Kavga

68 6 16
                                    

Ambulans gelip hem adamı hemde kadını götürdü. Odun komutan bana dönüp "Uzaktan izlemeyi mi planlıyordun?" dedi. Önce şaşırdım ama şaşkınlığım hızla sinire dönüştü.

"Komutanım arabadan yeni inmiştim olanları çözmeye çalışıyordum." dedim. Odun bana alayla bakıp "Biraz daha hızlı olmalısın yüzbaşı." dedi ve ilerde duran bir motora doğru yürümeye başladı.

Ben arkasından sinirle bakarken o kaskını takıp hızla uzaklaştı. Ben bu aptala neden yardım etmiştim cidden? Timin tamamı cana yakın olduğu için sevdikleri kişininde öyle olacağını düşünmüştüm ve büyük yanılmıştım.

Markete girip eksikleri alırken bu odunu neden eve davet ettiğimi düşünüyordum. Umarım işi çıkar ve gelmez yoksa sinirden kafasını masaya vurabilirim.

Elimde poşetlerle marketten çıktım. Poşetleri arabaya yerleştirirken bir el silah sesi duydum. Elim belimdeki silahıma gitti ama etrafta fazla sivil olduğu için çıkarmadan etrafa bakmaya başladım.

İlerde bir grup erkek vardı. Daha doğrusu iki grup vardı ve anladığım kadarıyla kavga etmeye hazırlanıyorlardı. En önde duran elindeki silahı havaya kaldırıp ateş etmişti.

Önce hızla polisi aradım ve ardından onlara doğru yürümeye başladım. İki grubun tam ortasında durduğumda bakışlar bana deymişti. İçlerinden birisi bana bakıp "Ne yaptığını sanıyorsun çekil şuradan." dedi. Beni koluyla geri itmek için hamle yapacağı sırada kolunu tutup ters çevirdim.

Elinde silah olan bana silahını kaldırınca belimden silahı çıkardım ve "At silahını yere." diye bağırdım. Tam o sırada bana doğru bir adım atıp bana yumruk atmak isteyen bir çocuğu daha fark edip eğildim. Hızla dizine bir tekme atınca yere düştü ve bu seferde karnına bir tekme attım onun kendine gelmesi biraz sürerdi.

Bunları yaparken hala karşımdaki çocuğa silahımı tutuyordum. Karşımda duran çocuk bana korkuyla bakıp "Kimsin?" diye sordu. Ona cevap vermeden polisler geldi ve silahlarını bize doğru tutup "Eller havaya!" diye bağırdılar.

Diğerleri kaçamayacaklarını anlayınca ellerini kaldırdı ama ben sakin bir şekilde silahımı belime taktım. Polislerden birisi bana bakıp "Ne yaptığını sanıyorsun ve silahını!" diyerek bağırdı.

Bana bağran polise doğru ilerledim ve cüzdanımdan askeri kimlik karımı çıkartıp gösterdim. Gözleri biraz irileşti ve hemen hazır pozisyona geçip "Özür dilerim komutanım!" dedi.

Ona bakıp "Bunlarla siz ilgilenirsiniz benim karakola gelmem gerekir mi?" diye sordum. "Gerek yok komutanım biz arkadaşlarla ilgileniri." dedi. Başımı sallayıp yanlarında uzaklaştım.

Bu günde herkesin kavga edesi vardı. Arabayı biraz hızlı sürerek eve 5 dakikada gelmiştim. Geç kaldım umarım yemekler yetişir diye düşünüp hızla mutfağa girip yemek yapmaya başladım.

Marketten matı almıştım onu haşlayıp yoğurtladım ve bu kadar kısa sürede yapamayacağım için sarmayı dışardan almıştım onun dışında dolma,pilav ve çorbayı hızla yapmıştım.

Yemekler pişerken time evin konumunu attım ve "Saat 6'da bekliyorum." yazdım. Saat daha 5:30 da ben sofrayı kurmuş oturuyordum. Tam o sırada kapı çaldı kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım ve karşımda Yusuf ve Alper'i gördüm.

Gülümseyerek "Hoş geldiniz, buyrun geçin." dedim ve beraber içeri geçtik. Alper sofrayı görüp "Hoş bulduk komutanım, biz önceden gelip hepsini yiyelim diye düşünmüştük ama sanki siz bizi bu mükemmel sofraya oturtmazsınız." dedi.

"Evet çok doğru bildin herkes gelince sofraya oturabilirsiniz." dediğim sırada kapı yine çaldı. Kapıya doğru yürüyüp açtığımda karşımda Canan'ı gördüm. Yine gülümseyerek "Hoş geldinn." dedim. Oda aynı şekilde gülümsedi ve "Hoş buldum komutanım." dedi.

Beraber içeri girdiğimizde Yusuf'u tam sarma alırken gördüm hızla eline bir tane vurdum. Yusuf irkilerek geriye çekilde ve "Komutanım bir tane yesem ne olurki?" dedi.

Kınayıcı bir bakış attım ve Canan'a dönüp "Hayırdır erken gelmişsiniz." dedim. Canan bana gülümsedi ve "Belki yardımım dokunur diye erken geldim komutanım." dedi.

Oturup onlarla biraz muhabbet ettikten sonra kapı çaldı. Diğerleri konuşmaya devam ederken ben kalkıp kapıyı açtım. Karşımda odunu görünce yüzümdeki gülümseme biraz gitti ama yinede gülümseyerek "Hoş geldiniz komutanım." dedim. Odunda aynı şekilde "Hoş bulduk." dedi.

Odun içeriye geçerken arkasından Bora'yı gördüm. Bana bakıp "Merhaba komutanım." dedi ve elindeki tatlı poşetini bana uzatıp "Bu sizin için." dedi.

Gülümsedim ve "Teşekkür ederim ama ne gerek vardı." dedim. Beraber içeriye girdiğimiz sırada Canan bana bakıp "Komutanım Ahmet biraz gecikecekmiş ve Halil'de acil işi çıktığını söyledi." dedi.

Canan'a bakarak "Ahmet çok mu gecikirmiş bekleyelim isterseniz." dedim. O sırada odun konuşmaya başladı "Ben aç geldim kimseyi bekleyemem." dedi.

Sesimin sinirli çıkmaması için çabalayarak "Tamam o zaman buyrun sofraya geçelim komutanım." dedim. Komutanım kısmına biraz baskı yapmış olabilirim.

Hep beraber sofraya geçtiğimizde Bora benden önce davranıp içeceklerin oldu tarafa geçti. Herkese "Ne içersiniz?" dedi. Herkes içeceklerini aldıktan sonra yemeğe başladık.

Yemekte sadece arada Yusuf'un ve Alper'in espiri yapması dışında kimse konuşmadı. Yemeğe başkayalı on dakika olmamışken kapı çaldı hızla ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtım ve Ahmet'i görüdüm.

Gülümseyerek karşıladım ve beraber içeri geçtik Ahmet diğerlerinede selam vererek masaya oturdu. Hayır yani 10 dakika beklese sanki açlıktan ölüyor ayı.

                                           🤍

Ee bölümü nasıl buldunuz canlar?

Komutan hakkında düşüncelerinizi alayım.

Yıldıza basmayı unutmayınnn⭐️

Sönmeyen Alev Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin