Alparslan Uhud'un elini iki elini arasına alarak 'lütfen' diyerek fısıldadı. Çok emindi kızı Uhud ile vakit geçirmeye başlarsa iyi olacaktı. Bunu tüm kalbi ile hissediyordu.
"Tamam beni hastahaneye götürün." dedi.
Kapının önünde onları şaşkınlıkla izleyen kardeşine bakıp yanından geçti.
Ubeyde ise daha demin yaşanan olayları tekrardan yaşıyormuş gibi yerinde donup kalmıştı.Alparslan hızla sürerek arabasını hastahanenin bahçesine park etti. Birlikte arabadan inip hastahaneye doğru yürüdüler.
Pera'nın odasına vardıklarında, içeriye sessizce girdiler.
Önlerinde yatağın üstünde baygın şekilde yatan kızı gören Uhud gözlerini kısarak Pera'nın bileğine baktı. Gördüğü sargılı bilekler ile on yedi yıl geriye gitmiş gibiydi. Yine birinin intihar ettiğini ve bileklerini kestiğini görünce nefesi daralmış gibi hissetti.
Alparslan kızının yanındaki koltuğa oturunca Uhud da sandalyeyi Alparslan beyin yanına çekerek oturdu.
"Şimdi görüyor musun ne kadar çaresiz olduğumu?" dedi Alparslan
Çok yıpranmıştı... Kızını tek başına büyütmek onu çok yıpranmıştı. Yere düşüp dizi kanasa bile dokunamadığı bir kızı vardı. Hiç bir zaman yaralarını saramamıştı.
"Peki daha önce ne zaman intihar etti." dedi Uhud
"Bundan beş yıl önceydi. Yine bir kriz geçirmişti. Bende krizi atlattıktan sonra yalnız kalsın diye odasına hiç uğramamıştım. Biraz zaman sonra içime kötü hisler dolmaya başlayınca odasına girip Pera'yı aynı bugün ki gibi kanlar içinde gördüm."
"Neden yaptığını söyledi mi?"
"Söylemiyor. Hatta birazdan uyansa birinin ona dokunup buraya getirdiğini bildiği için bile kriz geçirebilir." dedi ve ekledi. "Uhud bey lütfen daha demin söylediklerimi düşünün. Resmi nikah yapmanıza gerek yok dini nikah kıysanız yeterli."
Uhud karşısında yalvaran gözleri ile ona bakan adamın piskolojisinin çok iyi bir durumda olduğunu düşünmüyordu. Şimdi nasıl yardım edeceğini de bilmiyordu.
"Ubeyde'nin yanına getirin bende uzaktan ne yapılması gerekirse yaparım." dedi Uhud
"Anlamıyorsunuz Uhud bey Pera sinirlenip çıktığı birinden bir daha tedavi almaz."
Pera yanlarında konuşan kişilerin sesini bir fısıltı olarak duyuyordu. Mavi gözlerini kıprıştırarak karşınında oturan kişilere baktı. Bulanık görüyordu. Tekrar kapatıp açtı gözlerini ve yine gördü o toprak gözleri.
Fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Gözlerin... Gözlerin ölümü hatırlatıyor."
Uhud ve Alparslan duydukları sözler ile bakışlarını hemen Pera'ya çevirdi.
Şaşırmıştı Alparslan çünkü kızı uyandığı gibi kriz geçirir diye düşünmüştü."Peram iyisin değil mi?"
Pera hâlâ Uhud'a bakıyordu. Uhud ise Alparslan beye bakıyordu. Pera cevap vermeden bakışlarını babasına çevirip kafasını salladı.
"Neden kızım?" Dedi acı dolu bir ses ile
Pera ise sorulan soruyla başını onların tersi tarafa çevirdi.
Alparslan yerinden kalkarak
"Uhud bey biraz gelir misiniz?"
Uhud hemen ayağa kalkıp birlikte odadan çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hıçkırık Misali
Teen FictionSarılmak... Belki dünyadaki en güzel şeydi. İnsanlar, üzgün olunca birinin ona sarılma isteğiyle dolup taşarlar ancak Pera bunların hiç birini hissetmemişti. O, sarılmayı sadece ona eziyet veren bir şey olarak görüyordu. Hayatı odasının dört duvarı...