüştü kendinden tarafa da hiç bakmıyordu . Başta anlamayip sonra aklına gelenlere gülüp başını sallamiştı.
"Bizim dede piyasaya çıkmış bakıyorum. Neyse neyse arkadaşıma odun gibi davranma sakın." Hakan bunları deyip karşısındakinin ağzını bile açmasına izin vermeden koşar adımlarla uzaklasmisti.
Ne piyasası oğlum ya diye geçirdi içinden Edin. Sadece tek başına oturmaktan sıkılmıştı ve bu enerjisi yüksek adamın kendisine iyi geleceğini düşünmüştü. En azından o öyle düşünüyordu.
"Biz tam tanisamadik. Hakanı nereden tanıyorsun?"
Edin muhabbet açmak için aklıma gelen ilk soruyu sormustu.
"Hakan babamın arkadaşının oğlu. Çocukluğumuz beraber geçti onunla."
"Türklerle baya anlasiyorsun o zaman."
"Tabii ki bir ara Türk takimlardan birine de gitmek isterim açıkçası. Aslında çocukken Hakanla hayalimiz türk bir takımda beraber oynamakti. Bizi de istemislerdi aslında aynı klube fakat Hakan istemedi."
"Niye istemedi ki?"
"Beyefendi Türkiye'de oynayamadigini düşünüyor çünkü bu finalin de böyle geçmesini buna bağlıyor."
"Bu da bir bakış açısı tabii." Dusan bu söze gülüp gözlerini yeşil gözlerle birleştirmişti. Nasıl olur da ilk başta bu gözler ilgisini çekmez diye düşündü. Gözlerine baktıkça bakası geliyordu insanın.
İkili bir süre sadece bakistiktan sonra Dusan konuşmuştu.
"Kim bilir belki de bir gün beraber aynı takımda oynarız." Edin bu düşünceye gülmüş ve eklemisti. "Senin gibi biriyle abi kardeş aynı takımda olmaktan mutluluk duyarım."
Tadic içinden geçirmişti abi kardeş
Hakan: Ben ne alaka aq
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alo ben Edin abin |ED×DT
FanfictionDusan Tadic'in Beşiktaş için İstanbul'a indiği gece aşık olduğu adam Edin Dzeko dan Fenerbahçe ye davet alınca planlarını büyük ölçüde degiştirir.