Bölüm 29

3.5K 210 39
                                    

[Lütfen okurken yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Bu şekilde daha hevesli bölüm yazıyorum. 🫶🏻]

Bölüm şarkısı: Wetter - You N Me Us.

EREN

"Aniden kediye dönüşmüşüm, sokakta kalmışım. Yanına geliyorum, diyorum Ege'yim ben miyav. Tanımaz mısın?"

"Tanımam?"

"Lan hayır bak, anlamıyorsun. Bir anda olmuş diyorum. Sabah uyanmışım, bir bakmışım sokak kedisiyim patimi falan yalıyorum. N'aparsın?"

"Hee başından desene onu. Aniden olduysa tanırdım, sıkıntı yok. Yavaş yavaş olsa bi' sorgulardım ama. 'Bu kim amına koyayım?' derdim yani ilk görünce."

"Heh işte, onu diyorum iki saattir."

"Ben anında tanırdım seni Ege, biliyor musun? Hatta ilk gördüğüm yerde bi' tekme koyardım, iki metre uçardın."

Mert kendi kendine gülerken mırıldanmaya devam etti.

"Komik olurdu valla."

"Siktir lan. Hayvan düşmanı seni."

"Yok, benim derdim direkt seninle."

"Lan yardım etsenize, bütün etleri ben mi pişireceğim?"

"Ama Bulut senden başka kimse beceremiyor ki."

"Az ye de uşak tut kendine pezevenk."

Yeşilleri, gözüne gelen dumandan dolayı kısık bakarken siyah kısa saçları rüzgara meydan okuyor gibiydi. Geniş bahçenin denize en yakın olan tarafına masamızı kurmuş, sabırla Bulut'un etleri pişirmesini beklemeye başlamıştık. Yaptığı her işte olduğu gibi bunu da delicesine ciddiye aldığı her hâlinden belliydi. Kaşları her zamanki gibi çatık duruyor, dişleri alt dudağını şiddetle eziyordu. Farkında değildi belki ama kendisine karşı bile son derece acımasızdı. Asi olmayan tek bir yanı dahi yoktu. Güldüm bu hâline, yanına gitmek için ayağa kalktığımda Ece'nin sesiyle duraksadım.

"Ben yardım edebilirim istersen."

Ve bu akşam ilk defa, kendimi bu insanların yanında fazlalıkmış gibi hissettim. Saniyeler içerisinde yerime geri otururken bakışlarımı ağır ağır masaya indirmiştim. Haddi bildirilmiş küçük bir misafir çocuğundan farksızdım sanki o an. Oysaki kimsenin bana bir şey dediği yoktu, hatta aksine; herkes şu an burada olmamdan memnun gibiydi.

"Oğuz geç biraz da sen devam et kardeşim, bak Ece de yardım edecekmiş."

Bulut elindeki eldivenleri aceleyle masaya bırakıp kendini yanıma attığında, nedendir bilmem; dudaklarımda engel olamadığım bir gülümseme belirdi.

Bakışları dudaklarıma indiğinde alayla kaşlarını kaldırdı ve küçük bir kıkırtı döküldü dudaklarının arasından. "Ne o?" dedi meraklı bir ses tonuyla. "Bu kadar yorulmam eğlendirdi mi seni?"

Koyulaşan yeşilleri yeniden gözlerime tırmanırken omuz silkti ve masaya bakmadan bir bira şişesi geçirdi eline. Kime ait olduğunu bilmediğim şişeden büyük bir yudum alırken dudaklarındaki alaylı gülümseme yerini koruyordu. "Evet." dedim ben de aynı şekilde omuz silkerek. "Köle gibi çalışman hoşuma gitti."

Cümlemi duyar duymaz kendini tutamayıp küçük bir kahkaha atmıştı. Sonra duraksadı, aklına bir şey gelmiş olsa gerek; aniden bakışlarını kaçırdı gözlerimden. Anlam veremedim ve ne düşündüğünü deli gibi merak etmekten alıkoyamadım kendimi. Söylemekle söylememek arasında kalmış gibiydi. Sessiz geçen birkaç saniyenin ardından bakışları hâlâ elindeki bira şişesini seyrederken kısık bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Ben.." dedi. "seni tanırdım mesela."

"Ne?" dedim refleksle. Anlayamamıştım.

"Sokak kedisine dönüşsen işte. Tanırdım seni."

"Öyle mi?" dedim gülerek. Başımı hafif yana yatırmış, elindeki biraya uzanıp bir yudum da ben almıştım. "Nasıl yapacakmışsın onu?" dedim gözlerimi yeniden ilgiyle yeşillerine odaklarken.

"Sen," dedim sonra, cevap vermesini beklemeden. "beni şimdi bile tam anlamıyla tanımıyorsun ki. Yani söylediğin, çok uçuk bi' ihtimal bana kalırsa."

"Hayır." dedi küçük bir çocuk misali benimle inatlaşırken. "Eminim. Her zaman olduğu gibi huysuz olurdun. Gördüğüm an anlardım sen olduğunu. Benimle bir daha asla konuşamayacak olsan da tanırdım bir şekilde." dedi. Çok ciddi bir şey söylüyormuşçasına gözlerini benimkilere dikmiş, sol elini bacağıma yaslamıştı. Fark etmeden mi yapmıştı bilmiyordum ve fakat bedenim buz kesmişti. Beynim, düşünmeyi bırakmış ve dudaklarım hafifçe aralanmıştı.

Birkaç saniye kadar sessiz kaldığımda sorgular bir bakış attı. Şaşkınlığımın sebebini anlamamıştı. Zannediyorum ki, gerçekten de yaptığının bilincinde değildi. Hoş, eli hâlâ daha bacağımda duruyordu.

"Etler hazır! Buyrun efendim ellerimle yaptım size."

Oğuz'un bağırışıyla herkes ondan tarafa dönerken bir tek ben odağımı kaybetmiş hâldeydim. Sertçe yutkundum ve uyluğuma konumlanan eli görmezden gelmeye çalışarak onlara verdim dikkatimi.

"Siktir lan, nereye sen yaptın? Bulut yaptı hepsini, yalancı."

"Ege, sus kardeşim."

"Afiyet olsunn. Çok mutluyum!"

_______

Diğer bölüm de bu bölümün devamı niteliğinde düz yazı olacak ballarım.

gülemezdim katilimle [bxb text]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin