"Hoşgeldiniz gelin içeri."
Serdar ın sevgilisi Yasemin bizi sıcakkanlı bir şekilde karşılarken biz de kısaca selamlaşıp büyük salona doğru ilerledik.
Serdar mutfaktan önlüğüyle ve bir kaç atıştırmalık tarzı şeylerle salona girince gülmemek için kendimizi sıkıyorduk. Çünkü önlüğün üzerinde kocaman 'en güzel yemeği benim sevgilim yapar' yazıyordu ve altında da Serdar Dursunaldo yazıyordu.
Bu görüntüye birkaç saniye sonra herkes kahkahalarla guldukten sonra Serdar elindekileri sehpaya koymuş bize kınayıci bir şekilde bakıyordu.
"Ya hiç mi yemek yapan erkek görmediniz? Mağara adamları sizi."
Serdar önlüğü çıkartırken kendini koltuğa atmış ve anında acıyla belini tutmuştu.
"Ulan her yerim tutuldu size özenli bir şey yapayım derken. Siz de gelin burada nankörlük yapın."
Mesut sonunda gülmesini durdurmuştu. "Ya canım kardeşim ya üzülme üzülme çok beğendik. Sadece önlüğü biraz garip bulduk ama oda senin tercihin."
Mesut çenesiyle yerdeki onlugu gösterdiğinde bakışlarımiz yine önlüğe kaymış ve tekrardan kendimizi kahkahalaela gülerken bulmuştuk.
"Babba." Can paytak adımlarla gelirken İrfan da kollarını açmış oğlunun kucağına gelmesini bekliyordu.
Can gülerek ve koşarak gelirken herkesin ilgi odağı bu sefer Can olmuştu. Gerçekten çok tatlı bir çocuktu.
Can bir anda benim bacağıma sarılınca aşağıdan şirince gulumsemis ve kollarını onu kucağıma almamı istercesine bu sefer yukarıya doğru kaldırmıştı.
"Ulan oğlum babanı ilk defa gördüğün adama sattın mi şimdi. Kırıldım artık akşamları da annenle top oynarsın."
İrfan'ın bu isyanı Can'ın hiç umrunda olmamış aşağıdan baktığı gözlerle beni incelemeye başlamıştı.
"Abi ikinizde esmersiniz falan ya karıştırdı herhalde cocukcagiz."
Can'ı daha fazla bekletmeyip kucağıma aldığımda sevinçle kollarının yettiği kadar boynuma sarilmisti.
Kokusunu içime çektiğimde kokusunun da kendisi kadar tatlı olduğunu fark etmistim.
"Eline de yakıştı abim."
Mert konuşurken ben de Can ı yüksek olmayacak bir şekilde havaya atıp tutuyordum. Her bunu yaptığımda kocaman gülüyordu.
"Ananın amı ama ne kokuyor burada."
Mert burnunu kapatırken oksurerek konusmustu.
Can ın arkasını çevirip koklamıştım. Bu bebeğin tatlı olmayan tek şeyinin bu kakası olduğuna kanaat getirmiştim.
İrfan'da Can'ı kollarımdan alıp yukarı kata çıkarken konuşuyordu.
"Oh ne güzel herkese gelince mutluluk saç bana gelince de bunu saç aferin oğlum."
Hâlâ burnumda Can'in kokusu varken ben de koltuğa oturmak için hamle yaptığımda Dzeko kolumdan tutup yan tarafını göstermişti. Canıma minnetti.
"Dusan abi hiç konuşamadık doğru dürüst var mı sen de yenge falan?"
Ezgjan'ın sorusuyla gözlerimi saniyelik Edin'e cevirsem de oda gelen soruyla yutkunmustu.
"Böyle işleri pek beceremem ben."
"Abim neyi beceremiyormussun sen bak bı kaç gün beraber çıkalım görürsün becerememeyi."
Ezgjan'ın konuşmasıyla gülümsedim sadece.
"Ezgjan istemiyorum diyor ya adam." Edin'in sert sayılabilecek sesiyle Ezgjan yanlış bir şey demiş gibi yüzünu düşürmüş ve bana bakmıştı. Onun yanlış bir şey demedigini onaylamami ister gibi.
"İstemiyorum demedim ki abi."
Abi lafıni bastırarak söylerken Edin'in de gözleri benimle buluşmuştu."İstiyorum diyorsun yani."
"Öyle diyorum abi." Konuşmamla son bir bakış atıp kafamı kucağındaki Can la gelen İrfan'a çevirmiştim. Üzerinde ki fener formasıyla olduğundan daha da tatlı olmustu. Çocuk yapasim gelmişti anasını satayım.
Bizim konusmamizdan sonra oluşan garip atmosferi Can in tekrardan yapabildildigi kadar koşarak bana gelmesiyle bozulmuştu.
"Allahım sen bana sabır ver kendi çocuğum yukarıda ağlaya ağlaya yüzüme siciyordu."
"Üzülme be İrfom ben de senin çocuğun olsam Dusan abiye giderdim." Mert in konuşmasıyla İrfan ile kendi hallerinde satasmaya başlamışlardı birbirlerine.
Can'ı kucağıma oturttugumda bakisları yanımda oturan Edin'e çevrilmişti.
Bir elini Edin'e uzatırken büyük bir dikkatle tepkisini izliyordu.
Edin başta Can dan tarafa bakmadığı için bir tepki vermemisti. Can'ın anında yüzü düşerken bana bakmıştı o masum gözleriyle.
"Edin Can seni istiyor." Konuşmamla Edin ilk başta dediğimi anlamamis boş gozlerle bakarken ben de gözlerimle kucağımda ki minigi gostermistim.
Edin samimi bir şekilde gülerken elini Can a uzattı.
"Merhaba Can ben Edin abin."
Dediği şeyle gülmemek için kendimi zor tuttuğumda oda gulumesemesini buyultmus ne var dercesine bakıyordu.
"Niye güldün ki şimdi?"
"Ya beni ilk aradigin zaman aklıma geldi. Uçaktan daha yeni inmistim ve uykusuzluktan geberiyordum. Telefon çalınca en son düşündüğüm şey 'merhaba ben edin abin' lafiydi."
"Ama bak iyi ki aramışım ki şu an buradasın." Başımı salladım.
"İyi ki aramissin abi." Derin bir nefes verdi.
"Dusan sen bana abi deme." Kaşlarımı kaldirdim.
"Niye abi?" Bı kaç saniye düşündü.
"Deme işte kendimi yaşlı hissediyorum."
"Ama abi buradaki herkes sana abi diyor niye sadece ben demiyorum." Uğraşmaktan zarar gelmezdi.
"Ya Dusan ne dedim ben." Hafif sitemle konuşunca başımı salladim.
"Tamam abi demem." Edin bir tövbe çektikten sonra bakışlarını tekrar Can'a çevirdi. Minik elleriyle Edin'in elini kavramaya çalışıyordu.
"Sen çok tatlı bir seysin. Biraz da bana gelmek ister misin?" Edin kollarını açınca Can da hiç dusunmeden Edin'e gitmek için hareketlendi. İrfan'ı anlayabiliyordum şu an.
Yorum atip takip etmezseniz uok size ellesmeli bölüm fln 👌👈
Sakkkaaa her türlü yaziom ĞSÖDŞSMEŞSDMPSMF ama fena da olmas simdi seviom sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alo ben Edin abin |ED×DT
FanfictionDusan Tadic'in Beşiktaş için İstanbul'a indiği gece aşık olduğu adam Edin Dzeko dan Fenerbahçe ye davet alınca planlarını büyük ölçüde degiştirir.