Sabah uyandığımda nerede olduğumu sorguladığım kısa bir andan sonra yaşananları hatırladım. Hyunjin'in yatağında yatıyordum. Minho'nun verdiği ağrı kesicilerin etkisi geçtiği için yine ağrılarım başlamıştı. Sırtım çok ağrımasa bile kollarım ve bacaklarım acıyordu.
Kafamı çevirdim ve Hyunjin'i gördüm. Hyunjin odanın içinde, ilk gördüğüm gibi koltukta uyuyordu. Bu sefer üstünde t-shirt vardı. Koltuğun ayak ucunda oturmuş ve telefon oynayan jeongin'i de gördüm. Galiba riskli olduğu için bu gece uyumamıştı. Kısık çıkan sesimle ona seslendim.
"Jeongin, jeongin!"
Telefondan kafasını kaldırdı ve bana baktı. Koltuktan kalkıp yanıma geldi ve yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Günaydın. Nasıl hissediyorsun kendini?"
"İyiyim. Sen nasılsın? Şey, kafan çok acıyor mu?"
Suçlulukla sorduğum soruya karşı kıkırdayarak cevap verdi.
"Yok ben iyiyim. Ama gerçekten tebrik ediyorum seni. Yaralı ve hasta halinle süper bir atış yaptın ve beni tam on ikiden vurdun. Neyse. Senin kolun nasıl? Acıyor olmalı."
"Çok acımıyor. Düne göre daha iyiyim. Bu arada teşekkür ederim. Yani kafana telefon fırlatmama rağmen benimle bu kadar güzel ilgilendiğin için. Ayrıca ateşimi düşürmek için de çok çabaladığını biliyorum. Ben panik olduğum için sağlıklı düşünemedim. Her şey için teşekkürler."
Bunları söylerken kızarmıştım. Sürekli kafamda ona telefon fırlattığım sahne oynuyordu. Jeongin de gülerek cevap verdi.
"Hiç sorun değil. Seni anlıyorum. Sen doğru olanı yaptın. Aslında ben de sana bir şey demek istiyordum. Sen Hyunjin hyunga bakma. Normalde herkese karşı ultra mega Kibardır ama dün biraz gergindi. Sana söylediği sözler de o yüzdendi. Hayatımda tanıdığım en güçlü ajansın. İlaçlara bu kadar dayanman bile hepimizi şaşkına çevirdi. Doktorların yüz ifadesini görmen lazımdı. Ağızları bilmem kaç metre açık şaşkın şaşkınlardı."
Bunları söylerken ikimiz de gülmüştük.
"Teşekkür ederim jeongin."
Dedim. Gülümsedi.
Karnım acıkmıştı ama söylesem mi söylemesem mi diye düşünüyordum. Tam bu sırada jeongin
"Aç olmalısın. Ne zamandır bir şey yemedin. Ben mutfağa inip sana bir şeyler getireceğim. İçeri girdiğimde yine kafama telefon firlatmayacaksan gidiyorum"
Dedi. İkimiz de güldük ve jeongin odadan dışarı çıktı. Yat yat sıkılmıştım. Doğrulup oturmak istiyordum. Birkaç başarısız deneme sonucunda pes ettim. Keşke jeongin gitmeden önce ondan rica etseydim. Tam bu sırada Hyunjin'in sesini duydum.
"Yardıma ihtiyacın olduğunda söylemekten çekinme."
Aniden ses duyunca irkilmiştim. Kafamı koltuğa çevirdiğimde gözlerinin hâlâ kapalı olduğunu gördüm. Biraz sonra gözlerini açarak bana baktı. Koltuktan kalkıp yanıma geldi.
"Oturmana yardım edeyim. Kasma kendini ve serbest bırak."
Uyarısından sonra kendimi serbest bıraktım. Koltuk altlarımdan tutarak beni oturur bir pozisyona getirdi ve yatak başlığına sırtımı yasladım. Canım acımış ama sesimi çıkartmamıştım. Bu durumu fark eden Hyunjin içli bir nefes verdi.
"Seninle konuşmak istiyordum. Dünkü olanlar için özür dilerim. Her şey çok ani olduğu için kendimi toparlayamadım. Dediğim bütün kötü lafları geri alıyorum. Gerçekten çok gergindim. Grubumuzda yeni bir üye istemiyorduk ve bu bile bizi yeterince germişti. Üstüne Dohyun amcadan da azar yiyince kendimi çok kötü hissettim ve sinirimi senden çıkarttım. Sen kötü bir ajan değilsin. Aksine yeterince ilaçlara dayanarak çok güçlü bir ajan olduğunu kanıtladın. Hem jeongin'in kafasına isabet ettirdiğin telefon bile yeteneklerini anlamama bir sebep. Tekrardan özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids Mafya Günlükleri
FanficEğitimli bir ajan olan kızımız her zaman bireysel çalışır ama gelen bir emir üzerine yeni bir gruba katılır ve macera başlar.