Evgeny Grinko - Jane Maryam
Evgeny Grinko - Valse
Hangisini isterseniz onu dinleyebilirsiniz arka planda.
Teğmen Jeon ile bugün veya bu gece buluşacağım için pek bir heyecanlıyım. Ve pek tabii annemi görecek olmam da. Askerî araç ani bir frenle duruyor, kapıyı açıyorum, araçtan iniyor ve kapıya gidiyorum. Tokmağa elimi atıyor, tokmağı kapıya vuruyorum. Kapı anında açılıyor, annem beni görüyor, hüzünle, özlemle doluyor gözleri. Kollarını açıyor, hemen, durmaksızın kollarının arasına giriyorum. Ne de özlemişim kokusunu, çekiyorum doya doya. O da, elini saçlarıma atmış, okşuyor, öpüyor, kokluyor.
"Bebeğim, minik Taehyung'um, her gün sen geleceksin diye öyle heyecanlanıyorum ki, anlatamam sana." diyor ve ayrılıyor benden.
Ellerini yüzüme koyuyor ve okşuyor. Gülümsüyor, gülümsüyorum. Elleri tenimden ayrılıyor, kollarımı, sonrasında ellerimi buluyor. Beni içeri çekiyor. Ardından kapıyı kapıyor. İçeri giriyoruz birlikte, beni kanepeye oturtuyor, kendisi de yamacıma. Ellerimi hâlen bırakmıyor. Ellerimi dudaklarına götürüyor, öpüyor. Gözleri gözlerimi buluyor akabinde.
Hüzünle, özlemle bakan gözleri ışıldıyor."Aç mısın Taehyung'um?" diyor.
"Akşamı bekleyebilirim." diyorum.
"Eğer ki aç isen, şimdi yiyebiliriz akşam yemeğini."
"Sen de aç isen olur." diyorum. Gülümsüyor ve ayağa kalkıyor. Bende arkasından kalkıyorum, lâkin beni durduruyor.
"Sen gelme, ben hazırla getiririm."
"Bende yardım etseydim," diyorum bir umutla.
"Yorulma tek başına."
"Hayır küçük bayım, siz oturuyorsunuz, ben hazırlayıp getiriyorum." Başımı sallıyorum. Gülümsüyor tekrardan yüzünde vâr olan tebessümü ile, gidiyor.
•••
"Anneciğim," diyorum. Yemeğimizi yemiş ve kanepede oturmuş, hasret gideriyoruz. Anneme seslenmem ile başını yasladığı omuzumdan kaldırıyor. Meraklı gözlerle bakıyor bana.
"Aşık olmak güzel midir?" diyorum. Merakla bakan gözleri bu sefer heyecan ile bakıyor.
"Biri mi var Taehyung?" diyor heyecanla.
"Var." diyorum. Gülümsüyorum.
"Hangi güzel kız, hangi şanslı kız." diyor, yüzüm düşüyor. Kız değil, erkek. Tanrı'nın beni affetmeyeceği aşikâr, lâkin kalbime bir türlü ses geçiremedim. Tanrı çoktan bana sırtını dönmüştü, üzülmüştüm, lâkin annem de sırtını dönerse yaşayamam.
"Kız değil anne, erkek," diyorum fısıltı ile. Başımı eğiyorum, devam ediyorum sözlerime.
"Bir Teğmen." Ses etmeyişi korkutuyor beni, şaşırdığı bariz belli. Lâkin ses etmeyişi... Başımı kaldırmak istemiyorum, korkuyorum. Sonra elleri, kucağımda birleştirdiğim ellerime kapanıyor, başımı yavaşça kaldırıyorum.
Gülümsüyor bana. Hemde içten bir şekilde gülümsüyor.
"Bebeğim, bunun için sana kızacağımdan korktun değil mi," diyor. Başımı sallıyorum usulca.
"Korkma bebeğim, ben sana kıyamam kızmaya. Kalbine söz geçirememişsin, belli. Sen nasıl mutlu isen, sen nasıl huzurlu hissediyor isen, bende mutlu ve huzurluyum." diyor. Açıkçası, böyle bir tepki asla beklemiyordum. Bana kızacağını, beni kıracağını bekliyordum ama bunu beklemiyordum. Annem hep anlayışlı bir kadın olmuştur. Her şeyimi, tereddüt dahi etmeksiniz onunla paylaşırım, lâkin bu konudan korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dinmeyen kurşun sesleri
Fanfiction"Seni incitmekten çokça korkuyorum, seni üzmekten çokça korkuyorum. Bir gün çocuk, eğer ki bir gün benim için, hârelerinden yaşlar düşerse, yaşayamam." "Eğer ki bir gün, bir gün Teğmen Jeon, benim için veyahut benim yüzümden size, canınıza bir şey o...