1. BÖLÜM

176 15 86
                                    

Son kez aynadan kendime baktım. Üzerimde derin göğüs dekolteli, diz kapağımın üzerinde, siyah saten bir elbise vardı. Yüzümde abartılı bir makyaj vardı. Uzun saçlarım ise dalgalıydı. 20 yaşında olmama rağmen sanki şuan 23 gibi felan gösteriyordum. İşte hazırdım. Masamın üzerinden çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım. Adres belliydi. Seul'un işlek barlarından biri.

Kimliğimi gösterip içeri girdim. Gözlerim çevreyi taradı. Hedefi görünce sevindim. İşim kolay olacaktı çünkü onun da gözleri kız kesiyordu. Vakit kaybetmeden ona yakın bir masaya oturdum. Bir şeyler sipariş edip beklemeye başladım. Görev basitti. Adamı odaya çıkar ve etkisiz hâle getir. Sonrasıyla ise ben ilgilenniyordum. Adamlar gelip onu mekana götürüp konuşturacak.

İçki geldikten sonra yudumlamaya başladım. Bir yandan da etrafa bakıyordum. İçimden ona kadar saymaya başladım.
1,2,3,4,5,6,7,8,9, ve

"İyi günler hanımefendi oturabilir miyim"

Cilveli bir gülüşle başımı sallayıp oturmasını bekledim. Kadehim bitince benim yerime garsona seslendi ve iki bardak daha istedi. İçkiler gelince sohbete başladı.

"Buraya ilk gelişiniz galiba daha önce sizi görmedim."

"Evet, ilk defa geliyorum, tercihim normalde iki sokak aşağıdaki bardan yanaydı ama ne yazık ki orası bugün kapalıymış. Ben de burayı denemek istedim."

"Anlıyorum. Aslında sevindim. Sizin gibi güzel bir kadının her gün buraya gelmesi lazım."

"Burayı da sevdim açıkçası, bugünden sonra buraya geleceğim."

"Evet, anlıyorum. Bu gece boş musunuz?"

Şeref yoksunu herif. Dediklerimi dinlemediğinden eminim. Cücük kadar aklı var onu da başka şeylere kullanıyor. Her neyse işime gelir. Kolay olacak.

"Fazla cüretkar oldu. Hızlı gitmiyor musunuz?"

"Hayatı hızlı ve hazlı yaşamayı severim. Soruma bir cevap alamadım."

Gerizekalı herif ya. Kendini ne sanıyorsa

"Bu gece bir planım yok. Ama anlaşılan sizin var."

"Benim evime gidelim. Konuşmaya orada devam ederiz."

"Evlere gitmiyorum. Sevdiğim bir otel var. Oraya gidebiliriz."

"Parasını sen ödersen olur."

Cimri herif ben sana bir ödeteceğim. Hayatın boyunca borçtan kurtulmayacaksın.

"Kabul, hadi gidelim."

Böylece bardan birlikte çıktık ve istediğim otele geldik. Resepsiyondaki adam beni görünce gülümsedi ve prosedür olarak biraz konuştuktan sonra odanın anahtarını alıp odaya çıktık.

İçeri girince salak adam hemen kapıyı kapattı ve üzerini çıkarmaya başladı. Harbi diyorum bu adam beyin yoksunu. Çantamdan şok cihazını aldım ve adama yaklaşmaya başladım. Bizim beyinsiz de salakça sırıtıp yanıma yaklaştı. Tam dudaklarıma doğru eğilince şok cihazını boynuna yasladım ve şok verdim. Ne olduğunu anlayamadan yere düşüp bayıldı.
Tahminimden daha kolay olmuştu aslında. Hemen Dohyun amcayı aradım. Kendisi benim patronum olur. Böyle emirleri o bana verir. İşimi tamamladığımı söyledim ve odadan dışarı çıktım. Resepsiyondaki adama anahtarı teslim ettim. Kendimi dışarı bıraktım.

Midem bulanmaya başladı. Çantamdan ilaçlarımı çıkardım ve içtim. İlerde bir bank vardı. Oraya oturdum ve havayı içime çektim. Kendimi tanıtmam gerekiyor galiba. İsmim soo-min. Kore'de doğdum. Babam Türk annem Koreli. İkisini de tanıma fırsatım olmadı çünkü bakmayacakları çocuklarını doğurup gittiler. Bir çöp kutusunun yanına beni bırakmışlar. Dohyun amca oradan geçerken beni görmüş ve yanına almış. Belli bir yaşıma kadar onunla yaşadım. Daha sonra eğitimlere katıldım ve ajan oldum. Bütün bunları büyüyünce bana dohyun amca anlattı. Ailemle iletişime geçmiş ve beni istemediklerini söylemişler. Beni istemeyeni ben niye isteyim ki? Böylece dört elle dohyun amcanın bana verdiği görevleri yaptım. 18 yaşına gelince ilk görevime katıldım ve o zaman bu zamandır ajanlık yapıyorum. Henüz usta ajan olamadım ama böyle devam edersem yakında olacağımı biliyorum. Bu zamana kadar en büyük yardımcım dohyun amca oldu. Bana babalık yaptı. Şuan kendi evimde yaşıyorum. Sanılanın aksine büyük bir teşkilatız. Her yerdeyiz.

Stray Kids Mafya GünlükleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin