Iki saat... sadece iki saat Killua. Doktorla konuştuktan sonra beklemeye başladık. O kasvetli ve stresli ortamın yerini heycan ve mutluluk göz yaşları almıştı.
Herkes Gonu görmeye gitti. Iyiydi ama ben en son girdim. Biraz onunla yanlız kalmak istiyodum.Kapıyı açtığımda Gon pencereden bakıyodu kapı sesini duyunca bana baktı. Koşarak boynuna sarıldım. Bu ortamı ne Zoldyck ler nede bi başkası bozabilirdi. Bi yandan ağlayıp bi yandan konuşmaya çalışıyodum ama nafile.
"O- O KADA-R K-KORKTUMKI A-ANLATAMAM SANAĞGH"
"Killua, bak iyiyim bişeyim yok ağlama lütfen"
Gon sıkıca sarılırken bi yandan sakinleşmem için elini saçımda gezdiriyodu (tanıdik acaba nirden).
Uzun bi sessizliği Gon bozdu."Evet mi?" Dedi avcumda sıkı sıkı tuttuğum küçük kutuya bakarak.
"Evet" dedim başımı sallayarak.
Gon kutuyu elimden alıp yüzüğün bi tanesini bana diğerinide kendi parmağına taktı. Yine o iç ısıtan gülümsemesiyle bana baktı.
"Sana ne zaman böyle baksam kızarıyosun Killua."
"Ha- Y-YOO NE ALAKASI VAR YAĞ AA"
"hehe"
(Çok kısa old ama gzl oldu şmd uwu)