16 Şubat

12 1 0
                                    

Bir sayfa daha okuyup yatacaktı. Yarın da kalan 2 3 sayfayı okuyabilirdi. Pazartesiden önce bitirmesi gerekiyordu çünkü düğünleri yaklaşıyordu ve ona odaklanması lazımdı.

"Sevgili Jisung,

Artık her hafta farklı günde yapıyoruz. Bazen haftada iki kez ama siz bizim bilmenizi istediğimiz kadarı biliyorsunuz. Artık yeni vakalar olmuyor bu da eskileri bitirirsek uzun bir süre bu konuda yeni suç olmayacak demek. Sizin sikik ceza sisteminiz değil bizimki işe yaradı fark ettin mi? Belki de o kadar kötü değildir yaptığım değil mi Jisung? Eğer 1 ay daha bir şeye ulaşamazsan dosyayı kapattıracaklar sana. Ben istemediğim sürece de bu dosya hakkında bir şey öğrenemezsin Jisung. Şimdi gitmem lazım çok yorgunum uykum var.

Seni seviyorum dikkat et kendine :)

16.02.23"

Yazan bambaşka biri gibi hissettiriyordu Jisung'a. Felix onunla asla böyle konuşmazdı. Zaten çok sık küfür eden biri de değildi. Felix'ten nefret etmiyordu ama belki Felix ondan nefret ediyordur diye düşündü.

16.02.2023

(Felix's pov)

İşyeri bu aralar çok yorucu geçiyordu. Bazen izin günlerimde bile çalışmak zorunda kalıyordum. Bu yorgunluğum biraz Hyunjin'le olan ilişkimize de yansıyordu. İster istemez küçük şeyler için ona patlıyordum ama her defasında alttan alıyordu. Biraz daha dikkat etmezsem büyük bir kavgaya dönüşebilir ve bunu istemiyorum. Onu kaybetmemek için her şeyi yapabilirim.
Şu an çıkmak için son işlerimi tamamlıyordum. Çektiğim fotoğrafları zarfın içine koydum ve gerekli yere götürülmesi için Jeongin'e verdim. Saat 9 olmuştu. Bir an önce eve gidip kendimi duşa atmak istiyordum. Jeongin dediğim şeyi yapıp geri döndüğünde artık çıkabilirdik.

"Seni bırakmamı ister misin?"

"Çok iyi olur Hyung"

"Tamam hadi" eşyalarımızı alıp arabama bindik. Havalar çok soğuk olduğu için her gün arabayla geliyordum. Jeongin her koşulda metroyu veya otobüsü kullanıyordu ve bu saatte soğukta otobüs beklemesini istemiyordum. Yarım saat sonra evinin önüne gelmiştik.

"Çok teşekkür ederim Hyung"

"Ne demek" diyip saçlarını karıştırdım. Bunu yapmama sinir oluyordu ama eğlenceliydi yapmak. Bana göz devirdikten sonra kemerini açıp indi arabadan ve evine girdiğine emin olduktan sonra ben de eve sürdüm.

Eve vardığımda saat 10'u geçiyordu. Eski rutinimi o kadar özledim ki. Arabayı uygun bir yere park edip gelirken aldığım yiyeceklerin poşetini de alıp indim arabadan. Eve girdiğimde koltukta oturan bir Hyunjin beklemiyordum. Pardon sinirli bir Hyunjin. Bir şey olmuştu?

"Aa ne ara geldin?" dedim.

"Niye bu kadar geciktin 9'da çıkmadın mı?"

"9da çıktım da-"

"Felix gerçekten şu an bahane dinlemek istemiyorum 2 haftaya yakın bir süredir bana soğuk davranıyorsun her şeyden tartışma çıkarıyorsun eve böyle çok geç saatlerde geliyorsun ve bana mesaj atma gereğinde bile bulunmuyorsun"

Bir dakika düşündüğüm şeyle mi suçlayacaktı beni?

"Eğer başkası varsa dürüstçe söyle çünkü birinden falan duyarsam kalbim daha çok kırılır"

"Sana inanamıyorum"

"Ne"

"Böyle bir şey yapacağımı nasıl düşünmüş olabilirsin Hyunjin eve geç gelme sebebim bazen Jeongin'i evine bırakıyorum hava soğuk olduğu için bugün de o günlerdendi. Aç kalmamak için dönüşte de kendime yemek almak için durdum. Sana mesaj atmayı unuttum çünkü çok yoğun geçiyor günler özür dilerim bunun için ama keşke beni suçlayacağına dinleseydin" diyeceği şeyi dinlemeden girdiğim kapıdan geri çıktım. Gelirken yağan kar daha da çoğalmıştı ve her yere beyazlık hakimdi. Çimlerde biriken karın üstüne oturdum ve bacaklarımı kendime çektim. Şu an ağlamayı her şey çok istiyordum. Kafam çok doluydu, hayatım çok doluydu. Birine yetişsem diğerine yetişemiyormuşum gibiydi. Çok yoruldum artık. Soğuğun verdiği şok ve kafamdaki düşüncelerin verdiği acıyla gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Her şeye rağmen tutunduğum tek dal şu an beni onu aldatmakla suçluyordu. Ben ona dokunmaya bile kıyamazken böyle bir acımasızlığı yapacağımı düşünmesi canımı daha çok yakıyordu. Şu an uzun süre sonra güzel bir akşam geçiriyor olabilirdik. Onu görünce yorgunluğum giderdi benim ama şu an daha da yorgun hissediyordum.

İlk kez onun yüzünden yorgun hissettim kendimi.

Daha çok akan gözyaşlarım bir çift el tarafından silinince o tarafa baktım. Ne kadar daldıysam yanıma gelip oturduğunu bile fark etmemiştim. Kollarımı boynuna sarıp kafamı omzuna gömdüm. Ağlama sebeplerimden biri olsa da yine ona sığınıyordum. O da bir kolunu belime sardı diğer koluyla saçlarımı okşadı ve küçük öpücükler kondurdu. Birkaç dakika sonra sakinleştiğimde kafamı kaldırıp baktım yüzüne. Soğuktan kızaran dudakları ve burnu ile o kadar güzel gözüküyordu ki şu an öpmemek için zor duruyordum.

"Ben özür dilerim Felix sadece seni kaybediyormuşum gibi hissettim ve bu beni panikletti saçma sapan bir şeyle suçladım seni gerçekten çok özür dilerim"

"Ben de özür dilerim öyle hissettirdiğim için" 

Yüzümü avuçları arasına aldı. Aramızdaki mesafeyi kapatırken elime aldığım bir avuç karı yüzüne attım ve hızlıca kalkıp koşmaya başladım fakat adımları benimkinden büyük olduğu için kapının önünde belimden kavrayıp yakaladı beni.

"Benden kaçabileceğini mi sandın"

"Bir an ümitlenmedim değil" dedikten sonra ona döndüm ve arkasındaki duvarla arama aldım.

"Seni çok seviyorum Hyun ve hiçbir şey bunu değiştiremez"

"Ben de seni çok seviyorum Lix" daha fazla vakit kaybetmeden dudaklarımızı birleştirdim. Belimden tutup vücutlarımızı birleştirdi. Alt dudağını acıtmadan ısırdım ve biraz açılan ağzına dilimi gönderdim. Biraz daha süren öpüşmemizin sonunda Hyunjin beni kucağına aldı ve eve girdik.

☆☆☆☆☆
gunlukte yorgun oldugunu soyleme sebebi belli oldu 🤭

biraz kisa oldu farkindayim gecis bolumu gibiydi bu son 2 bolum bundan sonrakiler yine 1000 kelimeyi gecer

OY VE YORUM UNUTMAYIN<33

Kelime sayısı:822

Gorusuruzz

diary // hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin