ÇAPA
Gözlerim yanıyor, içim acıyor.
Haykırmak çığlıklar atmak istiyorum.
Evren, sırtımdaki o ağır yükmüş gibi. Bu zamana kadar yaşadığım hiçbir gerçek beni bu denli sarsmadı.
Eskiden her ne kadar canım acısa da toparlamamı sağlayacak bir babam vardı arkamda.
Şimdi ise o yanımda olmadan benim ruhum parçalara ayrılıyordu.
•
Yemyeşil harelerinin etrafını kırmızı damarlar sarmıştı.
Öldüklerinin düşüncesi bile kalbini delip geçerken, öldüklerini duymak saf acının ta kendisi değil miydi?
•
Acıyı iliklerine kadar hisseden bir ablaydım ben. Hepsinin bebekliğini bilirken, öldüklerini duymak nasıl ağır gelmezdi? Nasıl acıyı durdurabilirdim? Böyle bir gerçek beni, bir daha ayağa kalkabilmekten bile alıkoyardı.
İçimde biriken bu yoğun dert beni nasıl çileden çıkarmazdı?
İnkar ediyordum. Her şeyi kabullenebilecek benliğim bu gerçeği inkar etmeyi seçiyordu.
Onlara zarar gelmesi düşüncesi bile ödümü koparırken, şimdi bana öldüklerini rahatça söyleyebilen bir soysuzun sesini duyuyordum.
•
Dünyayı ayağa kaldır dese, düşünmeden yapardım bunu. Onun tek bir sözüne bakıyordu yapabileceğim her şey.
Kollarımda inkar ederek, haykırıyordu ve ben acısını dindiremeyeceğimi çok iyi biliyordum. Haykırışları boğazını aşındırıyordu. Sesi tüm evi inletiyodu. Gözyaşlarını silmiyor, aksine akmalarına izin veriyordu. Her haykırışı aklımda yer ediyordu. Son kez boğazından acı koca bir haykırış firar etti.
Sekiz koca haykırış, her tonuyla aklıma kazılmıştı.
İlki titrek ve sessizdi.
Anılarındaki o acı serzenişti.
İkincisi acı ve öfkenin en yoğun haliydi. Yoğun bir ağıttı.
Üçüncüsü yine titrek ama yüksekti.
Dördüncüsü öfke dolu ve uzun bir çığlığın ta kendisiydi.
Beşincisi hıçkırının engellediği kesik bir haykırıştı.
Altıncısı inkar ediyordu her şeyi.
Yedincisi göz yaşlarının kesilmesini sağlayan o ayaklanmaydı.
Sekizinci ve son çığlığı tehdit dolu ölüm habercisiydi.
Gözlerindeki intikam etrafa sıçrayan alev parçalarıydı.
Derin derin nefes aldı ve daha fazla gözyaşı dökmek yerine ayağa kalktı. Islak göz altlarını sildi.
"Mutlu musun?"
dedi.
"Gardımı indirmemi söylemiştin ya. Mutlu musun?"
O ağlarken mutlu olacağımı mı düşünüyordu?
Hayır, benim içim parçalanıyordu.
Bu söylediklerine cevap vermek yerine ayağa kalkıp sıkıca sardım onu.
Kokusundan ayrılmak istemiyordum ama onu kollarımdan ayırarak
"Şimdi söyle. Emrine amade bir ordun var arkanda. Ne istersen? Dünayayı ayağa kaldırırım senin için."
O haykırışlar, şerefsizlerin saklandığı her inin yıkımına sebep olacaktı.
•
Kurutacağım.
Soyunu, neslini, kanını, tüm varlığını bu dünyadan sileceğim.
Acının ne demek olduğunu ona misliyle tattıracağım.
Belasını isteyen, şerefini satmış bu haysiyetsize yaşayabileceği en korkunç vahşeti yaşatacağım.
Ne olursa olsun ona acımayacağım.
Vicdansızlara acıma duygusunu yitirmiş biriyken, bu kansız şerefsize acıyacak değildim. Onun derisini yakarken ona acımıyacaktım.
•
Yanan bu iyi bedenleri toprak elbet kabul eder.
Fakat toprağa girmeden, daha ölmeden önce içleri çürümüş soysuz bedenleri toprak nasıl kabul eder?
Viran olan bu kent toprakları, onlar, o soysuzları nasıl
kabul eder?•
İntikam.
Saf iyi niyetlerden arınmış intikam.
O söylenenler yalan olsa da her bir gelecek neferi için.
Çocuklarının geleceğini düşünen, küçücük bebeğini arkasında bırakmak zorunda kalan, sancağının gururu olan, annesinin gözlerindeki yaşı silemeyen, kendinden önce vatan diyen, yârdan önce Ya Rab diyen, vatanın sağlığı olan o şehitler içinİNTİKAM.
![](https://img.wattpad.com/cover/336395297-288-k790166.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPA
Acciónİntikam. Saf iyi niyetlerden arınmış intikam. O söylenenler yalan olsa da her bir gelecek neferi için. Çocuklarının geleceğini düşünen, küçücük bebeğini arkasında bırakmak ...