***Yazardan***
Saye, kızıl saçlarının arasından güzel bir güne başlayacağını sanarak yavaşça gözlerini açtı. Kış vakti olmasına rağmen güneş ışınları bulutların arasından Saye'nin güzel yüzüne düşüyordu. Uyandıktan sonra, birkaç dakika boyunca yatakta durup uykusunun açılmasını bekledi. Ardından her zamanki gibi gününün güzel geçeceği ümidiyle ayağa kalktı. Her zaman böyle bir kız olmuştu; meraklı, umutlu, iyimser ve hayalperest... Ancak Saye'nin bu heyecanı fazla uzun sürmedi. Anne ve babasının kavga sesleri kulağını dolduruyordu. Saye sıkça olan bu olay için çok telaşlanmadı. Üstüne ona babasının aldığı yeşil kazağını ve kahverengi taytını giydi. Saçlarını sıkıca topladı fakat bu kavgalarının her zamankinden daha uzun sürdüğünü fark etti. Hızlıca panduflarını giyip salona gitti. Evet, annesi ve babası yine kavga ediyordu ancak o da ne? Babasının elinde silah vardı! Hızlıca annesinin arkasına geçti. Böylece annesiyle babası onu fark etmiş oldular.
Annesi, Sevim Hanım, "Saye, çekil kızım. Uzaklaş buradan, bir şey olacak bir yerine." diyerek kızını geriye doğru ittirdi fakat Saye geriye çekilmemekte kararlıydı. Babası Osman Bey, "Saye, çekil kızım, sana bir şey olmasın." dedi ancak yine de Saye geri adım atmadı.
"Neler oluyor anne, baba? Elindeki silah da nereden çıktı? Neden tartışıyorsunuz tekrar?" Saye korktuğunda hep çok konuşurdu, ve bu da o anlardan biriydi. Hiçbirinden cevap alamayınca, "Baba, neler oluyor? Konuşacak mısınız artık?'' diyerek başka bir endişeli sorusunu yöneltti.
Sevim hanım soğukkanlı davranmaya çalışarak, "Baban yine alkol almış kızım, ama bu seferki daha farklı. Beyefendi beni öldürmeyi aklına koymuş sanırım." ancak yine de sesine korku yansıyordu.
Sahi, o ölürse Saye'ye kim bakacaktı? Saye kendi başının çaresine bakamazdı. Hele alkolik bir babayla...
Bu düşünceler aklında dönüp dururken artık sıkılan Sevim Hanım atağa geçti. "Of, yeter be! Vuracaksan vur artık. Çocuğun psikolojisini mahvettin."
Bu sözler ardından iyice korkan Saye, "Hayır! Baba, onu vuramazsın! Onu vurursan biz ne yaparız? Hayır! Hem o ne yaptı ki? Kimse ölmeyi hak etmez! Annem ne yapmış olabilir ki? Baba, cevap ver!'' dediğinde Sevim Hanım ağlamaya, Osman bey silahı daha sıkı tutmaya başladı. "Annen ne yaptı bilemezsin sen. Tabi, nereden bileceksin ki? Oh, çocuk olmak ne güzel ya? Değil mi Sevim? Her şeyden bihaber, dert yok tasa yok. Ama yok, sende artık hak ettin! Artık seninde kafanda dertler olmalı! Eşitlik, adalet! Değil mi Sevim?" Artık babası daha da sinirliydi. Harika, artık üçü de ağlıyordu. "Of çok uzadı bu mesele. Saye, annene son sözlerini söyle! Artık sıkıldım. Bu mesele çözülmeli artık."
"Baba, hayır!"
Osman bey gülümsedi. "Sevim, gördün mü? Sana olan son sözünde bile 'baba' kelimesi geçiyor. Artık sen düşün, nasıl bir anne olduğunu," dedi ve tetiğe bastı. Evet, bir an bile düşünmeden o tetiğe bastı ve ardından açık olan kapıdan kaçtı. Şimdi Saye, annesiyle baş başa kalmıştı. Hemen annesinin yanına koştu. Kurşun tam karnına denk gelmişti. Gözleri kapalıydı, görmüyordu annesinin o güzel gözlerini. "Anne," dedi Saye ağlayarak. "Anne, uyan. Babam kaçtı." Dedi ve daha fazla ağlamaya başladı. Annesini sarstı, uyanmadı. Annesini öptü, uyanmadı, saçlarını okşadı, uyanmadı. Çok korktu Saye, annesini bir daha göremeyecek diye. Hızlıca nabzını kontrol etti. Evet hala yaşıyordu. Ancak nabzı çok zayıftı. Saye annesini uyandırmaya çalışırken telefon çaldı, "Anne," dedi Saye "bak telefon çalıyor, sen asla kaçırmazsın."
Telefon çaldı...
Çaldı...
Çaldı...
Ama kimse açmadı.Saye en sonunda telefona yöneldiğinde teyzesinin aradığını gördü. "Hayır," diye geçirdi içinden. Teyzesi annesine çok düşkündü. Çok severdi ablasını. Çok üzülecekti değil mi? Evet, çok üzülecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHLARIN AĞZINDAN
ParanormalAcılarından hayat bulan ana karakterimiz Saye, genç yaşta ailesinin dağılmasına şahit olur. Ancak annesinin ruhu onu korumaya yemin eder ve Saye, babası tarafından devamlı öldürülmeye ve zarar görmeye çalışılmaktadır. Peki, Saye tüm bunlara rağmen a...