"Gün doğmadan meşime-i şebten neler doğar..."
(Gün doğmadan Rabbinin rahmetinden neler doğar...)
Lütfen bol bol yorum yapalım olur mu? Gerçekten mutlu oluyorum.🫀
İnstagram; sitavv_ ve sitavv.ydk
Tiktok; sitavv_Beni sitavv_ buradan takip ederek destek olabilirsiniz.🙏
Anlımıza yazılanı silemeyeceğimiz,dünyaya geldiğimiz ilk andan beridir belliydi zaten. Nitekim bu yazgıyı şeyh ve imamların muskaları bile bozamazdı.
Şakıro'nun da dediği gibi; Allah'ın yazmadığı kader,şeyh ve imamların muskasıyla kabul olmaz!
Hivsa'nın kaderinde Behram vardı ve bu böyle kalacaktı. Belkide bir ölüden farksızken, Behram sayesinde yeniden doğardı... Belkide Hivsa'nın ölümünden,ölü ruhundan bir yaşam doğardı...
Behram tamamen Hivsa'ya odaklanmışken, Hivsa'nın içi içini yiyordu. Behram'ın kahveyi içtiğinde ki tepkisini çok merak ediyordu!
Behram henüz yudumlamadığı kahvesine uzandı,etrafa kısaca bir göz gezdirdi ve kimsenin ona bakmadığından emin olduktan sonra kendi kahvesini Harun'un önündeki kahveyle değiltirdi.
Sinsice gülümsedi,bakışlarını kaldırdığı sırada, Hivsa'nın şaşkınlıktan irileşen gözleriyle denk geldi. Ve işte en nihayetinde müstakbel eşiyle göz göze gelmişti! Behram bütün yüzüne oturttuğu gülüşü ile Hivsa'ya göz kırparak elinde ki kahveyi işaret etti ve bir yudum aldı.
Beğendiğini ima edercesine kafasını salladı, Hivsa sinirle çemesini kastı, bunu tahmin etmemişti işte! Ne derler? Kime niyet,kime kısmet...
"Harun sakın kahveni içme!" Behram Harun'un kulağına doğru eğilerek fısıltı halinde konuştu. Ferhat ise sinisce gözlerini kısmış ikilinin ne konuştuğunu duymaya çalışıyordu.
"Neden ağabey?"
"Kahveleri değiştirdim de ondan!"
"Ağabey n'olacaktı ki,alt tarafı tuzlu bir kahve. İçiverseydin işte!" Dedi Harun abisini kınayarak
"Oğlum saçmalama! Bu kahvenin içinde sadece tuz olmadığına adım kadar eminim."
"Ya ne olabilir ki en fazla?" Harun kahveyi eline alarak bir yudum içti,ağzına almasıyla birlikte püskürtmesi bir oldu.
Bütün gözler Harun'a dönerken,Behram bıyık altından gülümsüyor, Hivsa ise gülmemek için dusaklarını birbirine bastırıyordu.
"çi bu kuremin? (n'oldu oğlum?)" diye sordu Fodul hanım anlamamış gözlerle Harun'a bakarken.
Harun elindeki fincanı yerine koyarak "Şey boğazımda kaldıda aniden,kusura bakmayın." Dedi kendini toparlamaya çalışarak.
"Helal...helal" diyerek Harun'un sırtına birkaç sefer hafifçe vurdu Ferhat
"Bir mendil falan getir Zere." Kapı dibinde öylece durmuş, dalıp giden Zere'ye seslendi Fodul hanım. Aklında hala Fatih olan Zere, dünyayla olan iletişimini tamamen kesmişti.