Onun yapacağı açıklamayı bile dinlemedim. Eve gelip tüm her şeyimi yanıma aldım.
O özel çiçeğimi aldım artık dönüş yolculuğu başlayacaktı. Evet,geldiğim yer neresiyse oraya dönecektim.
O buraya gelmeden önce benim gitmem gerekiyordu çünkü onun o suratını görmek bile istemiyordum.
Terk etmek her zaman bana zor gelirdi ama bu kez zor gelmemişti.
Çiçeğimde yanımda olduğuna göre artık gidebilirdim,kapıdan çıktım ve uzun bir yolculuk vardı artık önümde.
"Nilüfer gitme!" Farkında olmadan bana bağırmıştı ama gidecektim ve o buna engel olmayacaktı.
"Gideceğim. Sen bir kendini benim yerine koysan anlarsın, mezarlıkta söylediğim gibi seni terkediyorum ve sen buna engel olamayacaksın." Kolumu tuttu ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Beni dinlemediğin için pişman olacaksın Nilüfer. Keşke onu dinleseydim diyeceksin,kalbin acıyla yanacak ve hayal kırıklığına geri döneceksin. Eğer bunun olmasını istiyorsan git. Gitmek istiyorsan engel olmam" dedi ve kolumu bıraktı.
"Hah şöyle yola gel,ben burada seninle kalmayacağım ve gideceğim. Ben hep hayal kırıklıkları içindeydim,belki bir umut senin ile bunu unuturum sanmıştım ama yanılmışım. Büyük bir hayal kırıklığısın subay." Yüzüne son bir kez bakmak bile zor olmuştu.
"Gidiyorsan git Nilüfer,beni kendinle sınamaya devam et ama sende mutsuz olacaksın." Son sözleri bunlar oldu çünkü ben arkamı dönüp ilerlemiştim.
Artık benim için bitmişti her şey ve dönüş yolculuğu yapacaktım.
İstanbul gemisine binmek üzere limana gelmiştim. Rahat rahat gidebilirdim çünkü harp bitmişti.
Harp bitmişti ama kalbimdeki harp bitmemişti. Harp kadar zor bir şey vardır,oda kalbindeki hissettiklerinin karmaşıklığıdır ve tüm vücuduna yansır.
Gitsem mi? Gitmesem mi? Düşünmekten kafayı yiyecektim az kalsın ama ben karar verdim. Dönüşü olmamak üzere gidecektim ve gemiye bindim.
Dönüşü olmayan İstanbul yolculuğu başlayacaktı birazdan. Gemiye bindikten sonra eşyaları kamerama koydum,çiçeğimi ise güvende olacak şekilde koydum ve kameramda dinlenmeye başladım.
Ali'nin Anlatımıyla
Nilüfer'in beni terkedişini bir kez daha yaşamıştım ama onu gitmekten alıkoyacaktım.
Beni dinlemedi,bir kere olsa dinleseydi ölür müydü? Gitmek için bahane olarak bunu mu kullanmıştı? Görevim İstanbul'a çıkmıştı ve oraya gitmem gerekiyordu.
İstanbul'a gitmek için olan gemilerden birine bindim,kamerama çıktım ve orada dinlenmeye karar verdim.
Nilüfer ile tanıştığım yer Galata Kulesinin yanından tekrar mı geçecektim? Belki orada Nilüferle tekrar rastlaşırdık,beni dinlerdi ve gitmektende vazgeçerdi ama onu o kadar kararlı gördüm ki ben bile onu vazgeçiremezdim.
Şansımı son bir kez daha deneyecektim,Nilüfer bir kere beni dinlesin diye elimden gelen her şeyi yapardım ve onu elinden tutup o Galata Kulesi önünde yürümeyi çok isterdim.
Kaç saat geçmişti? Gemiye bineli 2 saat olmuştu. O gideli ise 4 saat olmuştu ama kokusu hala burnumdaydı.
Onu bulacağıma dair bir söz vermiştim ve onu yine tutacağım.
-Nilüfer
Kameradan çıktım,denizi izledim,başımı gökyüzüne çevirdim ve aya baktım.
2 yıl önce Ali Aya bakmış ve beni hedef göstererek hep umudun çiçeği olacaksın demişti. Peki ya hala umudun çiçeği miydim? Değildim çünkü o çiçek solmak üzereydi ve belkide çoktan solmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GALATA'DA DOĞAN AŞK-I SAADET
Historical Fiction2023'lerde olan Nilüfer Galata Kulesindeyken geçmişe 1920 lere ışınlanır. Tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gider... 1920'lerde bir Türk subayına aşık olacağından habersizdir. Bu onun başına gelen en güzel olay olur sonrasında. Ben onun için geldi...