#7

42 10 1
                                    


Elizabeth'den:


Sabah kalktığımda Chris ortalarda yoktu yine.


"Kasabaya gitti."


"Kurtlu ya. Asla sabit kalmıyor."


"Sabit kalınca düşünüyor sürekli. Ondan mecbur yani." 


"Çok agresif-"


"Ve melankolik." 


"Yani boktan bir dönemdeyiz yaşamak zor. Gerçekten zor ama o çok zorlanıyor gibi gözükmüyor." 


"Belki gerçekte farklıdır. Herkesin sırları, çekinceleri vardır. Evet onunla yakınız da uzun zaman olmadı ki. Bizim de anlatmadığımız şeyler vardır illa ki. Mesela ben evlenene kadar ilişkiye girmedim." Kahkaha attım. O da anırarak gülmemi duyunca gülmeye başladı. 


At nalı sesi duyunca kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik. Chris atıyla eşyaların olduğu faytonun arkasına gitti. İnip bir süre orada oyalandı.


"Atıyla ilgileniyordur." Matt'e döndüm. Gülümsedim.


"Demek evlenene kadar ilişkiye girmedin."


"Evet. Ailemle yaşıyordum. Mecbur."


"İyi de insan arkadaşlarıyla gider arada bir." Resmen erkek tavsiyesi veriyordum. İğrensem de geyik yaptığımız için önemsemedim. Yüzü düştü.


"Benim en yakın arkadaşım... erkek kardeşimdi. Onunla da saygıyı korurduk." 


"Üzgünüm."


"Sorun değil. Artık aşmam lazım." Matt'le konuşurken aklım uzun süre faytonun arkasındaki Christe'ydi. Matt'i öylece bırakmak istemiyordum ama meraklanmıştım. 


Kalkıp Chris'in yanına gittim. Faytonun arkasına geldiğimde üstü çıplaktı. Çıkardığı kıyafetini kenara atmış temiz kıyafetini giyiyordu.


"Daha ne kadar izleyeceksin?" Arkası dönüktü ve sessizce gelmeme rağmen geldiğimi anlamıştı.


"Neredeydin?" Bana doğru döndü. Vücudu yara doluydu ama yapılı bedeni tanıdığım birçok erkekten ilgi çekiciydi. 


"Hayrola ne ara evlendik?" Göğüslerini sargıyla sardı.


"O niye? İç çamaşırın yok mu?"


"Koşunca acıyor." Kaşlarını çattı. "Ayrıca konuyu değiştirme. Soru sordum."


"Evlenmedik ne saçmalıyorsun?"


"Niye sorguya çekiyorsun o zaman?" Duraksadım.

KELLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin