•
Saat 5 geliyordu ve şuan imza alanı o kadar kalabalıktı ki. 4 saatti geride bırakmış olsam da daha 3 saat vardı ve artık yavaştan bedenim yorgunluğunu belli etmeye başlıyordu.
Yine de her şeye rağmen gülümsüyor, sımsıkı sarılıyordum. Yüz kaslarım, belim ve ayaklarım ne kadar ağırsa da her şeye rağmen suratımda ki gülümsemeyi eksik etmiyordum.
Onlara sarılmak, yorgunluğun en güzeliydi. Bazıları imzama ilk defa gelse dahi bana yabancı gelmiyordu. Hepsiyle yıllardır tanışıyordum sanki, hep benleydiler sanki.
“Güzeliim hoş geldin.” diyerek bana gelen okuyucuma gülümsedim.
Kollarını açarak bana yaklaşması ile bende kollarımı açtım. Sımsıkı sarıldık. “Hoş buldum abla. Sana sarıldığıma inanamıyorum.” demesiyle genişçe gülümsedim.
İşte bir gün bir söz size başardığınızı hissettirecek. O gün dolu gözlerle bakacaksınız size başardığınızı hissettiren şeye. Başınız dik, gururla bakıyor olacaksınız. Onca yorgunluğa, onca tükenmişliğe, bitmişliğe değecek.
Kollarımızı birbirimizden çektim ve masaya koyduğu kitabının kapağını açtım. Ona bakışlarımı çevirdim. “İsmin ne güzelim?”
“Lale, abla.”
“Tanıştığıma memnun oldum Lale. Çok güzel olmuşsun, büyüleyicisin.” dedim genişçe gülümseyerek.
Dediğim onu mutlu etti, ellerini yüzüne götürerek kapadı. Ellerini yüzünden çekti. “Teşekkür ederim Paye abla. Sende öylesin, her fotoğrafına bayılıyorum. Keşke her zaman gelebilsen, sürekli sımsıkı sarılırdık.”
Söylediği cümleler ile dudağımı büzerek ona baktım. “Keşke Lalecim fakat herkes senin gibi şeyler söylediği için her şehre sürekli imza yapmam imkansız. Dilerdim ki bende sürekli buluşalım ama imkansız.”
“Olsun, sorun değil ablacım.” diyerek kollarını yine bana sarmasıyla gülümsedim.
“Çok seviyorum seni Lalecim.” diyerek kollarımı ondan çektim.
“Bende seni çok çok seviyorum canım ablacım.”
Kitabın sayfasına Canımın içi Laleye sevgilerle yazarak kalp bıraktım. Ardından ise sayfanın yarısını kaplayacak şekilde imza attım.
Ona döndüm ve fotoğraf çekinmek için elinde tuttuğu telefonu aldım. 10 dan fazla bir sürü fotoğraf çekindikten sonra masanın üzerinde duran kitabı elime alarak ona uzattım.
“Buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim Lalecim. Bir daha ki imza da tekrardan görüşürüz.” dedim gülümseyerek kollarımı uzattım.
Tekrardan sarıldıktan sonra “Görüşürüz abla dikkat et kendine.” diyerek ellerini bedenimden çekti.
“Sende Lale” diyerek arkasından el salladım.
Gitmesi ile sıradaki kişi gelene kadar masamda ki suya uzanıp kapağını açtım. Tam içecekken imza salonunda birden çığlıklar atılması ile elime aldığım suyu masaya geri bıraktım. Kaşlarımı çatarak ne olduğunu anlamak için etrafa baktım.
Gözlerime dokunan bakışlar ile nutkum tutulmuş gibi olduğum yerde kaldım. Gözümü kırpıştırarak gerçek olup olduğunu anlamaya çalıştım.
Ulus.
Ulus tam karşımda bana yaklaşıyordu.
Elinde benim kitabım ile bana yaklaşıyordu.
Okuyucularım çığlık atıyorlardı.
Sesten kulaklarım çınlıyordu.
Ulus gelmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ünlü Müsün Sen?| Yarı Texting
Teen FictionYazar yeni kurgusunun giriş kısmını arkadaşına atacakken bir başkasına atarsa? O kişi ünlü çıkarsa? Sizi kitabıma davet ediyorum o zaman.<3