IV

47 18 6
                                    

Tamamdır sakinim, sadece halkıma selam vereceğim. Kendimi karşıdaki balkonda oturan teyzeye selam veriyormuş gibi düşünmeliyim.

Hayır aynı şey olmadığını açıkça söyleyebilirim.

Olum insan yığını var önümde. "Halkına selam vermelisin" dedi Kraliçe. Biliyorum bir dakika dur be.

Derin nefes al, gülümse ve el salla. Herkes bağırmaya başladı. Ben Willas Yonca değilim demek isterdim. Ben aslında Ayez Altınbaş'tım. Normal biriydim ben.

"Merhaba H-alkım!" Dedim gergin bir gülümsemeyle. "Elimden geldiğince size yardımcı olacağım!"
Kız kardeşim yanıma geldi. "Şimdi o zaman abimin bize yeni öğrettiği kelime ile Bereket ve Şans dileyelim."

Zeralda kardeşim sende yapma lütfen derken...
"SİKEYİM!" Diye bağırışlar yükselmesin mi?
Sesli küfür eden aklıma sıçayım ben imi.

Gerçekten gülmeye başladım ve bir yandan elimle alkışladım yani yanlış anlaşılmasın diye.

Pişt Türkler sanırım sizin bir küfürünüzü değiştirmiş oldum isteyerek. Düşündüm de gelecekte herkes bereket ve şans için bu kelimeyi kullandığını. Gülmekten ölücem sanırım imdat

|

"Bu günün bittiği için çok mutluyum." Dedim üstümü çıkartırken. Son olarak başımda ki tacı çıkarttım ve sehpaya koydum. "Eşek ölüsü" hâlâ ağır.

Pijamalarımı giydikten sonra camdan dışarı baktım. Bu Krallığın Kralı bendim ve Krallık hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hayır yani Krallığın ismini bile bilmiyorum ki.
Gök yüzünde ki aya bakarken hafif gülümsedim. İçimde bu Krallığı koruma dürtüsü büyüdü.

Hafifçe iç çektim ama yine de ben Willas Yonca değildim ben Ayez Altınbaş’tım. Willas denen adamın bedenini ele geçirmiştim istemeyerek. "Umarım iyisindir Willas Yonca." Sonra gözüm taca geldi. "Sanırım bu hir rüya evet bir rüya olmalı yarın Ayez Altınbaş diye uyanacaktım. Yatağıma uzandım.

"Sanırım dinlenmeliyim... Yorucu bir gündü."

Yatağıma girip gözümü kapatmamla üstümde ağırlık çöktü. Gözümü hızla açtım. Lan bu benim abim ve bana bıçak tutuyo.

LAN BENİM BOYNUMA BIÇAK TUTUYO

Hızla kontrolü elime alıp bana doğrultugu bıçaklı elini tuttum. "A-abi?" Dedim. "BEN BEN KRAL OLMALIYDIM SEN DEĞİL!" Göz bebekleri küçülmüştü. Lan korkuyorum.

"Silahını b-bırak düzgünce konuşalım." Bu abim çok güçlü...

Boynuma tutulan sivri bıçakla bakıştım. Yaşadığım tüm olaylar gözümün önünden geçti. Ailem ile kavgalarım, burgeci de hamburger yaptığım zaman geçti. İçimde boşluk hissi var normal mi..? Gözlerim doluyor...

"Ben kral OLMALIYDIM." Gözlerine bakınca daha çok gözüm doldu. "A-abi... Silahını b-bırak lütfen..."

Abimin gözleri büyüdü ve silahı yere attı. "B-ben özür dilerim..." Diyerek hıçkırarak ağlamaya başladı.

Silahtan kurtulduğum için derin nefes aldım. Sanırım eski benim vücudumla ölüvermiştim. Sağol Willas Yonca’nın vücudu.

Yavaşça abimin yanına yaklaştım ve sarıldım. Neden ağladığımı bilmiyordum ya da neden beni öldürmeye teşebbüs eden abime sarıldığımı... İçimde bir boşluk hissini kapatmaya çalışıyordum belki.

"Özür dilerim..." Bana sıkı sarıldı. Boş boş durdum. Elim iki yana indi. "Özür dilerim."

Başımı omzuna koydum. "B-bende özür dilerim." Göz yaşlarım daha da attı.

Fakat neye özür diliyordum ki...?

|

Nasılsınız onigirilerim? Umarım iyisinizdir. Bölüm hakkında ki eleştirilerinizi bekliyorum heyecanla 🫶.

kendize iyi bakın okul açılacak hepimize bol şanslar.

Yonca Krallığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin