5. Hacımemiş Camii

2.1K 350 135
                                    





Sevgili Nilu,

Görüşmeyeli nasılsın?

Adetten diye sormuyorum; hakikaten nasılsın? Günler, hatta haftalardır, fazla sıcak bir iklimde ben nereye gidersem çantamın içinde benimle geziyorsun. Evet, açıp iki satır yazmadım sana ama her an yazabilecekmiş gibi soluğumu ensende tutuyorum. Benimle beraber geziyor, gördüklerimi görüyor, duyduklarımı işitiyorsun. Bir işte sahne önü masalardan birine oturman eksik kaldı! Bilmem bu durumdan rahatsız mısın?

Beni soracak olursan; şu duyduğun su sesi boşa değil. Sana bu satırları adı "Nefertiti" olan bir teknenin kıçına serilmiş güneşlenirken yazıyorum. Şimdi baktım da, Nefertiti, Mısır'ın en güçlü kadınlarından biriymiş. Gücü nereden geliyormuş biliyor musun? Elbette kocasından.

Tarihte gücünü doğuştan alan getiren bir kadın var mı, hiç bilmiyorum. Bildiklerim hep bir erkekten lütuf güçlerle yaşamış. Geçen akşam sahnede, mola verdiğimiz anlardan birinde, ön masa müşterilerinden biriyle sohbet ederken "Senin torpilin nereden geliyor?" diye sordu bana. Önce bocaladım. Kimse "torpilli görünmek" istemez. Ama torpilli miyim, evet. Alaçatı'nın göbeğindeki bir mekâna şarkıcı diye dişimle tırnağımla geldim demek istesem de öyle bir dünya yok. "Bağlantılar" var. "Tanıdıklar" var. "Şans" var. Var da var işte.

Kadıköy'de arkadaşlarla beraber müdavimi olduğumuz yerlerden birinin işletmecisi yönlendirdi beni Salim Bey'e. Aynı zamanda arkadaşımın sahne yaptığı bir mekandı bu. Kendisi Çeşme'ye gelebilecek olsa elbette bu güzel işi elinin tersiyle itmezdi. Yalnız ben de değil, birkaç sınıf arkadaşım aynı anda video gönderdik Salim Bey'e. Bir nevi seçmelere girdik. Salim Bey beni seçti. Böyle başladı Çeşme maceram. Ha yeteneksizin teki değilim, sahip olduğum koltuğu doldurmasını biliyorum. Yalnız kaşıma gözüme bakıp da almadılar beni. Ama etkisi olmuş mudur?

Olmuştur Nilu. Olmamıştır demek isterdim ama bir çarşafın ardından şarkı söylesem kimsenin umurunda olmam. Kimse de sesi ne güzelmiş demez. Ya da yüz kilo olsam, al bu sahne senin derler mi bana? Demezler Nilu; dedirtmem için elli kilo bir insandan misliyle fazla çaba sarf etmem gerekir. Yazılı olmayan hayat kuralları bunlar, öğren Nilu.

Nefertiti'nin kıçında günü batırıp meyve yerken bunları yazmam tuhaf mı bilmiyorum. Senle konuşmak beni kendi içimde yolculuklara çıkarıyor. Yoksa burada zaman tam olarak "vur patlasın çal oynasın" ile geçiyor. -Elçin sağ olsun.- Tabii bu dediğim çalışmadığım zamanlar için geçerli. Ama çalışmak da hiç yormuyor beni.

Repertuvarım daha üçüncü günde beni sıkmaya başlayınca yeni yeni şarkılarla kendimi güncelledim. Bazen bir anda esiyor sahnede bir şarkıya giriveriyoruz. Müzisyenler iyi olunca şarkı söylemek çok daha keyifli bir hal alıyor ve ben kelimenin tam anlamıyla "kendimden geçiyorum."

Sana en son annemin çok sevdiği bir şarkıdan bahsetmişim. Kamuran Akkor. Evet, senle konuştuktan iki gün sonra onu sahnemim son şarkısı yaptım Nilu. Hemen o akşam söyledim demek isterdim ama haddimi bildim. Yükünü kaldırmadan şarkının içine girmek gibi bir delilik yapmadım.

Aslında şöyle oldu; perşembeye yetiştirecektik şarkıyı. Sabredemeyip çarşamba gecesini kapatırken misafirlere şöyle bir bakıp "Sizinle bir şey yapalım mı?" dedim. Hazır olmak değildi benimki ama hazır hissetmekti. Sonra Metin'e baktım. "Hayır," dedi. "Lütfen," dedim. Güldü, "Yarını bekle," dedi; dedi ama Emre o sırada, sessiz tartışmamızı umursamadan şarkıya girince...

Arabesk PavyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin