5. bölüm

293 30 1
                                    

Yüzüme vuran, serin rüzgara karşı gözlerimi yumdum. Her yer karanlıktı...
Odamın balkonunda oturup sessizliğin sessine karşı huzurla doldum. Kimse yoktu, rahatsız edecek kimse...

Gün içinde yaşanan çoğu olay gözümde film şeridi gibi geçiyordu. Etraf bu kadar sessizken beynimin içindeki sesler beni yoruyordu. Yalnızdım ama düşüncelerim hep kalabalıktı.

Daha üç gün önceye kadar tanımadığım bir adamla sözlenmiştim. Hatta yarın evimiz için eşya bakmaya gidecektik. Çoğu zaman okuduğum kitaplarda hayatın sürprizlerle dolu olduğunu okumuştum ama sadece gülmüştüm. Benim hayatım sürpriz olmayacak kadar durağandı, çünkü...

Oysa şimdi durağan hayatım bir anda neden hareketlenmişti?

Boğazımda oluşan kuruluk ile odamda olan sürahime doğru yürüdüm. Boş olduğunu görünce elime alıp mutfağa gitmek için odadan çıktım.

Tam mutfağa geçecekken Uhud'un getirdiği çiçek ve çikolatanın hâlâ ayakkabı dolabının üstünde gördüm.

Ayakkabı dolabının yanına gidince, çiçeğin normal olan çiçeklere benzemediğini fark ettim. Çünkü bu çiçek diğerleri gibi pembe, mor, sarı değildi. Yaprağı andıran bir çiçekti.
Üstüne üstlük çiçeği saksının içinde getirmişti.

Bu benim hoşuma gitmişti. Çiçeklerin dalından koparılması hiç hoşuma gitmezdi. Çoğu insan, çiçekleri kopardığında bizim gibi canları olduğunu düşünmeden hareket ediyordu ve bu benim hiç hoşuma gitmiyordu.

Çiçeğe elimi değdirdiğim de birden büzülmesi ile şaşkınca baktım. Neden böyle yaptığını anlamak için tekrar dokununca elime batan diken ile bir anda irkilerek elimi çektim.

Bu da neydi şimdi... Tamam anladım beni sevmiyordu ama böyle bir çiçek getirmesi ne kadar mantıklıydı. İnsan düşmanına almaz böyle bir şeyi... Hem nereden çıkmıştı bunun dikenleri hiçte gözükmüyordu.

Hâlâ çiçeğe dik dik bakarken yanında olan zarfı fark ettim. Elime alıp içinde olan yazıya baktım.

"Küstüm otu... Bana birini hatırlatıyor. O da dokunulmaktan hoşlanmıyor ve gerçekten çok narin ama şu yönden benzemiyor gibiler küstüm otu, çok rahatsız edilirse dikenlerini gösteriyor ve ona yaklaşanlara zarar veriyor. O ise kendine zarar veriyor.
Bu arada uyarmış olayım fazla rahatsız etme otu... Aslında nerede görülmüş küstüm otunun kendisine benzeyene zarar verdiği... Peki küstüm otunun bana hatırlattığı kişi, dışarıdan birinin sana yaklaşmasına izin verir misin? Küstüm otu böceklerin ona yaklaşmasına izin vermezken, benim sana yaklaşmama izin verir misin?"

-Uhud Hirasan

Okuduğum satırlar ile şaşkınlıkla isminin küstüm otu olduğunu öğrendiğim ota baktım. Elimi tekrar başka yaprağına değdirince kapanması ile yüzümde gülümseme oluştu.

Gerçekten bana benziyordu...

Peki yazdığı şeylerde kendini de böcek olarak mı görüyordu?
Bu düşüncem ile ufak bir kahkaha çıktı dudaklarımdan. Hemen dudağımı elimle kapatıp gülmemi durdurdum. Şuan çok geçti ve babam uyanık olduğumu görürse telaşlanabilirdi.

Hemen mutfağa girip, çikolatayı dolaba koydum. Doğrusunu söylemek gerekirse çikolatayı hiç sevmiyordum. Bir tuhaf yanım daha değil mi?

Boş olan sürahime de doldurup, küstüm otunu alıp odama girdim.
İnternetten kısa bir şekilde araştırdığım kadarı ile küstüm otu, soğuk havaları pek sevmiyormuş işte burada benzerliklerimiz biraz ayrılıyordu otçuk.

Hıçkırık Misali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin